Büyük Ortadoğu Küçük Zavallı Türkiye

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Koray Kamacı
Yazının Yazıldığı Tarih: 
09.07.2013

Hiç şüphesiz birçok kişinin anlamadığı veya anlamak istemediği bir projedir bu. Bu Proje öyle bir Proje ki Arap dünyasında İslam’ın kalbini parçalayarak Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Büyük İsrail’i kurmaktır en büyük amaç.

Ben ‘’BOP’’ ile ilgili birçok yazı yazdım beni takip edenler bunu çok iyi bilir. Üstelik yazdığım birçok hususta daha sonra tek tek ortaya çıkmaya başladı. Merak edenler geçmiş yazılarıma baksınlar. Evet sevgili dostlar Suriye’den esen rüzgarlar bir anda Poyraza dönüştü sert esti ama Mısır’daki beklenmeyen rüzgar resmen bir fırtına havası estirdi. Libya, Tunus vs. onları saymıyorum bile! Hal böyleyken bölünmüş bir Ortadoğu bu topraklarda Küresel Güçlerin ekmeğine yağ sürer.

Özellikle 2 Devlet bunu çok istemektedir. ABD ve İsrail… ABD enerji kaynakları ve Stratejik üslerinden dolayı, İsrail ise Arz-ı Mevud çerçevesinde Büyük İsrail’i kurmak için ve kendisine karşı koyacak muhtemel güçlü bir Devletin Ortadoğu’da olmaması için bu projeye sonuna kadar destek oluyorlar.

Bölgedeki en stratejik iki Ülke ise Türkiye ve İran. Bu iki Ülke bu proje kapsamında hayati önem taşıyor. İran bu projeye ve destekçilerine karşı karşıt hamleleri başarıyla uygulayabiliyor. En azından şimdilik. Ama Türkiye’ye baktığımız zaman Diplomasi’de ve Dış İşlerinde çok vahim bir haldeyiz. Ortadoğu’da olan her olayda Türk Dış İşleri kendi çıkarını düşünmeden hissi davranarak Diplomaside maalesef yanlış ve yanlı kararlar almaktadır. Suriye bunun çok açık örneklerinden biridir. Hatta daha da yakın bir zamandan Mısır’da ki Darbe olayından bir örnek verelim. Kahire Büyükelçimiz Darbe olmayacak dediği gün, Mısır’da Darbe oldu. Bu Türk Diplomasisi açısından tam bir hezeyandır. Bu şekilde mi biz Küresel güçlere ve Bölgedeki olaylara karşıt hamle geliştireceğiz. Bu hamleyle anca Vezir verip Piyon alırsın. Diplomaside kurnaz olunmalıdır. Devlet hissi davranmaz. Devlet için dost veya düşman Ülke yoktur. Devlet çıkarlarına bakar. Kiminle çıkarımız ortak ve fazlaysa onunla dostuz demektir. Veya hangi Devletle çıkarımız örtüşmüyor veya az ise onunla da rakibiz, düşman değil. Çok güzel bir söz vardır: ‘’Büyük Düşmanı olan Devlet Büyük Devlettir’’ Ben, deyim yerindeyse daha dün bizim toprağımız olan Suriye, Yunanistan vs. gibi Devletlerle düşman olmayı kabullenemiyorum. Bu küçüklük bize yakışmıyor. Tamam, elbette ki geçmişte yaşanan çok acı olaylar var. Ancak bu saydığım Devletleri bize karşı Piyon gibi kullanan Küresel güçlere karşı mücadele etmeliyiz. Büyük Devlet olmanın gereği budur.

Hiç şüphesiz her zaman söylediğim gibi bu topraklarda İstihbaratı kuvvetli olan Devlet daha çok söz sahibi olur. Bu topraklarda Mossad ve CIA istediği gibi at koştururken biz onları seyretmekten veya izlemekten başka bir şey yapamıyorsak burada çok büyük sorun vardır demektir. Özellikle son zamanlarda Ülkemizde, Alman İstihbaratı ‘’BND’’, İsrail İstihbaratı ‘’Mossad’’ ve ABD İstihbaratı ‘’CIA’’ yetmiyormuş gibi birde Suriye İstihbaratı ‘’ El Muhaberat’’ ve İran İstihbaratı ‘’Savama’’ cirit atıyorlar. Özellikle bu devirde İran İstihbaratı ‘’Savama’’ Ülkemizde epey yol aldı. Reyhanlı olayları, Gezi Parkı olayları vs. bunların bir nevi somut göstergeleridir. Aslında bakıldığında bizim İstihbarat geleneğimiz çok öncelerine dayanır bu topraklarda. Ama maalesef şuan ki gelinen noktada maalesef anca Ülkemiz İnsanlarını fişlemekten öteye geçemiyoruz. Birçok önemli ve stratejik kurumumuz gibi MİT’ de  hala Soğuk Savaş zihniyetinden çıkamamıştır. Son dönemde MİT Kanununun değişmesi belki olağanüstü bir yetki ile donatılması neticesinde bir uyanma söz konusu olabilir. En azından artık ‘’Espiyonaj’’ faaliyetler ve saha faaliyetleri daha etkili ve kararlı bir biçimde yapılır. Evet, dediğim gibi bu topraklarda İstihbarat biriminiz kadar güçlüsünüz ve söz sahibisiniz. Arapların her fırsatta bu bölgede kendi kendilerinin altını kazması devam ettikçe zaten Dış güçlerin çok ta bir şey yapmasına gerek yok. Osmanlının yıkılışından bu yana, bu topraklarda huzur, barış, adalet ve birlik tam manası ile sağlanamamıştır. Son olaylar ve bölgede yaşananlarda bir kez daha gösterdi ki uzun bir zamanda yaşanamayacak. Bu bölgede Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin işbirlikçiliği, aymazlığı ve Emperyalist güçlerle aynı çizgide hareket etmesi devam ettikçe bu ‘’Büyük Oyun’’ sürer gider. Ortadoğu’da İsrail ve ABD’den önce birçok taşın altından özellikle Suudi Arabistan çıkıyor. Türkiye’de Suudi Arabistan ile yakın ilişki içindedir. Hatta Suriye’de düzenlenen bir çok suikast girişiminde de Suudi İstihbaratı, İsrail İstihbaratı ve Türk İstihbaratı birlikte hareket etmişlerdi.

Netice İtibari ile bölge bu kadar hareketliyken Türkiye asla durağan olmamalıdır. Aksi halde ‘’BOP’’ Projesinin hiç şüphesiz en önemli ayaklarından biri bölünmüş bir Türkiye’dir. Çok yakında savaş kapımızda olacak bundan hiç şüphem yok. Lakin Türkiye’nin bu savaşta takınacağı rol bölge için hayati önem taşımaktadır. Zaman her şeyin ilacıdır ileride bunları daha iyi göreceğiz. Unutmayalım ki İmparatorluklar kuran bir Milletin, güçlü bir Devlete sahip olması batılı büyük Devletlerce istenmemekte ve endişe edilmektedir. Umarım Türkiye Bölgede ki İnce siyaseti ve denge politikasını daha iyi kurar ve bir Sevr sendromu daha kapıya gelip yanaşmaz.

Bölgede yaşananları ve de Arapların kendi içinde birbirlerini yemesini özetleyen bir Çerkez Atasözü ile yazımı bitiriyorum: ‘’Hangi böcek hangi böceği yerse yesin, kuşlar bütün böcekleri yiyecek’’

 

Koray KAMACI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Belki Bizi Sona Bırakır

Dün Tv.de bir bilimkurgu filmi seyrediyordum. Filmde, kötü kalpli imparator, bütün gezegenleri yok etmeye karar veriyor ve arkadaşı olan başka gezegenin komutanına şunları söylüyor;

"Bana yardım edersen, belki senin gezegenini yok etmeyi sona bırakırım!"

Ümit Bey, O komutanın diğer

Ümit Bey, O komutanın diğer komutana cevabı şöyle olmalı bence: '' Umut ettiğin kadar özgür, korkak olduğun kadar tutsak olursun'' mesele aslında bu!

Bu Makale, AKP’nin Son Ruh Halini Yansıtıyor

Mantıki çelişkilerle dolu, tarihi çarpıtan, yaşanan son siyasi olayları yalan yanlış yorumlayan bir yazı! Makale, aslında okuyucuya sol gösterip, sağdan vurmaya çalışmaktadır. Çünkü sanki antiemperyalist imiş, BOP’a karşı imiş gibi bir izlenim yaratarak başta “Gezi Parkı” direnişi olmak üzere, en son ülkemizdeki ve Mısır’daki olayları “Dış Mihraklara” bağlayamaya çalışmaktadır.

Neymiş efendim Türkiye’de ajanlar cırıt atıyormuş.  Doğrudur. Peki, kim sorumlu bu durumdan diye insana sormazlar mı? 11 yıldır kim sorumlu bu ülkenin güvenliğinden? AKP hükümeti değil mi?

Bakın Sayın Koray Kamacı ne diyor: “Özellikle bu devirde İran İstihbaratı ‘Savama’ Ülkemizde epey yol aldı. Reyhanlı olayları, Gezi Parkı olayları vs. bunların bir nevi somut göstergeleridir." Güya “Gezi Parkı” olaylarını İran’ın gizli örgütü “Savama” örgütlemiş! Hadi be!

***

Yazarın bir başka koskoca yalan ve tarihimizi çarpıtan ifadesi de şöyle:  “Osmanlının yıkılışından bu yana, bu topraklarda huzur, barış, adalet ve birlik tam manası ile sağlanamamıştır.”

Osmanlı’nın yıkılışından bu yana yaşadığımız rejimin adı nedir? M. Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Peki, hangi dönemde insanlarımız daha çok barış ve huzur içinde yaşamıştır? Osmanlı’nın son yıllarında mı yoksa Cumhuriyet döneminde mi?

Bu sorunun yanıtı, tarihimizde açıkça ortadadır:

Osmanlı’nın son elli senesi sırf savaş, isyan, göç ve tehcirlerle geçmiştir. Bu olaylarda milyonlarca insan ölmüş, yaralanmış ve yerinden yurdundan olmuştur. İşte tarih, kronolojik olarak burada!

  • 1861- 1876 arası Sırp, Karadağ, Bosna-Hersek, Romen (Eflak ve Boğdan) ve Bulgar isyanları ortaya çıkarak "Balkan Bunalımı" na zemin hazırlanmıştır. 
  • 1877-1878 Osmanlı ile Rusya arasında 93 Harbi çıktı. Savaş hem Balkanlarda hem de Kafkaslarda iki cephede birden binlerce insanın telef olmasına neden oldu. Savaş sonrası Romanya ve Yunanistan Osmanlı topraklarından ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1,5 milyon Türk ve Müslüman bu topraklardan Osmanlıya mülteci olarak göç etmek zorunda kalmışlardır.
  • 1911-1912 yıllarında Osmanlı devleti ile İtalya arasında Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz'de Trablusgarp savaşı altında çeşitli çarpışmalar olmuştur. Yine bu savaşta da binlerce insanımız şehit olmuştur.
  • Daha sonra 1912-1913 yılları arasında Balkan Savaşı patlak vermiştir. Balkan savaşında Osmanlı Devleti, Batı Trakya (Dedeağaç, Selanik, Gümülcine, İşkodra, Yanya, Kavala, Makedonya, Arnavutluk ve Ege Adaları’nı (Gökçeada ve Bozcada hariç) kaybetmiştir. Yüzbinlerce insan anayurtlarını terk ederek Anadolu'ya  ve Trakya’ya göç etmek zorunda kalmışlardır.
  • Ve nihayet I. Dünya Savaşı. Bu savaşta Osmanlı orduları Kafkasya, Çanakkale,  Irak, Hicaz-Yemen de çeşitli cephelerde ağır kayıplar vermiştir. Savaş esnasında Ermeni çetelerinin saldırısında yüzlerce köy kasaba yakılmış, binlercesi katledilmiştir· 1915 Ermeni tehciri ile yüzbinler yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalmıştır.

Peki, cumhuriyet tarihi boyunca emperyalist destekli, gerici yobaz toprak ağa ve aşiretlerinin, bugün de PKK teröristlerinin devam ettirmeye çalıştığı birkaç isyanın dışında; bu topraklarda hangi huzursuzluk yaşanmıştır?

İnsan biraz düşünür de ondan sonra böyle iddialarda bulunur! Ayıp! Ayıp!

Bir de yazar “Çok yakında savaş kapımızda olacak bundan hiç şüphem yok” diye kendinden menkul bir başka iddiada bulunuyor.

Peki ama Savaşı kim çıkaracak?

ABD emperyalizminin bölgede, Irak’ta, 150 bin kişilik ordusu vardı. 1,5 yıl önce yenildi; pılını pırtısını alıp kaçıp gitti!

Ya İsrail? İsrail artık Lübnan’ının Hizbullah’ı ile bile baş edecek durumda değil!

“Suriye’deki eli kanlı paralı teröristler “ desen; ülkede kan dökmekten ve can yakmaktan başka ne yapa bildiler ki?

Sonuç: Bu bölgede artık savaş mavaş olmaz! Çünkü emperyalizm ve onun uşakları olan işbirlikçileri yenildiler ve yeniliyorlar Şimdi sıra AKP’ de, Onun da iktidarının sonu göründü!

Kala kala PKK teröristleri kaldı. Onların da sonu AKP gibi olacaktır. Çünkü ülkemizde gençliğimiz ve halkımız ayakta! Türkiye’de ve bölgede devrimci bir siyasi durum var!

Siz böyle devam edin atı alan Bop'a varmak üzere...

Sn. Mehmet Çağrıcı gerçekleri söylemek sizin gözünüzde yalan olmuş. Malum sizinde işinize gelmiyor bunları duymak. Bu sizdeki Psikoloji bir nevi suçluluk psikolojisidir. Anladığım kadarıyla sizde Taksimde Gezenlerden ve oyunda oyuncak olanlardansınız. Beni tanıyan iyi bilir. Bu güne kadar Ortadoğu'da yaşanan pek çok olayı önceden analiz eden birisiyimdir. Sizin yaptığınız yorum çürütmekten öte Hasımane bir davranışın yazıya dökülmüş halidir. Aslında Cevap vermeyecektim ama neyse yinede yorumunuza saygı duyuyorum.

Bu Bölgede Taşeron Mısır ordusu mu Emperyalizmi yıkacak, Yoksa ABD ile beraber hareket eden Suudi Arabistanmı? Şunu unutmayın İsrail'in Lübnan'da dumura uğradığı yalanına anca gülerim ben. Bu bölgede İsrail'in onaylamadığı veya içinde olmadığı her olay ne olursa olsun başarıya ulaşamaz. Bunun sayısız örneği var araştırın biraz. ABD Irak'ta istediğini aldı bir güzel 3'e de böldü. Yani vazifesini tamamladı ve gerektiği gibi çekilmeye başladı. Sizde bunu yenilgi gibi gösteriyorsunuz komik!

Siz siyasi hissinizi Analizinize katmışsınız yazık. Bir yazar bağımsız şucu bucu olmadan yorum yapamıyorsa yazdıkları nasıldır acaba? Netice İtibari ile çok yakında BOP projesinin yeni ayaklarıda devreye sokuldu ileride görürüz. Bu arada Gezi Parkı olaylarının Dış destekli olduğunu artık bilmeyen yok! Alman İstihbaratı BND ve Savamanın parmağı olduğu da gayet açık. Son olarak şunu söylüyeyim: Lütfen yorum yazarken İnsanları karalıyıcı, yalancı ve bir kalıba sokmak gayreti içinde yorum yapmayın. Yinede yorumunuza Teşkr.ederim.

Koray Kamac'a Son Yanıt!

Yaptığınız analizlerin süper zekâ ürünü olduğu, yorumlarınızdaki tespitlerinizden belli oluyor. Tarihimizi çarpıtmak; olayları,  AKP'nin vahşi faşist baskısını meşrulaştırmak amacıyla "Dış Mihraklar" a bağlamak; en demokratik ve anayasal haklarını kullananlarla alay etmek, onları sindirmeye çalışmak sizce makul ve sağduyulu bir analiz! Öyle mi?

Sizin burada yaptığınız; AKP'nin, devletin polisini, valisini, emniyetini kullanarak Taksim'de gezenlere vahşice saldırısını görmezlikten gelip, olayları sadece basit bir oyun ve buraya katılanları da oyuncak olarak görmeniz bile açık ve adice bir provokasyondan başka bir şey değildir!

İnsanın biraz olsun yüzü kızarır! Ama Nerde?

Bey efendi! Daha bugün bir cenaze daha kaldırıldı. 19 yaşında, yaşamın başında bir insan, eli sopalı görevlendirilmiş canilerce dövülerek öldürüldü. Size göre bu bir oyun ha?

Bundan önce 4 ölü daha var! 13 genç insanın gözü kör oldu; binlerce insan yaralandı; onlarcası gece baskınlarıyla tutuklandı ve halen de tutuklanıyor!

Siz bütün bunlara oyun diyorsunuz ha? Bu ne biçim anlayış, bu ne biçim zihniyet?

Ama AKP iktidarı ne yapsa artık nafile! Önce gençlerimizi ve halkımız iki yüzlülükle, takkiye ile, yalan ile, karalama, saptırma, çarpıtma, iftira vs. ile az çok kandırabiliyordu! Ama artık bu yöntemler işlemez oldu! AKP bütün kredisini tüketti! AKP’nin pili bitti. Son!!!

Şimdi gelsin faşist yöntemler! AKP iktidarı, devlet gücüyle insanları yaralıyor, kör ediyor ve hatta öldürüyor!

Evet, bu artık bir oyun değil, bu bir açık faşizmdir!

Gerisi lafı güzaftir!

Ama korkunun ecele faydası yoktur!

Gençlerimiz ve halkımız, AKP’nin bu despot saltanatını yıkmak için gümbür gümbür geliyorlar!

Darbeden Medet Uman

Darbeden medet uman zeka ne kadar güzel bir zeka sizede bu yüzyılda çok yakışıyor.

Bizdeki Muhalefet, İktidarın düşmesi için Vatanın düşmesine razıdır. Vaziyet budur. Ama çok beklersiniz. Neyse daha fazla cevap verme lüzumunu vakit kaybı olarak görüyorum. Siz Taksimde gezmeye devam edin hoşçakalın...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.