Emniyet'te "Baskının" Yeni Adresi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
11-9-2013

Anlaşıldığı kadarıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü, sendikal faaliyette bulunduğu belirlenen personeline yönelik ciddi bir baskı politikası izliyor… !!!

Kimse yüzünü buruşturmasın, “baskı da ne” diye… !!!

Sahi, yaşananlara başka bir “ad” bulmak mümkün mü?

Ya da mevcut işten uzaklaştırma cezalarına daha kibar bir sesleniş eklemek… !!!

Görevlerinden alınıp ama “ceza” niteliğinde “uzaklaştırmalara” başka bir zemin hazırlamak… !!!

Mümkün mü?

Peki ya sendika üyelerini üyelikten ayrılmaya zorlamak… !!!

Ve var olan üyeler üzerinde ciddi bir zorlama yaratmak… !!!

Ve hatta bu şekilde de olası üyelerin önünü kapatmak… !!!

Mümkün mü?

Aslında, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Emniyet-Sen noktasındaki tavrı başından beri “çok” net…

Ve o tavır, ''4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15'inci maddesinin amir hükmü gereğince ise emniyet teşkilatı personelinin sendika kuramayacağı ve sendika üyesi olamayacağı açıktır'' diyor.

Bunun anlamı mı?

Sendikal faaliyetler, Emniyet Teşkilatı mensubu için hak değil…

Hatta yasak faaliyetler kapsamında…

Ama gariptir, Anayasal Demokrasi ile yönetilen Türkiye’de Sendikal Özgürlüklerin sınırı çok net…

Ve hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki, anayasada sendika kurma hakkı ve sendikalara üye olma ve üyelikten çekilme hakkı açıkça belirtilmiş ve hakkın sınırlama sebepleri de anayasada belirlenmiştir.

Bunun anlamı mı?

Hiçbir sebeple anayasal haklar anayasada belirlenen sebepler dışında sınırlanamaz…

Dahası mı?

Bu haklardan yararlanılması engellenemez…

Peki, istinası mı?

Hani olası bir engelin… !!!

Bakın bu konuda da belli kurallar var, hani özgürlüğü kısıtlama adına…

Anayasa’da belirlenen hakların kullanılmasını erteleme adına…

Buna göre, sendika kurma hakkı ancak ve ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.

Emniyet-Sen üyelerinin baskı altında tutulan üyeleri adına bir kez daha soralım o halde… !!!

Sahi, bunca “sınırlama” nedenleri arasından hangisi Emniyet-Sen’i yasaklamayı bir ihtiyaç olarak sunuyor?

Burada sayılan sakıncalı durumlardan hangisi, sendika üyesi polis memurlarını işten uzaklaştırmayı gerektiriyor?

Yan yana sıralanan devlet hassasiyetlerinden hangisi Anayasal bir özgürlüğü kelepçelemek için yeterli oluyor?

Tamam da tüm bunların ötesinde, sendika kurma faaliyetlerinin engellenmesi ve hatta, sendikal hakların kullanılmasının önüne geçilmesi de bir suç teşkil etmiyor mu?

Aslında ediyor…

Etmeli de…

Ama 26 Nisan 2013 tarihli gazetelerin içeriğine düşen şu açıklama, Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde Emniyet-Sen üyelerinin ne kadar kolay baskı altına alınabileceğinin de bir karşılığı olmalı belki de…

Okuyalım mı?

''Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15'inci maddesine aykırı olarak emniyet hizmetleri sınıfında olmasına rağmen sendikal faaliyette bulunduğu ve Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8'inci maddesinin çeşitli fıkralarında yer alan 'mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyici veya amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini eleştirici nitelikte basına, haber ajanslarına, bilgi, yazı, demeç vermek', 'amir ya da üste karşı itaatsizliğe tahrik ya da teşvik etmek', 'emre itaatsizlik' gibi suçları işledikleri tespit edilen 6 personel hakkında meslekten çıkarma cezası verilmiştir.''

Evet…

Tablodan sarkan Türkiye pek de umut verici olmasa gerek.

Hele ki Emniyet-Sen üyelerine yönelik işten uzaklaştırmaların arttığı bugün itibariyle…

Sahi, tüm Türkiye’de şu ana kadar kaç polis memuru işten uzaklaştırıldı?

Kaçının görev yeri sırf bu sendikal faaliyetleri nedeniyle istem dışı değiştirildi?

Peki, kaçı üzerinde, sendikadan ayrılması yönünde baskı uygulandı?

Cevapları hiç alınamayacak sorular bunlar… !!!

Ama ne olursa olsun, elde net olan çok başka bir şey var…

Cevap değil, ama bir tavır…

Ne mi?

Türkiye’nin hangi noktasında olurlarsa olsunlar, Emniyet-Sen üyeleri, teşkilat içinde yaşanan bu sürecin, kendileri üzerindeki baskının şiddetini de arttırdığı yönünde konuşsa da, bu baskıya direneceklerinin altını ama özenle çiziyorlar.

Kasım 2012’den bu yana başlattıkları mesleki dayanışmalarının ise, yeni katılımlarla büyüyeceği konusunda hemfikirler.

Sanırım onlar da farkında!

SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK… !!!

 

Tamer YAZAR

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.