Ortadoğu’da Bilinmeyenli Bir Denklem ‘’Suriye’’

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04.09.2013

     Son zamanlarda Mısır’ın yerine Suriye bütün Dünya gündemine oturdu. Beşşar Esad için artık sonu geldi 2 ay 3 ay sonra gider diyenler herhalde bugün devekuşu misali kafalarını utançlarından kuma gömüyorlardır. Esad ne Saddam’a benzedi ne de Kaddafi’ye benzedi. Devleti’nin başında dim dik ayakta kaldı. Üstelik son zamanlarda Küresel güçlerin bu kadar da üstüne geldiği bir dönemde çıkıp onların aleyhinde konuşup Batı’yı sert bir dille uyarması üstün bir cesaret örneği. Aslında ABD’nin Suriye planları çok önceden başlamıştı. Eski ABD başkanı George Bush zamanında restleşme başlamıştı. Taa o zamanlar Powell’dan Şam’a kritik bir ziyaret yapılmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bush yönetiminin son dönemde sert uyarılarda bulunduğu Suriye’ye gitmişti. Powell ve Esad, Irak savaşıyla bölgede meydana gelen değişimler konusunda görüş alışverişinde bulunmuştu. Powell, Beşar Esad’dan, Suriye’nin İsrail’e yönelik saldırılar düzenleyen örgütlere desteğini kesmesini ve Ortadoğu barışına katkıda bulunmasını istemişti.. Powell, Şam yönetiminden ayrıca, Irak savaşından sonra Amerika’nın Ortadoğu için geliştirdiği planlara da karşı çıkmamasını talep etmiş, ayrıca Powell-Esad görüşmesine katılan Amerikalı bir diplomat, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelip düzelmemesinin Suriye’nin göstereceği performansa bağlı olduğunu söylemişti. Fakat o zaman ki Suriye Dış İşleri Bakanı Faruk el Şara ise bu ültimatomu kabul etmeyeceklerini belirtmiş ve Suriye’nin Hizbullah’a desteğe devam edeceğini bildirmişti. Netice itibari ile Suriye ve ABD arasında ipler gerilmişti. Bugün ise artık koptu diyebiliriz.


     Türkiye ile Suriye ilişkileri ise geçen yıllarda iyi seyrederken birden Türkiye ile Suriye arasında ipler gerilmeden kopmuş ve inanılmaz bir şekilde iki Ülke arasında (Özellikle Sn. Dış İşleri Bakanımızın gayreti ile) düşmanlık baş göstermiştir. Türkiye son yıllarda sıfır sorun Politikası ile yola çıkmış, fakat bu politika çökmüş ve bölgede selam verdiğimiz Ülke ile kavgalı duruma gelinmiştir. Bir zamanlar Yurtta Sulh Cihanda Sulh politikamız, son zamanlarda Yurtta Savaş Cihanda Savaş politikasına döndü. Maalesef gidişat Dış Politika yönünden çokta iç açıcı gözükmüyor. Hatta adım adım Türkiye Mezhepsel bir savaşa doğru itilmeye çalışılıyor. Dış politikada da Suudi sermayesinin etkisi ve lobisi son zamanlarda bariz olarak görülmeye başlanmıştır.

     Bilmem hatırlarmısınız, bir ara bu olaylar olmadan önce özellikle Suriye sınırında mayınlı arazi konusu vardı. Nasıl temizlenecek, İsrail’e mi kiralanacak vs. birçok söylem gündem de epey yer almıştı. Türkiye-Suriye sınırı 911 kilometre… Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Şırnak, Mardin illerimizin Suriye ile sınırı bulunuyor. Sınır bölgesinin Türkiye tarafı mayınlı araziyken, mayınlar büyük ölçüde temizlenip buraların tarıma açılacağının altında gizli bir plan yattığı düşünülmemişti. Her şey bugünler için mi hazırlandı? O günlerde dikkatlerden kaçan hatta hiç konu edilmeyen bu durum şimdi sınır boylarında konuşuluyor. Muhaliflere rahat rahat silah akışı, yine bizim sınırımızdan El Nusra cephesine militan akışı gibi hadiseler için mi mayınlı araziler birden gündeme gelip temizlenmeye başlanmıştı? Bunları iyi incelemek lazım. Daha geçen günlerde Türkiye sınırından Muhaliflere 400 ton silah geçişi sağlanmıştı. Şam’ da ki kimyasal silah saldırısından sonra bugüne kadar muhaliflere yapılan en büyük silah desteği gerçekleştirildi. İsyancılardan Muhammed Salam adlı kişi Reuters’e ‘’Şu ana kadar 20 tır kadar mühimmat sınırdan geçirildi ve muhaliflerin Kuzey Suriye’de ki mühimmat depolarına nakledildi’’ dedi. Ayrıca El Nusra cephesinden ileri derecede bir yüksek askeri sorumlusu da silah sevkiyatını doğruladı. İşin ilginç yanı bu silah sevkiyatı 1300 kişinin öldüğü Salin gazı faciasından sonra gerçekleşti. Söz konusu silah sevkiyatının ABD’nin Akdeniz’de Suriye ile savaş durumuna geçmesi ile doğrudan bağlantılı olduğu ve kararın kimyasal saldırı ertesinde alındığı yorumları da sıkça yapıldı.
 

     Suriye’nin daimi destekçilerinden Rusya ise son olaylardan sonra birden, ABD ve Batı’ya karşı yumuşadı ve deyim yerindeyse Suriye’yi sattı. ÖSO’nun başına bir Suudi ismi getiren ve son saldırıların tertipleyicisi olarak görülen Suudi İstihbaratının başı Bender Bin Sultan’ın Moskova temasları ile Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ABD ve İsrailli muhataplarıyla dönen yoğun pazarlıkları sonucu bu aşamaya gelindi ve Lavrov’a, bir açık çek anlamına gelen şu sözleri söylettiler: “Suriye için kimseyle savaşmak niyetinde değiliz” Evet bu söz birçok şeyi anlatıyordu aslında. Zaten son zamanda Rusya, Suudi Arabistan ile 15 Milyar dolarlık silah satışı anlaşması yaptı ve bu nedenle Suriye’de ki desteğini hafiften çekmeye başladı. Suriye’ye destek konusunda İran kadar şahsiyetli ve dik duramadı.
 

     Türkiye’nin ise bu noktada çok iyi bir Strateji izlemesi zaruridir. Çünkü Güneydoğu’da olası bir karışıklıkta hoş olmayan ve İsrail’in işine gelen olaylar vukuu bulabilir. Bu arada Uluslararası ve bölgesel tüm ülke ve güçler bulanık sularda ava çıkacak ve herkes bu Coğrafyada kendine göre bir hesap yapacaktır. Hesapların hiçbir zaman sıfırlanmadığı yer ise hep bizim Coğrafya olmuştur. Çünkü hesapları yapanlar asla açık ve dürüst olmamışlardır. Çünkü herkesin eli başkalarının cebinde… Yani her yerde karanlık oyunlar oynanacak ve bu oyunları çok iyi bilen ya da öğretilenler kazanacaktır. Kaybeden ise hep bizim Halklarımız oluyor… Bilmem kaç on ya da yüzyıldır.

     Müslüman bir Devlete karşı Gayrimüslim bir Devletle İttifak ne demek!!! Bunu açıklamaya ne vicdan sığar ne de yürek. Irak’ta bir buçuk Milyondan fazla Müslüman hayatını kaybetti. Niye ABD çünkü oraya (Sözde) demokrasi götürdü. Bu sefer Suriye’de olası Müslüman ölümlerine Müslüman bir Devlet olan Türkiye’de mi ortak olacak? İleride bizi ve Ortadoğu’yu çok zor günler bekliyor dostlar. Türkiye, İsrail’in görünmeyen gazı ve Suudi sermayesinin tatlı sermayesi ile Dış Politikasını yönlendirmemesi lazımdır.
 

Ve son söz: ‘’ Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu’’

 

Koray KAMACI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.