Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Diren Tayyip! -Okyanus Ötesi Saldırıyor
- Sol Kamuoyuna Açık Mektup: Şikecileri Savunmak Suçtur!
- Cemaat Hükümetin Sevmediklerini Çok Seviyor…
- Operasyondan Darbeye: Galatasaray’ı Bitirme Planı
- Türkiye'nin Resmi Dini İkiyüzlülüktür!
- Cemaat ve AKP Ergenekonun Neresinde?
- Chp'nin Derdiyle Gerilenler
- Başbakan Erdoğan’ı Siyasi Olarak Bitirecek Olan; Halk Hareketidir!
- Seviyeli Beraberlik
- Görücü Usulü Cumhurbaşkanı
- Sağlam İrade(?)
- AKP Gülen’i ABD'den İsteyecek'miş
- AK Parti ve 3 Y
- Cemaat, Siyaset Yapsaydı Kazanırdı
- Galatasaray’da Taraftarlık Sorunsalına Dair Notlar
Organize İşler Bunlar
Türkiye, Akp dönemindeki üçüncü yerel seçimlere giderken, gündem elbette ki, 17 Aralık’ta yapılan ve sonrasında yaptırılmayan, iki adet, yolsuzluk operasyonları. Muhalefet liderleri, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu, bu mevzular üzerinden iktidarı vurmaya çalışırken; Başbakan ise, Gezi’den bu yana somut veriler varmışçasına öne sürdüğü bir iddia olan darbe girişimi sözlerini yineliyor. Sanıyorum ki bu artık, bundan sonra, yani Akp yıkılana dek, hatta önümüzdeki otuz sene boyunca konuşulup tartışılacak, siyasi tarihimizde yer edecek bir konu. Tıpkı sağın, dışlanan çevrede örgütlenip merkeze ele geçirmesi tezleri gibi. Tayyip Bey’in, özellikle Yiğit Bulut’tan mülhem biçimde bu hücum anlayışlı taktiksel savunmayı benimsemesi, yeni bir dönemin açıldığını kanıtlıyor; fakat şu önemli, her yaşanan gelişme, buna destek olur gibi görünüyor.
Operasyonun ilk günlerinde, herkesin hemfikir olduğu tek konu vardı, o da bu işin ardında Cemaat’in bulunduğu idi. Zira savcılar teşkilattandı. Ergenekon denilen, ülkemiz tarihinin en önemli siyasi davasında da aynı isim öne çıkıyordu: Z. Öz. Sonraki gelişmeler şunu ispatladı ki, Türk ordusu ve yurtsever-devrimci aydınlara, siyasetçilere, gazetecilere yapılan bu tasfiyenin yürütücüsü olan bu adam; adı pek de güven telkin etmeyen bir Akp zengininin, Ağaoğlu’nun verdiği harçlıkla Dubai tatili yapacak kadar da ucuz biriydi. Kendisini Temiz eller savcısıyla aynı kefeye koyan birinin, bu denli basit olmaması gerekirdi bence. Ergenekon tertibini başlatanların, hasımlarını ne kadar küçümsediğini gösterir bu iş, ki, bence Silivridekiler için, müebbetten daha ağır bir şeydir böyle bir mevzu.
Daha evvel tartıştığımız için, yolsuzluk operasyonu sürecinin Abd’den başlatıldığını, not etmekle yetinelim. Fakat ilginç gelişmeler de yaşandı sonrasında. Tayyip Bey, Abd Büyükelçisini sınır dışı etmekle dahi tehdit etti, her konuşmasında, sanki eski bir sol siyasetçiymişçesine, ülkemize dair sinsi planlar içindeki dış güçlere, Ab ve Abd’ye sert mesajlar verdi. Bununla beraber, bu dış güçlerden herhangi bir geri dönüşle de karşılaşmadı. Olan mı; Cemaat’e oldu. Kırk yıldır biriktire biriktire, üstüne koya koya, sinsice geldikleri ve artık gün gördükleri zamanlarda; paralel devletçilikle, virüslükle, ajanlıkla suçlanmayı hiç düşünmemişlerdi. Abd’yle iş tutmanın, Cia şubelerinin olduğu her yerde okul açıp ajan faaliyetler yürütmenin, kamu kurumlarında örgütlenmenin, medyada, iş dünyasında bunca köşe kapmanın, nasıl olup da yetmediğini düşünüyor olmalılar şu an. İlker Paşa’nın neden içeride olduğu malum, ne ıslak imza ne andıç ne şu ne bu; sadece, sanıyorum 2009’daki bir konuşmasında, ekonomik güç edinen bazı cemaatlerin toplumsal ve siyasi yaşama müdahale ediyor olduğunu söylemesidir. Bir cümleden dahi rahatsız olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanını, terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlayıp Silviri’de mahpus etmek dahi, kendileri için bu kadar basitken; şimdi nasıl olur da Tayyip Bey’in hakaretlerine maruz kalabilirler? Şaşkınlar, kırgınlar, öfkeliler. Sanıyorlardı ki, 17 Aralık’tan sonra Akp bölünecek, kaos oluşacak ve Tayyip Bey, 2011’den bu yana süren gerilimi sonlandırmak için, Hoca Efendi’ye muhtaç olacak. Dengeler yeniden gözden geçirilecek. Cemaat’in söz sahibi olduğu konular artırılacak. Yapılmadı mı; Tayyip Bey yeni operasyonlarla alaşağı edilecek!
Tabii söz buraya gelmişken; pek çok sosyalist, ulusalcı çevrenin, bir iki yıldır dile getirdiği teze de değinmek gerekiyor. Bunlara göre, önümüzdeki dönem; Cemaat, Chp ve Abdullah Gül birleşip Akp’nin sarsıntısını fırsata çevirecek ve yeni bir Amerikancı iktidar bloğu kuracak. Öyle söylüyorlar. Buna dair işaretler yok değil, Kemal Bey haftada bir kez Stv’de canlı yayına çıkıyor, Cemaat medyası kendisinde Sayın Kılıçdaroğlu diye bahsediyor vs. Kemal Bey’in de iktidar yolunda bu tip ilkesel kaymalara belirgin bir tepkisi de yok, malum. Keza, şahsın, Tayyip Bey ve Gül, ikisi birlikte Cumhurbaşkanı adayı olursa, biz Gül’ü destekleriz, açıklaması da hatırlarımızda. Öyleyse?..
17 Aralık’tan bu yana, muhalif tüm çevreler, Mhp, Chp, sosyalist ve Kemalist yapılar; Akp’ye, yolsuzluk üzerinden saldırmaya devam ediyorlar. Anlaşılabilir. Yerel seçimlerde, halka sunacak projelerden yoksun bulunmaları yüzünden, halkın gözünde Akp’ye dair yaratacakları itibarsızlaştırma ile yol almaya çalışıyorlar. İddiaların doğruluğunu baştan kabul edip Tayyip Bey’i mahkûm ediyorlar. Şunu ise nedense unutuyorlar, daha düne kadar, Ergenekon, Balyoz, Kck, Odatv gibi davalarda; siz değil miydiniz, bunlar birer komplodur ve arkasında Cemaat vardır, diyen? Şimdi o Cemaat’in Akp’yle savaşında neden taraf oluyorsunuz? Bir de şu var; madem Akp suçlu, Akp hırsız, yolsuzlukçu, vurguncu; neden bunlarla oturup pazarlık yapmaya kalkan Metin Feyzioğlu’nu destekliyorsunuz?
Akp’lilerin akçeli işlerde kirli olduğu aşikâr. Abdullah Gül, kayıp trilyondan ceza aldı. Tayyip Bey vekil olmadan önce kaç tane dava ile uğraşıyordu. Mahkemelerde bekleyen altı yüz küsur dosya var bu partiyle ilgili. Hal böyle iken, neden şimdi herkes bir araya gelmiş ve bu konuyla uğraşıyor?
Ergenekon sürecinin hemen başında, BirGün gazetesi, Yiyin birbirinizi manşeti atmıştı ya; onlara göre, bu dava bir rejim değişikliği falan değil, İslamcılarla Kemalistlerin it dalaşıydı. Yanıldıkları o gün de belliydi, göremediler. Şimdi de görebildiklerini sanmıyorum. Tüm sol çevreler için geçerli bu. Abd’nin yeni dönemde yoluna devam edeceği aktörleri seçmek için yarattığı kaosta taraf oluyorlar. Oysa yapılması gereken, şimdi asıl, Yiyin birbirinizi, deyip aradan çekilmektir. (Yolsuzluk önemsizdir, demek değil bu; Akp’nin bu kirli para trafiğinde, Cemaat’e yakın adamların olmadığı ve bu süreçten önce önlem almadıkları ne malum?)
Söylediğimizin sağlaması, Kürt hareketidir. Bu süreçte, ufak tefek, günü kurtarma maksatlı birkaç cümle dışında, kendilerinden bir açıklama gelmedi. Çünkü korkuyorlar, Gezi’de de gördük, Akp’ye bir şey olmasından korkuyorlar. Çözüm süreci dedikleri, ki aslında Akp’nin Barzani ile anlaşıp Bop coğrafyasında Abd’den ayrı iş tutma girişimi olan ve Pkk’nin tasfiyesi ile neticelenecek girişimlerde, kendilerine düşecek kırıntıları beklediklerinden, söz söyleyemiyorlar. Çünkü Akp’nin artık başına buyruk bölge siyasetini en iyi onlar biliyorlar.
Biraz geri dönüp olaylara bakarsak, nasıl bir vahametle karşı karşıyayız, daha iyi görülecektir. Son birkaç yıldır, Akp ve Bdp’nin her türlü pervasızlığına; bunlara yakın insanların, her gün ekranlarda, Türk sözcüğüne, Mustafa Kemal’e, Cumhuriyet kavramına sürekli bir olumsuzluk yükleyip konuşmalarına; şehit ve gazilere yapılan saygısızlıklara; Barzani’nin bu topraklarda bir kahramanmış gibi karşılanmasına; halkımız alışmış gibi görünüyor, öyle değil mi? Bence değil. Yani dileğim bu. Bu millet bu kadar da kendine saygısız olamaz. Evet, sekiz yüz Lira asgari ücretle çalışan işçi, belki buna itiraz etmiyor ve dahi şükrediyor; ama, komşusunun şehit oğlunun aziz hatırasına yapılan saygısızlığa da söyleyecek bir sözü vardır herhalde. Kız arkadaşı ile ders çalışmak için bir araya gelince, grup seks yapmakla suçlanan üniversiteli gencin; iki şişe birasını, saat ona kadar alamazsa, unutup uyumak zorunda kalan akşamcının; teknik direktörü zorla alınıp kaosa itilen takımın taraftarının, Galatasaraylıların; yıllarca ekip biçtiği iki dönüm toprağa el konulan köylünün; kadro sözüyle yine kandırılan 4-c’linin bir sözü vardır. Akp’nin yönettiği ilçede, köyde, evinin önündeki alınmayan çöplerden rahatsız olan insanların da öyle.
Durum bu iken; Abd’nin Cemaat eliyle yürüttüğü operasyonlarda eğilmeyen, bu sınavı atlatırsa, bir daha da yıkılması mümkün olmayacak Tayyip Bey’i, nasıl yenmeyi düşünüyorsunuz? Zaman, Bugün, Taraf, Stv’de ortaya atılıp yayılan iddialarla mı? Devam edin o halde. Ergenekon ve Balyoz’da, sahte delillerle yaygara yapan liberallerin durumuna düşmezsiniz umarım.
Chp, Cemaat, Mhp, sosyalistler, ulusalcılar: Güzel denklem doğrusu.
Alp Giray
iletisim@politikadergisi.com
Yorumlar
Yeni yorum gönder