Candan Cana Tutuştuk

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Dağhan KADİM

Tanı beni. Biliyorum, yüzü yangından eriyen bir cesedim, parmak uçlarım insan kokuyor, biliyor musun? Ben bu ellerde kaç güvercin besledim, kaç çocuk yüzümde konakladı, kaç güzele göçtü ellerim. Meyveyi tuttum, kâğıda serdim avucumu, ellerim yanık; kül, yangın, hâlâ ateşten sıcacık. Ama inan ki ellerim, o eski ellerim; yine sevmekte canlıyı, yine direnmekte zulme; sadece yanık kokuyor, çok yandı sadece ve çok acıdı. Çorum ve Maraş ardımdan koşmuş, ben sevmişim ya o zulmetmiş hani. Kıymış bana. Benzin dökmüş ciğerime, bu ciğerimde kaç ırkın acısı var, kaç sevdanın ağrısı. Yakmış beni, hiç cız etmemiş içi. Öyle ya cız eden benim etim olmuş. Niye bu kinlik, niye bu yangın bilememişim. Aydınlığa vuruyor ya yüzümüz, fikirler bizde metreler alıyor ya belki de insanlığı resmediyoruz ya hani!

Tanı beni, korkma erimiş bedenimden, tutuşmuş saçlarımda anamın eli öyle taze ki. Tanı beni, ben her yüzyıl direnenlerin destanıyım, insanlığın o mağrur çiçeğiyim, karanfiliyim mazlumun. Upuzun saçlarım, gözlüklerim, kahverengi gözlerim çok yandılar… Çok yandım… Ağlayarak yandım, tuzla sızladı bu yangın, ateşle kavurdum kirpiklerimi. Gözümün akında bir iz kaldı yangının isinden. Küçük, kara bir leke o sakalları kadar kara ve sert bir is. Yangının küçük elleri kaçtı gözüme. Saçlarım diyordum, bayraktı yüzüme, perdesiydi zihnimin, şu zihnim bölük bölüktü –kıvrım kıvrım, kıvrımlarımı da yaktılar. Dili tutuştu şiirlerimin, yanağımdaki gamze çukurunda kül doldu!

Tanı beni, yüzyılların savaşıdır sürer siperlerde ve meydanlarda. İnsana düşman, sevgiye düşman, hasrete düşman, akarsuya düşman. Güzel yüzlerimize düşman, doğrularımıza düşman, haykırışa düşman. Tanı beni, sesim yansa da gene titrer tellerinde. Sesim sazımdır bu Banaz’da, bu Sivas’ta. Sazım yanmış, telim çatırdamış, bu yüzden deyişlerim hep yanıktır benim. Dağları saran duman olmuşuz, ağacın efkârı, dalın titreyişi, toprağın küslüğü olmuş bu bizdeki. Sor beni koca Anadolu’ya. Tanır nasırlı ellerimi, tanır tandır ekmeğimi, bizim türkülerimiz peynir kokar, başak kokar, şeker kokar, bir bilsen biz Anadolular barış kokarız, tütünü sevdadan sararız. Anadolu yansam da sarar beni. Yanan kaburgamı Kızılırmak’la öper, Munzur’la söndürür içimdeki alevi. Güneşi bol vurdurur, o karanlık kaçışsın diye. Tanı beni ve tut omuzbaşımı. Barikatta patlar yumruklarımız, barikattır bu dünyanın etekleri, döneriz o barikatta, halayda ve semahta tanı beni. Devşiren Pir Sultanları bil, hiç ölmeyen çığlıkları duy. Kabeme dokun, secdeme sarıl, insanca doğrul, orucun benim katlim mi? Namazın benim kefenim mi? Düşman mısın etime ve yoluma? Düşman olma haydi, kanıksa insanı, kucağını aç evreni, sofranı bize aç, kaldır bu kin perdesini, bırak da girsin hanene güvercinler, kanadı değsin içinin göğüne.

Ey turnalar, dönün, dönün hudey, durmadan dönün, dünyayla bir dönsün bu yürekler. Dönün ki unutulmasın bu yangınlar, incinmesin bir karınca, mutluluk dolmalı kararınca!

Say beni, öldürenlerden sor beni, öldürme sakın, takın kalemini, yaz haydi

Yaz

Yer yoksa insanlığa

Bir posta sarınır

Şaha gideriz haydi

Yaz

Mevsim hep karanlık

Ateş ve ölümse bu

Yaşamışlığımız

Gene de yaşarız Şahı

Ve avaz avaz yanarız

Yani böyle bir yanış olur bizimki

Yaz

Yanarken

İnsana can tutunmuşuz

Bu yüzden tutuşmuşuz

Çal

Madımak’ta bir deyiş çal

Evren semaha dursun

Ateş değil alkış tutuşun

Hoşça kal.

DAĞHAN KADİM
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

ellerinize sağlık.. çok güzel

ellerinize sağlık.. çok güzel dile getirmişiniz

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.