ODTÜ ve Gençlik Üzerine Genel Bir Değerlendirme!!!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Burak AY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
22 ARALIK 2012

2002 yılında ülke yönetimine gelen AKP/Cemaat koalisyonu 10. yılına girdi. Bu 10 yılda kesintisiz tek başına iktidar olan koalisyon güçlü bir şekilde iktidar olmuş ve zaman geçtikçede gücünü katlamış/pekiştirmiştir.

Şuan ki hükümet diğer siyasal erklerden farklı olarak ülkeyi tamamiyle bir değişime ve dönüşüme götürmüştür. Liberal ve sağ çevrelerin bu durumu ''Yeni (Demokratik) Türkiye''  sosyalistlerin ''II. Cumhuriyet'' olarak kavramlaştırdığını görüyoruz. Her iki kesimde kabaca söylersek eskinin yerine farklı bir yapının geldiğini söylemekte. Peki siyasal, yargı, ekonomi,ordu ve  toplumsal alandaki dönüşümleri görece başarılı olduğunu gördüğümüz siyasal erkin mesele üniversiteler ve gençlik olduğunda neden tökezlediğini irdelemek gerektiğini düşünüyorum.

Evet yukarıdaki ''tökezleme'' kelimesindende anlaşılacağı üzere gençliğin bu süreçte direndiğini, kapsanamadığını düşünüyorum. AKP/C koalisyon hükümetininde canını sıkan başlıklardan birininde bu olduğu görülecektir. Canını sıkmakta çünkü Başbakanın, bakanların/bürokratların hatta bu kesime destek veren ''aydın'' ve cemaatten kesimlerin üniversitelerde tepki görmesi/protesto edilmesi  sadece üniversiteye gelen ''Devlet büyüğü'' ne üç-beş öğrencinin tepki göstermesi olarak küçümsenmemeli. Son olarakta gördüğümüz gibi ''Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere gideceğiz'', '' Şam' da Emevi camisinde namaz kılacağız'' diye konuşan Başbakanın Ankara' da Odtü'ye polis ve koruma ordusu ile tomalarla  girmesi çok şey anlatmaktadır. Sadece Başbakanın gelmesi değil 10 yıllık ve son olarak AKP' nin Suriye politikalarına bir tepkiyide görmek zor olmasa gerek.Peki buradan yola çıkarak bir genelleme yapmak doğru mudur? ODTÜ baz alınarak gençliğin teslim olmadığını söyleyebilir miyiz? 
   
Evet şurası bir gerçek ki; ODTÜ'de bir gelenek vardır ve bu her dönem böyle olmuştur. Yalnız bu noktada kolaya kaçarak ODTÜ' ye bakarak genelleme yapmıyorum, ODTÜ merkezli analiz yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gerici/faşist iktidarın kurduğu ortamda eğer üniversite gençliği kapsanabilseydi ODTÜ deki gelenekten beslenen gençler bir yere kadar dayanabilirdi. Gençliği göz önüne alarak düşünürsek eğer genel olarak direndiğini görebiliriz; ''Şifre eylemleri'' ile ülkenin dört bir yanında sokağa çıkan liseliler ki Erdoğan bu sırada karşılarına kendi ''AK''gençliğini çıkarmakla tehdit etmiş fakat çıkaramamıştır. Bunun nedenlerinden birisi refarandum propanda  döneminde Taksim'de toplatılan AKP gençliğinin ortaya koyduğu rezilliktir. Hatırlamayanlar gazete arşivlerine bakabilir ve şuursuzca sağa sola giden/saldıran bir gençlik toplamını görebilir. Zaten bu AKP gençliğinin tek başına toplanmasının ilki ve sonuydu.
 
Bir daha da olmadı. Buna karşılık hükümete muhalif gençlerin daima AKP' nin politika ve tutumuna karşı, bütün yasaklama ve korku dayatmalarına rağmen daima sokak ve meydanlarda yer almaktadır. 10 yıllık süreçte; Erdoğan Dolmabahçe' de rektörleri karşısına dizdiği zamanda, yeni YÖK yasasının çıkmasıyla birlikte geçtiğimiz 9 Kasım'da gençlik örgütlerinin Ankara' da ''80 darbesi''
sonrası en kitlesel toplandığı miting olsun bize; ''ODTÜ KARIŞTI'' gibi gazete manşetlerinden daha fazlasını göstermektedir.
 
Karışan ODTÜ değil bu duruma çaresiz kalan II. Cumhuriyet' in yönetici ve ''yandaş'' kesimidir.ODTÜ' de olayların yaşandığı sırada Egemen Bağış' ın sözleri aciz duruma düşmenin tam anlamıyla ifadesidir(aynen aktarıyorum): 
 
''Gazetenin biri Başbakanımızı 1500 kişinin koruduğunu iddia etmiş.Çok ama çok yanlış. Başbakanımızı milyarlarca insanın duaları koruyor.''
 
Buna karşılık bir cümlede 9 Kasım'da yapılan gençlik buluşmasına çağıran bildiriden:
 
''... Yine ancak Amerikan filmlerinden fırlamış koruma ordularıyla, bir işgal ordusunun düşman topraklarına girdiği gibi korkarak girebilirsiniz üniversitelerimize.'' 
 
Burada altını çizmek lazım, ülkede gençlik hareketinin yüksek ve çok büyük kitleleri kapsadığı sonucu çıkarmak yanlış olur. Bunu iddia etmek temelsiz olacaktır.Üniversitelerdeki gericeleşme ve genel olarak AKP' nin gençlik üzerindeki politikaları durdurulabilmiş değil henüz.
 
Toparlamak gerekirse ;Üniversiteler de akademik ve yönetici kadroların, ''kadrolaşma'' ve/veya ''teslim alınma'' yöntemleri, harçların kaldırılma ''aldatmacası'' ,''gerici propaganda'' ,'' korkutma ve apolitikleştirme'', ''Klüp ve toplulukların tasfiye/işlevsizleştirilmesi'' gibi tek kalemde sayabileceğimiz yöntemlere rağmen II. Cumhuriyet gençlerde kazanım elde edememesinin sebebleri değişkenlik gösterse dahi temelde ''biat etme'' yada ''boyun eğme'' düşüncesinin üniversitelerde kırılganlık göstermesidir. Sol/sosyalist düşünce üniversitelerde etkindir, kapsayıcılığı devam etmektedir. Ülkenin onuru/namusu olma ve ''hak arama'' bilinci kafalarda yer almakta bu sebeblede siyasal erki zorlayan en önemli unsurlardan biri gençlik olmaktadır. ODTÜ' de yaşananlar ''münferit bir olay'' olmamakla birlikte tek başına ODTÜ ile de kalmamaktadır.
 
Yazının yazıldığı şu zaman diliminde Ankara' da ODTÜ' lü öğrencilerin evine baskınlar gerçekleşti, Başbakanlığa ''iade-i ziyaret'' eylemi ve genel olarak tüm kentteki üniversitelerde destek eylemleri gerçekleşti. Patriot füzesine ve genel olarak saldırgan Suriye politikalarına karşı hükümetin başı daha çok belaya girecektir ''namuslu'' gençlerle...
 
Burak AY

Yorumlar

BİRİ ONLARA BUNLARI SÖYLEMELİ

 

ODTÜ ndeki gençlere; EZBERLERİ BIRAKMADAN YOL ALINMAZ. Sistemi tanıdığını iddia edip, sistemin içinde sistemle savaş yapılmaz. Atatürk böyle yapmadı. Sistemle savaşmak için yeni bir sistem ve politika geliştirdi. Fransız Futbolcu Cantona’nın Fransa’da harçlara yapılan zam nedeniyle sokağa dökülen protestocu öğrencilere, “Bırakın sokak eylemlerini. Bu sistemin kalbi bankalardır. Eğer devrim yapmak istiyorsanız, aynı gün çekin bankadan paralarınızı. Bakalım neler olacak?” dediğini okuyunca ilk aklıma gelen sokak eylemleri ezberi oldu. Üniversite Öğrencileri sokaklarda eylem yapmak için değil; politikaları tanımak ve politika üretip diyalogla hayata geçirmek için eğitim görüyorlar. Sokak eylemleri dolayısıyla eylemleri yapanlar bu gün mefta, sistem ise hala ayaktadır. Siyasete katılmayan aydınlar, cahiller tarafından yönetilmeye mahkumdur. Bir yanlışın varlığını işaret etmek yetmez, doğrusunu ortaya koymadıkca, işaret edilen yanlış en doğru olandır; çünkü hayata geçmeyen fikirler ölü doğmuş demektir. Hem bankaları  sırf interaktif diye kullanıp e-devlet ve bilgi toplumu oluşturmayı göz ardı edecek; hemde sistemle savaştığını iddia edeceksin. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler adama.

http://www.politikadergisi.com/okur-makale/polemikler-mazeret-turetmek-i...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.