Bugüne Kadar Ne Yaptıysak, Bundan Sonra da Aynısını Yapmaya Devam Edeceğiz...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
ser6971: S.Kuşdoğan

Türkiye’de sosyalist hareketler;


Herkese eşit haklar ve özgürlük adına, türban için mücadele veren siyasal İslamcıların yanında yer almıştır,

Kürt kökenli vatandaşlarımızın kültürel hak ve özgürlükleri adına siyasi mücadelelerine destek vermiştir,

Alevi vatandaşlarımızın dışlanmışlığına, dinini özgürce yaşayamamasına ve kendini gizlemek zorunda kalmasına, seyirci kalmamış siyasi mücadelelerinde yanlarında olmuştur,

İşçinin, köylünün emeği ve sosyal hakları için mücadele vermiştir,

 

Üniversiteler de emperyalist yapılanmalar yerine akademik özerklik adına mücadele vermiştir.

 

...

12 Eylül’ün senaristlerinin, siyasal İslamcıları sahneye çıkarmayı amaçladığını ve Kürt kökenli faşist oluşum ile halkımızı birbirine kırdırmayı planladığını;
cezaevlerinde insanlık dışı uygulamaları beraber yaşamanın verdiği ezilenlerin birlikteliği duygusallığı ile göz ardı etmiştir.

Irkçılık yapanlara karşı verdiği mücadele de yurdumuzun çok kültürlülüğünü öne çıkarmış, emperyalizmin onlarca azınlık yaratarak yurttaşlık bilincini yok etmesine vesile olmuştur.

* * *

Bugünlerde küresel sermayeden aldığı destek ile sosyal haklar, özgürlükler için kılını kıpırdatmayan siyasal İslam;


Emperyalizmim kritik arazi arızası belirlediği bölgede, faşist bir yapı kurmaya çalışan Kürt kökenli vatandaşlarımız;


Devlet erkinden, sus payı niteliğinde nemalandırılarak olaylara seyirci bırakılan Alevi vatandaşlarımız;


Diasporadan nemalanan çok kültürlülüğümüzün simgesi çeşitli etnik kökenli yurttaşlarımız;

Sosyalist hareketin yok edilmesi adına yapılanlara seyirci kalmaktadırlar.

Sosyalist hareket, “ne yapmalıyız?” sorusuna cevap arayan, aymayan aydınlarla körelmektedir.

Bugüne kadar ne yaptıysak, aynısını yapmaya devam edeceğiz.

Türkiye’de sosyalist hareket, hiç kimsenin kuklası olmamıştır.


Destek verdiğimiz türban meselesi dahi kendi özgürlük anlayışımızın bir ürünüdür.

Sosyal ve kişisel özgürlükler adına mücadelemiz devam edecektir.

Neticede AKP iktidarı sosyalist söylemlerle halkın karşına çıkıp, emperyalizme hizmet eden faşist kanun ve yönetmelikler ile laik, demokratik, sosyal hukuk devletini; “İslam Cumhuriyeti”ne dönüştürmektedir.

Sosyalistler mevcut yapının yetersizliğinden yakınırken, iktidar aynı yakınma ile mevcut yapının sağladığı sosyal hak ve özgürlükleri; kişisel hak ve özgürlükleri elimizden almaktadır.

Askeri dikta anayasasını değiştirelim derken hiçbir öneri getirmeyen iktidar partisi, ABD’de yeni anayasa hazırlıkları yapmaktadır.


ABD menşeli bir anayasa ne kadar sivil olabilir ki!

Önceliğimiz;


Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran insanların tam bağımsızlığı adına emperyalizm ile mücadele etmektir,


Küresel sermayenin ucuz işçi kölelik sistemini reddetmektedir,


Kapitalizmin dayattığı, eğitimde eşit haklardan yoksun, uluslararası denkliği olmayan üniversitelerde boşa zaman harcamamaktır,

Sosyalist hareket; özgürlükçü anlayışı, tam bağımsızlık mücadelesi ile kıblesi para olmayan, dünyada her kesime hitap eden eşitlik adına mücadele veren bir harekettir.

Sağa kayalım oyları toplayalım anlayışını reddeder.

Sosyalizm; halkların kardeşliğine, sosyal ve kişisel hakların korunması ve geliştirilmesi esasına dayanır.

Ülkemde, sosyalist hareket Mustafa Kemal’in devrimlerini esas alır; amaç devrimlerin bekçiliği değil, sürekli devrimcilik ile hak ve özgürlüklerin geliştirilmesidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin düşman olarak belirlendiği,

Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin İslam Cumhuriyetine dönüştürülmek istendiği,


Mustafa Kemal ile kazanılmış kişisel haklarımızı geliştirmek yerine, feodal şeyh ve ağaların kulluk sisteminin esas alındığı bir yapıya bu ülkede hangi insanoğlu hizmet eder, anlamak mümkün değildir!

Bugüne kadar fikirlerimizden yararlanılmış, özgürlükçü anlayışımız araç olarak kullanılmışsa, enayiliğimizden değil, sosyalist anlayışımızdan kaynaklanmaktadır.

Sonuçları sosyalizme zarar verdiyse, bu sosyalizmin hatası değil,


Sosyalizmi araç olarak kullananların aymazlığıdır!

* * *

Doğru her zaman doğrudur!


Yanlış bir kere doğrudur!

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

Sosyaliz mi?

"Destek verdiğimiz türban meselesi dahi kendi özgürlük anlayışımızın bir ürünüdür."

"Ülkemde, sosyalist hareket Mustafa Kemal’in devrimlerini esas alır; amaç devrimlerin bekçiliği değil, sürekli devrimcilik ile hak ve özgürlüklerin geliştirilmesidir."

Sizce burada bir zıtlık yok mudur?

Bildiğim kadarıyla Atatürk devrimlerinden biri de laiklik ilkesi doğrultusunda kılık kıyafet devrimidir. Bu uygulama reform değil bir devrimdir. Yani kimse dini inancını kılık kıyafeti ile de olsa sömürü aracı olarak kullanamaz. Bu kanunlarla da kesinleştirilmiştir. Ama sosyalistler bunu reform algısına indirgemişler, istendiği zaman ihlal edilebilecek bir kanun olarak görmüşler yani din sömürüsünün bir ayağı olmaktan çekinmemişlerdir. Bunun adı özgürlük anlayışı değil, devrim karşıtlığıdır. Hiç bir devrim de boş yere yapılmaz. Bu devrim suistimal edilirse İran'ı sollarız bu konuda. Örneklerini yaşadık gördük. Bir üniversite öğrencisi olarak da bizzat hala yaşıyorum.

"Emperyalizmim kritik arazi arızası belirlediği bölgede, faşist bir yapı kurmaya çalışan Kürt kökenli vatandaşlarımız;

Devlet erkinden, sus payı niteliğinde nemalandırılarak olaylara seyirci bırakılan Alevi vatandaşlarımız"

Bu ülkesine duyduğu bağlılıklarından şüphe etmediğim ne kürt kökenli vatandaşlarımızın ne de alevi vatandaşlarımızın suçudur. Bu tamamen sosyalizmi anlayamamış değil sosyalist olmayı sosyal demokrat olmayı bile beceremeyen şahısların Kürtlerin ve alevilerin mücadelesinin ithal sosyalist fikirlerle birlikte yürütüleceğini düşünen ama aslında emperyalizme hizmet ederken bu vatandaşları ayaklar altına alan bir zihniyetten daha ileri gidemeyenlerin suçudur. Ayrıca sosyalizmin ülkemizde verdiği fireler nedeniyle ulusal sorunlara yaklaşamayacağı da ortadadır. Özgürlük adına türbana geçit vermek, hak ve özgürlükler adına kürtlerin ayrılıkçı kesimlerine destek olmak ve buna ülkesine bağlı alevi vatandaşları inancından dolayı alet etmek sosyalizmin fire verdiğinin göstergesidir. Kaldı ki ne Maraş'ta be Çorum'da ne Erzincan'da ne Sivas'ta ne de Başbağlar'da sosyalistlerin sesi soluğu çıkmamıştır. Sadece 1 Mayıs'larda hak aramak için taksimde kuru kalabalık yaratmak, Türkleri ve ulusal mücadelelerini aşağılayan kuru sıkı sloganlar atmak, emperyalizmin istediği bölünmüş Sevr haritasına bir çizgi biz çekelim demekten başka bir şey değildir.

Saygılarımla.

Sosyalizm

Yukarı da tespit ettiğiniz çekilişki gözler önüne serilmek için ortaya konmuştur.
Özgürlük anlayışım, türbana özgürlüğün arkasından gelmesi beklenen bayanlar ve erkekler anfisi ayrımı noktasında malesef son bulmaktadır. Türbana özgürlük isteyenlere verdiğimiz destek, kullanılmışsa;
herkesi kucaklamanın verdiği bir enayiliği övünerek savunmak; İNSANLIĞIN ta kendisidir.

Eleştirinizin, kimin kullanıldığı noktasında olduğunu değerlendirdim.
Haklı olabilirsiniz,
Irk kökenli bir ideoloji veya ayrımcılığı körükleyen mezhep kökenli bir yapı için mücadele verenleri yanlışa giden yolda hezimete uğrayanlar olarak görüyorum. Hezimetlerinin göstergesi sosyalist söylemlere can simidi gibi sarılmalarında gizlidir.
Ön yargıları kırmanın, insanlığa yakışan duruşu ortaya koymanın adı SOSYALİZM dir.
Herkesi kucaklayan, öteki kavramını yok eden yaşam felsefesi...
Seni bir başkasına düşman eden fikir, ideoloji, siyaset mutlaka YALAN üzerine kurulmuştur.
Çünkü hepimiz insanız,
İnsana değer vermeyen DİNAZORLAR, yok olmaya mahkumdur.
Şeytanın insana secde etmediği için kavulduğuna inanılan Dünya da,
İnsanın insana kini;
Bencilliğinin kör yalanları değil mi?

Maalesef Bunun Adı Ezber

1)Sosyalistler "Türban"a destek vermez. Verenlerin de sosyalistliği tartışılır. ÖDP, EMEP gibi revizyonist partileri örnek gösteriyorsanız, bende size "Sosyal Demokrat" geçinen DSP'nin Fethullah'a verdiği desteği örnek göstererek, sosyal demokratlar "cemaatlerle" kol koladır gibi bir çıkarım yaparım ki, bu çıkarım da sizinki gibi yanlış olur.

2)Sosyalistler hiçbir zaman din sömürüsünün bir tarafı olmadılar. Sosyalistler zaten doğası gereği laiktir. Hatta bu bizim için dost meclislerinde bile tartışılmaz,konuşulmaz bir konudur.

3)Zaman, kılık-kıyafet devrimciliğinde kalmamak, bunu kapitalizme karşı bir mücadeleyle birleştirme günüdür. Günümüzde Emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele etmeyen tüm hareketler "karşı devrimcidir.

4)Sosyalistlerin fikirlerini ithallikle nitelendirmek ayrıca komiktir. Mustafa Kemal de, Fransız Devrimi'nden etkilenmiştir. Uyguladığı devletçiliği de ayıptır söylemesi Lenin'den almıştır. 1. 5 yıllık sanayi planımızı hazırlayan kişi Prof. Orloff'tur. Bu iş için Sovyetler Birliği'nden getirilmiştir. Biraz daha nitelikli eleştiriler yapalım lütfen.

5) Ulusal Sorunlara faşizan bir şekilde yaklaşmayan herhalde yalnızca biz, yani sosyalistler kaldık. Her ulusun kendi kaderini tayin hakkını savunduk. Bunun boşanma hakkı gibi olduğunu söyledik. İsteyen ulusun isterse,boşanabileceğini istemezse boşanmayıp başka bir ulusla kardeşçe yaşayabileceğini söyledik. Bu temel felsefenin bağlı olduğu tek noktayı ise şöyle açıkladık: Bir ayrılma hareketi mevcut ülkelerde işçi sınıfını nasıl etkiler...

Ne kimseye Kart-Kurt dedik. Ne de hepsine siz Türk'sünüz dedik. Ya da tam tersine hadi gidin okul basın,asker öldürün faşizan milliyetçilik yapın dedik.

6)Aleviler'i kendi haline bırakın da kendileri karar versin. Kimse alevileri zorlamıyor. Aleviler her zaman bizim yanımızdadır. Alevilere yapılan faşizan baskılara sadece sosyalist sol tepki göstermiştir. Sosyal demokratlar partiler senelerdir Alevileri kullanmaya çalışmaktadır. Ama Aleviler bunları yememektedir.

7) Maraş'ta ve Çorum'da sosyalistler Alevilerle birlikte ülkücülere karşı savaşmıştır. Bu konunun detaylarına burada girmek istemiyorum.

Bugün Tekel İşçilerine destek veren CHP,önce Karşıyaka belediyesi işçilerini yeniden işe almalıdır.

Bu ülkede slogan atmanın yanı sıra eyleme de kalkışan tek bir siyasi-felsefe görüş vardır. Mahir Çayan-Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya kimdir nedir? Biraz araştırın bakalım.

Bu ülke ne Tayyip'lere ne sahte Atatürkçü Sinan Aygünler'e ne de faşistlere ve ne de Kürt-Türk milliyetçilerine kalır.

Sayın Evren

Sayın Evren YELKANAT
Sosyalistler, Ön yargıları kabul etmez- insanlığa yakışan duruş kaynaşma ve yardımlaşmayı esas alır.
Ben sizden, siz benden daha iyi sosyalist bir söylem geliştirebiliriz. Bu fikir ayrılığını değil, kaynaşmanın farklı fikirlere kucak açan sosyalleşmenin bir ürünüdür.
Hangimizin daha sosyalist olduğu tartışmaları 40 yıldır sürmekte, onlarca sosyalist grup birbiri ile yarışmaktadır.
Sizce farklılıklarımızı değil de
Ortak paydalarımızı konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Dikkat ederseniz, Sosyal Demokrat, Sosyalist Halkçı, Solcu, Özgürlükçü Sol gibi kavramları kullanmaktan kaçıyorum.
Özgürlükler, eşitlikler adına adaleti savunuyorum.
Ortak paydalarımızı, ortak hatalarımızı ısrarla söylüyorum.
Aynı dili konuşmuyorsak Sosyalist olamayız,
Geçmişin bölünmüşlüğünün hatasını kendimizde aramıyorsak Sosyalist olamayız.
Öteki yaratmanın yerine kaynaşmayı sağlayamazsak Hayattta kalamayız.
Hayatı idanmenin birince sartı yardımlaşma ve dayanışmadır.
İthal fikirleri savunmak yerine kendi özümüze dönmenin zamanı gelmedi mi?
Kendimizin bile anlamakta güçlük çektiği sosyopsikomanyak söylemlerin kimseye birşey kazandırmadığı görülmedi mi?
Yorumunuza yürekten katılıyor, fikirlerimizi yarıştırmadan, omuz omuza neleri başarabileceğimizi konuşalım.
Yerel eylemlere destek verirken, tüm ülkeyi kucaklayan söylemlerimiz ile halkın beklentilerine cevap olalım....

Katılıyorum

Söylediklerinize katılmakla beraber, üstteki yorumumu size karşı değil,Selvihan Çiğdem'in yorumuna karşı yazdığımı bildiririm.

Saygılar

Düşüncelerinizi paylaştığınız

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.