Cumhuriyet'in Yüzüncü Yılındaki Hedef

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

ABD ve Birleşmiş Milletler’in şeriatçı terörist ilan ettiği Gulbeddin Hikmetyar’ın önünde diz çöken vatandaş, O’nun sakalının hürmetinden, şalvarının kerametinden aldığı huşu ve ilham ile sonuna kadar “elhamdülillah şeriatçıyız” diyerek doğruldu.

Pensilvanya’daki “büyük imam”ın verdiği hutbeyle “La ilahe illallah” demenin yeterli olduğu, caiz olduğu söylenmesi üzerine, “milli görüş gömleği”ni değiştirip “papaz elbisesi” giymenin zamanı geldiğine karar verdi.

Ve bu doğrultuda büyük bir düşünür ve okuduğu kitapların sayısını hatırlamayan biri olarak “Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur, Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici İslam’ın etkileridir, her şey ona göre belirlenir.” teşhisini yaptıktan sonra, vatanın her kışlasına mesajlar vermek adına şehir şehir dolaşarak, ülkede rejimin üretmesinin ve intizamının tekrar sağlanmasının, camileri kışla yapmaktan, müminleri de asker yapıp, onları minarelerin düşman kalbini hançerleyen ve kubbelerin sükût-u duruşuyla donatmaktan geçtiğini dile getirdi.

Bu arada değiştirdiği gömleklerle, Ata’ya saygı duruşlarında “sap gibi” ayakta durmaktan geri kalmıyordu. Zaten demokrasi kendisi için bir tramvay değil miydi, istediği durağa gelince inecekti. Ayrıca hazmettire hazmettire gelmeliydi ki, hem laik hem Müslüman olunamayacağını bu halka göstermeliydi…

Yaptığı çalışmaların kutsallığından mı, yoksa iktidar gücünün verdiği hazdan mı bilinmez, verdiği sözlerin doğruluğu çok önemli değildi; çünkü bu yolda söylenecek her yalanın mubah olduğu, taa çocukluk yıllarında. önünde çöktüğü rahlelerde, sınıflarda öğretilmişti. Yolsuzlukları bitireceğim, dokunulmazlıkları kaldıracağım, demek, sadece rakiplerinin elinden alıp bu yetkileri, gücü kendi tekelinde, kendi amacı doğrultusunda kullanmak demekmiş. Nasıl olsa “demokrasi bizim için bir amaç değil ki, araçtır ve amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız” diyerek bu halk seçmemiş miydi kendisini...

Allah’ın izniyle bu çalışmalar, senaryoyu değiştirme çabalarıydı, onun için iktidara gelmedi mi? Önceden kendilerinin nasıl, kanlı ya da kansız mı diye gelmeleri engellendiyse, arka bahçelerinin önü kesilmek istendiyse, bugün mum söndü oynayanlardan, kendilerini rejimin bekçisi sanıp, bizim çadırlarımıza tanklar sürenlerden yavaş yavaş intikam alınmaya başlanmalıydı… Bir on yıl daha iktidarda kalmalılar ki, kendilerini fişleyenlerden intikam alabilmeli ve yüzüncü yılda hedefe ulaşabilmelilerdi. Tıpkı Cumhurbaşkanı’nın İmam Hatipli olacağı günlerin yakın olduğunu söylediği gibi…

Daha fazla bu Kemalist düzenin koruyucusu olamazdı, bu mümkün değildi. Çünkü bu anayasayı sarhoşlar hazırlamamış mıydı? Referansı İslam, tek hedefi İslam Devleti olan bir kişi, sarhoşların hazırladığı bu anayasaya daha ne kadar tahammül edebilirdi? Bir yandan da tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecekti. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dese de bugün, Cumhuriyetin yüzüncü yılında Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır yazmayacak mıydı?

NOT: Bu yazıdaki her düşünce ve sözler o kişiye mahsustur. En ufak bir ekleme yapılmamıştır. Sadece puzzle tamamlanmıştır.

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Merhaba

O, öyle dedi, öyle de yapmak için çabalıyor. Yolunu, hedefini, gidiş şeklini beğenmesekde çabasına saygı duymak lazım. Beni asıl üzen "biz cumhuriyet çocuğuyuz" diye ortada gezen, ancak cumhuriyet ilkelerine bir bir tecavüz edilirken,sözüm ona aydın geçinen kişilerin ortada görünmeyişi. Saygı ve selamlar...

emanete sahip çıkması

emanete sahip çıkması gerekenler,dedigin gibi ortada yoklar,olanlarda konuşmaktan başka hiçbirşey yapmıyorlar..onlar yurtlar, dershaneler, okullar kurarken,yargıda,emniyette örgütlenirken bizler sadece seyrettik ve seyretmeye devam ediyoruz...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.