CHP'nin 34. Kurultayı’nın Ardından

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

CHP, Kılıçdaroğlu'nun yeniden Genel Başkan seçildiği,  yeni bir Parti Meclisi'nin oluşturduğu 34. Kurultayını tamamladı. Kurultaya; siyasi olarak parti yönetiminin yeniden yapılandırılmasından başka, eski ve yeni Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun yaptığı Kurultay açılış ve yeniden seçiminden sonra kapanış konuşmaları damgasını vurdu.

CHP’nin 23-24 Mart 2012 tarihlerinde İstanbul'da düzenlediği "Arap baharı" ile ilgili Sosyalist Enternasyonal toplantısı katılımcılarına "Yoldaşlar" diye hitap eden Kılıçdaroğlu Kurultayda delegelere "değerli yol arkadaşlarım" diye hitap etti. "Değişim ve Demokrasi" sloganı altında gerçekleştirilen Kurultay'da Kılıçdaroğlu konuşmasında CHP içinde varlığı bilinen sosyal demokratların, sosyal liberallerin, Kemalistlerin veya Atatürkçülerin hoşuna gidecek cümleler kurdu. Unutulan bir tek sosyalistler oldu. Denebilir ki Kılıçdaroğlu, Kurultaydaki konuşmasıyla CHP de temsil edilen sosyalistler hariç her gruba mavi boncuk dağıttı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaki düşünceleri genellikle çok olumlu, kendi tarihi geçmişine uygun, kimi ülke sorunlarına değinen önemli ögeler içermekteydi. Örneğin "İşsizlik ve Eğitim" sorunlarının önemine değinen Kılıçdaroğlu "Tüketim endeksli politikaların ülkede tarımın çökerttiğinden,"  "üretim toplumu" olmamız gerektiğinden bahsederek "CHP'liler ilkesiz ulusal siyaset yapmazlar. İlkelerim vardır halkın çıkarları üzerine inşa edelmiştir. İlkelerimiz vardır ülkemizin çıkarları üzerine inşa edilmiştir." diyerek ilkeli siyasetin önemine değinmiştir.

Sert sözlerle AKP iktidarını eleştiren Kılıçdaroğlu Silivri’nin bir "toplama kampı" olduğunu yinelerken "Aklın özgürleşmesinin önündeki engeller kaldırılmadığı müddetçe Türkiye'yi bilgi toplumuna dönüştüremez" tespitini yapmıştır. Üniversitelerin ve bilimin özerkleşmesini talep eden Kılıçdaroğlu, AKP iktidarının yargı, demokrasi ve eğitimle ilgili uygulamalarını sert bir eleştiriye tabi tutmuştur.

"Çağdaş bir Anayasa'yı direne direne yapacağız" diye meclisteki diğer partilerle işbirliğinde ısrar eden Kılıçdaroğlu, "Kürt Sorunu veya Güneydoğu Sorunu veya terör Sorunu ne derseniz deyin 35 yıldır ortada bir cenaze duruyor; kimse kaldırmaya cesaret edemiyor." ifadesiyle de bugüne kadar "Kürt Sorunu" olarak adlandırdığı sorunun çözümünün gerekliliğinin, sorunun adlandırılmasından çok daha önemli olduğuna vurgu yapmıştır.

AKP iktidarının dış politikasını da yerden yere vuran Kılıçdaroğlu; AKP'yi, emperyalizm kavramını doğrudan kullanmadan, "Egemen güçlerin taşeronu" olmakla suçlamış; “Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' işte Atatürk'ün işte halkımızın duymak istediği bu. Yurtta da barış istiyoruz, dünyada da barış istiyoruz." diyerek Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Suriye'ye karşı uyguladığı agresif politikayı eleştirmiştir. 

CHP'nin ana hedefinin "Değişim" olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sosyal demokratlar toplumda var olan eşitsizlikleri mağduriyetleri gidermek için vardır. Sosyal demokrasinin temelinde değişim, değişim, değişim vardır." diye değişimin önemini üç kez tekrarlayarak vurgulamıştır. Kılıçdaroğlu'nun özellikle Kemalistlere yönelik "CHP'nin antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı duruşundan, görkemli tarihinden bir milim bile sapmayacağız. Bizim değişim anlayışımız Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş uygarlık hedefidir."  sözleri kurultay salonunda coşku yaratan sözler olmuştur.

***

Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşması genel anlamda olumlu olmakla birlikte düşünceleri kopuk kopuk, belli bir düzenden ve sistematikten yoksun, partiyi seferber edebilecek hedef bağlamında ise soyut özelliğini korumuştur.

CHP, emperyalizme karşı kurtuluş savaşını yöneten, yaptığı devrimlerle ortaçağ artığı bir düzeni yıkıp yerine modern ve laik bir cumhuriyet düzeni kuran bir siyasi parti olarak siyasette diğer partilere göre büyük bir avantaja sahiptir. Bu avantaj, bir siyasi parti olarak onun onur ve gurur duyacağı bir tarihe sahip olması ve Türkiye Cumhuriyeti gibi modern bir devlet kurmasıdır. Ancak CHP siyasette bu avantajını, geçmişine sahip çıktığı ve kurucu ilkelerine sadık kaldığı sürece kullanabilecektir.

Bence CHP'nin eski ve yeni Genel Başkanı'nın en büyük handikabı partiye somut, elle tutulur, koklanır, parti kadrolarını ve üyelerini seferber edebilecek, onlara coşku ve heyecan verecek bir hedef gösterememesidir. Elbette uzun yıllar muhalefette kalan bir siyasi partinin ilk hedefi yeniden iktidar olmaktır. Ama iktidar değişikliği için öncelikle güç toplamak, o güçle topluma güven ve umut veren bir kadro hareketi yaratmak şarttır. Hedefi belli ve somut bir kadro hareketi ancak kitleleri coşturup onların desteğini alabilir, mevcut iktidarı yenerek yeniden iktidara gelebilir.

Bir sosyal demokrat olarak "değişimi" temel alan Kılıçdaroğlu, "değişimi" de Atatürk'ü referans vererek, "çağdaş uygarlık hedefi" olarak tanımlamaktadır. Uygarlık kavramı (medeniyet, Latince sivilleşme); bilim ve teknikle, siyasi ve ekonomik ilerleme ve gelişimle yaratılan zamana uygun toplumsal yaşam koşullarını tanımlar. Dolayısı ile uygarlık insanlığın çok genel bir hedefidir. CHP, Türkiye'nin bir siyasi partisi olarak, bu genel ve soyut hedefi günümüz dünyasının ve Türkiye'sinin yaşanan somut koşullarında elle tutulur, herkesçe anlaşılabilir somut bir hedef olarak ifade etmekle sorumlu olmalıdır!

Bugüne kadar nerede ve kime söylediği tam olarak bilinmezse de M. Kemal Atatürk'ün çağdaş uygarlık hedefinin "sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle" olmak olduğu iddia edilir. Çağdaş uygarlığı, zamanımızda ileri ve gelişmiş toplumsal yaşam koşulları olarak "sınıfsız ve imtiyazsız" bir toplumla özdeş tutarsak eğer, o zaman çağdaş uygarlığın ana sorunu olarak karşımıza dünyada ve ülkemizde "sınıfsız imtiyazsız kaynaşmış" bir toplum nasıl yaratılacaktır? Sorusu çıkmaktadır. Çünkü çağımıza damga vuran toplumsal düzen kapitalizmdir. Kapitalizmde ise imtiyazlı sermaye sınıfının giderek zenginleştiği; ezilen, mazlum ve mağdur emekçilerin ise giderek zor yaşama koşullarına maruz kaldığı inkâr edilemeyecek bir gerçektir.

Kapitalizme tek seçenek olan toplum düzeni sosyalizmdir. İlkesel bir program olarak sosyalizm sınıfsız imtiyazsız toplumun bir ara aşamasıdır. Çağımızda çok çeşitli uluslar ve toplumlar başarılı veya başarısız sosyalizmi denemişler ve halen de denemektedirler. Sovyetler ve Doğu Avrupa sosyalist modelleri büyük bir başarısızlıkla 1990 yılları başında tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmışlardır. Çünkü Sovyet modeli sosyalizm, hem piyasa ekonomisini sakatlayarak verimsizleşmiş, hem de siyasi ve ekonomik yaşamda demokrasiye sırt çevirerek, halkını ve emekçileri sosyalizmden soğutmuştur.

Ancak günümüzde Asya'da örneğin Çin'de ve Latin Amerika'da örneğin Küba'da başarılı sosyalizm denemeleri vardır. Çin sosyalizmi ülkeyi son yirmi senede dünyanın ikinci büyük ekonomisi yapmıştır. Küba sosyalizmi ise adeta Latin Amerika'da sosyal güvenliğin en güzel örneği haline gelmiştir.

CHP, kendisine orta ve uzun vadeli somut hedef olarak sosyalizmi seçer mi? Bilinmez! Ama ülkemizin geleceği ve çağdaş uygarlığın somut düzeni sosyalizmdir. Sovyet ve Doğu Avrupa ‘daki başarısız reel sosyalist deneyimlerinden sonra sosyalist fikirler çok daha zenginleşmiştir.

Büyük işletmelerin ve bankaların kamu mülkiyetinde olduğu, işletmelerin demokratik yönetim ve denetiminin emekçilerin elinde olduğu, ekonomide sosyalist piyasacı lığın ve rekabetin örgütlendiği bir sosyalist toplum, çağdaş kapitalizme karşı en mantıklı ve gerçekçi bir uygarlık düzeni olarak tek alternatiftir.

Ancak orta ve uzun vadede sosyalizm hedefinden önce Türk toplumu, kısa vadede ve acilen emperyalizm ve yerli işbirlikçisi AKP tarafından rayından çıkarılan; laik, demokratik ve bir hukuk devlet olma niteliklerini her geçen gün daha fazla yitiren Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürkçü düzenini korumalı ve kurtarmalıdır! Eskisi olmayanın yenisi olmaz. Modern ve laik demokratik cumhuriyeti koruyamayanlar asla gelecekte "sınıfsız ve imtiyazsız" bir topluma giden sosyalizmi kurma veya genel anlamda çağdaş uygarlık düzeyine erişme yeteneğine sahip olamazlar. CHP, öncelikle kurduğu cumhuriyeti korumakla ve kollamakla yükümlü ve sorumlu bir siyasi partimizdir!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.