Bilmek ve Sormak Üzerine

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mevlüt ACAR

"Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi.Bilmez ki sorsun, bilse sorardı."

 

Ne güzel söylemiş değil mi Sadi-i Şirazi? Düşündürücü bir söz… Ancak insan olduğumuz için ve düşünmek bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz olduğu için bu söz üzerine düşünmemizin bir zararı olmaz.
Sormak...
 
Bilmediğini sormak, araştırmak ne kadar da güzeldir değil mi? Hani içimizde bir bilgi açlığı vardır. Bir merak vardır. Sönmeyen bir ateş misali… Zihnimizi saran bir ateş… Sordukça ve cevap buldukça yani bildikçe yani içimizdeki ateşe her su döküşümüzde hissettiğimiz o kutlu duygu... Öğrenme duygusu deriz ona. O duyguyu yaşadığımız an kutsal bir andır sanki. Zaman akmaz, dünya dönmez ve bilgi ilmek ilmek işlenir aklımıza. Gerçi biliriz ne kadar su döksekte sönmeyeceğini ateşin. Biliriz ki; bir kere yandı mı söndüremez hiçbir güç. Ama yinede haz alırız o duygudan. Yaşamak gerek. Yaşamamak eksikliktir.
 
Peki ya sormamak?
Daha doğrusu soramamak…
Bilmediğinden sormaz sormayan.
Bilmez ki; merak nedir? Bilmez ki; öğrenmek ne kadar yücedir. Onda yoktur o sönmeyen ateş. Yazıktır ona. Yazıktır merakı olmayana. Hep merak etmişimdir. İnsan merak etmeden nasıl yaşar? Sorgulamadan, araştırmadan nasıl kabullenir? Nasıl dogmaları put yapar da onlara tapar? Kim bilir belki bir gün bu soruların da üzerine su dökerim.
Ayrıca belki fark etmişsinizdir. Ülkemizde ''sormak-bilmek'' ikilisi ne zamandır görünmüyor ortalıkta.
İnsanlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız bilmekten, sormaktan, araştırmaktan kaçınıyorlar. Sanırım artık ''Karnımız doysun, paramız olsun, gerisi ne olursa olsun.'' düşüncesi iyice yer etmiş bizde. Kaçımız kuantum üzerine bir yazı okuduk ki? Ben de amma acayibim. Televizyonda o güzelim(!) dizileri izlemek varken ne işimiz olur okumakla?
Biz mi kurtaracağız kardeşim bu dünyayı? Demin ki soruyu soran zihniyete çok net bir cevap:
Senin kurtaramayacağını biliyoruz zaten.Dünya o kadar da basit değil...
 
Mevlüt ACAR
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Sayın Mevlüt ACAR, bu

Sayın Mevlüt ACAR, bu düşündürücü anlamlı yazınız için size teşekkür ediyorum.
Vakti ile köyün birinde bir adam yaşarmış, Sabah kalkar ocaklığın bir yanına, öğleden sonra karşı tarafa otururmuş. Sabah oturduğu yere bakıp bakıp, "insan oğlu bir kuş, sabah neredeydim şimdi neredeyim diye düşünürmüş."
Bu hikayeyi şunun için anlattım. hikayedeki adamın iki metre öteye oturup çok mesafe kat ettiğini düşündüğü gibi, insanlar düşünürkende bir adım gelişme kaydetmedikleri halde kendilerini çok düşündüklerine inandırırlar!
İnsan düşünebileceğinin çok azını düşünürler.
Çünkü insanlar düşünme konusunda ne kadar temmbel, ne kadar aciz olduklarını, ne kadar beceriksiz olduklarını düşünemezler.
Çoğu insan birilerinin düşünce etkisi altında hareket etmeyi düşünmek zanneder! Sözün özü, çoğu insan düşünemez düşündüğünü zanneder!
bazı insanlar düşünmekten korkar! Çünkü düşündüğü zaman yolunun farklı yerlere çıkmasından korkar. Yolu farklı yerlere çıkarsa daha önceki düşüncelerini kaldırıp atması gerekecektir!
Böylece daha önce doğru düşünemediği açığa çıkacaktır. Bunun açığa çıkmasından korkar. bunun için düşünmez!
Bir haber programında, insanlara sokakta soruluyor; Libya hangi kıtada, yeri dünya üzerinde nerede. Bilen yok! Liyayı geçtim, Türkiye'nin nerede olduğunu hangi kıtada olduğunu bilene zor rastlanıyor.
Türkiyenin hangi kıtada olduğunu bilmeyen adam memlekette kendinden çok düşünenin olmadığını sanıyordur.
Şu internet aleminde herkes bir yerlere bir şeyler yazıyor. Herkes birilerine düşüncesini fikrini satmaya kalkıyor.
İyide, DÜŞÜNMEK ne demek bunu düşünen yok, ben düşünüyor muyum? diye düşünen yok.
Saygıarımla.

Sayın İzzet Bey,Cevabımı

Sayın İzzet Bey,
Cevabımı oldukça geç yazıyorum.Özür dilerim.Açıkçası yorumunuzu ilk okuduğumda verecek cevap bulamadım. Sanırım artık cevaplamalıyım.
İnsanlar düşünmelidir.Doğru,yanlış,saçma,mantıklı fark etmez.Çünkü hangi düşüncenin ne gibi muhteşem sonuçlar doğuracağını bilemeyiz.Küçümsediğimiz bir düşünce dünyayı bile değiştirebilir.
İnsan düşünmelidir çünkü bu onu manevi doygunluğa ulaştırır. Siz de bahsetmişsiniz düşünmeyenlerden.Benim amacım düşünmeyeni düşünmeye çağırmak.Anlamayana sözümüz yok. Zaten herkesin doğru yolda olmaz,olamaz diye bir gerçek var bence. Anlamayan ''ot'' gibi yaşamaya devam edebilir. :)
Düşünmekten korkuluyor,haklısınız.Zaten amacım da düşünmekten korkulmaması gerektiğini anlatmaktı.
Şunu garanti edebilirim ki: düşünenler muhakkak doğruya varacaktır. Düşünmeyenler yanlışların arasında boğulacaktır.
Doğru,yanlış fark etmez,düşünmeye gayret edelim. Yanlış düşüne düşüne doğru düşünmeyi öğreneceğimize eminim...

Esenlikler...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.