Ermenileri İdare Ediyoruz?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
İsmail Göncüoğlu

Başbakanımız, demeçlerinde sürekli “gaf“ yapıyor. Bilerek mi, yoksa bilmeden mi ağzından çıkıyor, kendisine sormak lazım. Ama bu istemeden ağızdan kaçan (freudian slip) ve genelde basın ve halk tarafından yanlış yorumlanan sözleri edenlerin; demokrasi, insan hakları, eşitlik kavramları anlayışının “özde değil sözde” olduğu dışa vurulmuş oluyor. Bu arada bu özelliğin sadece Başbakan da değil birçok devlet büyüğümüzün beyanlarında izlemek mümkün.

Ülkemizde 100 bin Ermeni kaçak çalışıyormuş. Devlet onlara şimdilik göz yumuyormuş. Diaspora daha fazla üzerimize gelirse bunlar ülkelerine geri gönderilirmiş…


Bir devlet adamı böyle düşünebilir mi ? Böyle bir beyanda bulunabilir mi?

Türkiye eğer hukuk devleti ise, herkesin kanun karşısında eşit olması gerekir. Ne demek 100 bin Ermeni’yi “idare” etmek? Nijeryalı kaçak işçiyi sınırdışı edeceksin, Ermeniye ise:

Senin bu ülke vatandaşı atalarına toplu ayrımcılık ve sürgün uygulamıştık, sen şimdi kaçak olsan da seni sınırdışı etmiyoruz !” mu demek isteniyor?

Hukuk devletinde bunu yapacaksan keyfi yapamazsın. Yabancılar Kanununa madde eklersin. Geçici süreli izin verirsin. Af verirsin. Sadece bir devletin vatandaşı kaçak işçilere karşı da pozitif ayrımcılık yapamazsın. Hukuk devletinde herkese aynı/eşit davranman gerekir. Devlet bunu sadece kaçak işçilerde değil, ekonominin ve sosyal hayatın her aşamasında yapıyor. Devlet adaletini ve nemasını dağıtırken; ihalelerde, teşviklerde, vergi cezası uygulamasında hep “ bizim çocuklar “ ve diğerleri anlayışı hüküm sürmüştür. Yandaşlarının hatalarında üç maymun pandomimi, uygulanmıştır.
Şimdi senin polisin, kimlik kontrolünde / ihbar sonucu bir Ermeni kaçak işçi yakaladı.

Ne olacak?

- Kanunun gereğini yerine getirip yurtdışı işlemlerini mi başlatacak ?

- Veya kaçak işçi hakimin karşısına çıkartılmışsa, Başbakanlıktan telefon edilip:

 “ Sayın hakim, adamcağızın ekmeğinle oynama, serbest bırak !“ diyerek yürütmenin yargıya müdahalesi mi konu olacak?

- Yoksa “Başbakan müsamaa dedi!“ diye aklından geçirip, kaçak işçiyi serbest bırakan polis “Başbakan Kurallarınımı” uygulamaya sokacak ?

- Daha da acıklısı kanunu kendi eline alıp, “200 dolar bastırırsan seni görmemiş olurum!” diyerek “kendi kanunumu” uygulayacak ?

Ben derim ki cevap d. şıkkı. Yukarıdakilerin hepsi. Yani göstermelik bir hukuk devleti. Kanunu istediğine uygulayıp cezalandırabileceğin, istemediğine uygulatmayıp zenginleştirdiğin az gelişmiş, çarpık devlet.

Kanunları uygulamakla görevlendirilenlerin, devletin gücünü bireysel olarak yorumlayıp uygulamasına izin verilen bürokrat egemenliğindeki rüşvetçi devlet anlayışı.

Osmanlı’dan bu yana miras kalan, seçimle bile olsa devlet gücünü el geçiren politikacının, ondan geçinen parti yandaşlarının, asker sivil bürokratın kendini devlet yerine koyup “ ben yaptım oldu “ tarzındaki anti demokratik yaklaşımı.

AB üyeliği sürecini, tüm bu çarpıkları en yakın arkadaşımızla konuşurken bile aklımıza getirmeyecek şekilde zihnimizden çıkartabilmeyi öğrenebilmek amacıyla destekliyoruz…

 

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Keşke Muhalefette Farkına Varsa...

İktidara muhalefet etmekle görevli bazı zat-ı muhteremler de Başbakan'ın bu gaflarından ya da düşünmeden konuştuğu bu sözlerden İktidarı köşeye sıkıştırsalar en azından işlerini yapmış olurlar ama, başbakanın ağzından çıkanı kulağı duymadığı bir yana muhalefetin ise başbakanın ağzından çıkanı hiç duymadıkları görülüyor...

Muhalefetin Eksikliği

Muhalefet görevini yapmayınca, iktidar da daha beter azıyor, pervasızlaşıyor. Görev vatandaşa kalıyor. Internet de sesimizi duyurmanın tek yolu. Ama bir de hoparlör lazım.

Merhaba

Devlet adamı olmak zor iştir. Hele ağzından çıkanı kulağının duyması daha da zor.Birde seçildim diye kendini her şeyi en çok bilen sanırsan işin daha da zor. Saygılar..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.