Peki Barış’ta Bizi Görecek mi ?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ufuk Emre Bektaş
Yazının Yazıldığı Tarih: 
01.04.2013

Ülkede yıllardır süren savaşın verdiği acıları, aldığı canları uzunca yazıp çizmeye gerek duymuyorum. Üzerine yüzlerce hatta binlerce makale ve kitap yazıldı, araştırmalar yapıldı. Bu sebeple barış adına ödenen bedelleri ve verilen mücadeleyi de anlatmayacağım.


Ülkenin yıllardır çözülemeyen Kürt Sorunu bugün eğer taleplerin karşılık bulacağı bir safhaya geldiyse şayet, bu bile bu ülkede barışı isteyen yurttaşlar için umut demektir.

Kürt açılımı adı altında gerçekleşen Habur fiyaskosundan sonra tekrar barış sürecine geçilmesi kimsenin süreci baltalamayacağı anlamına gelmiyor elbette. Habur için fiyasko diyorum çünkü o sürecin sonrasında savaşın daha kanlı ve kirli yüzüne hepimiz şahit olduk. Biraz evvel ”kimsenin baltalamayacağı anlamına gelmez” diye söyledim.

Bu sözümü tekrar ederek süreci baltalamak istiyorum.

Süreci baltalamaktan kastım elbette ki kan ve savaştan beslenerek siyasi varlığını sürdürme gayretinde olan ”vur de vuralım, öl de ölelim”cilerle aynı değil. 

 
Öcalan’la görüşülme noktasında ”teröristle görüşülmez” sözünü doğru bulmuyorum. En nihayetinde Abdullah Öcalan Kürt halkının büyük bir çoğunluğunun kendine lider kabul ettiği ve silahlı mücadeleyi başlatarak bir anlamda Kürt halkının haklı mücadelesini başlatan kişidir.
Yalnız dikkat edilmesi gereken bir husus var; Kürt hareketi başladığı zaman ki talepler, söylemler, ideoloji ve bugün gelinen noktada ki talep, söylem ve ideolojisizlik.

Bir zamanların hızlı solcusu, tapu kadastrocusu, marksist örgüt lideri Öcalan bugün mektubunda ne gibi mesajlar veriyor ?
Barışı kiminle, hangi çıkarlar doğrultusunda yapmaya çalışıyor?
 
90’lı yıllarda yazdığı yazılarda Lenin’i ve Marksizmi aştığını söyleyen, bir anlamda sol ile bir bağı kalmadığının sinyallerini veren Öcalan’ın mektubu veya mektup demeyelim de hükümetle yaptığı mütâbakatı halk ne kadar samimi buluyor ?

Yıllardır Sosyalistlerin de desteğini alarak yol kateden Kürt Hareketi Sosyalistler için de bir umut teşkil etmekteydi.
Bugün Kürt Hareketinin parlamentoda ki temsilcisi konumundaki BDP’ye baktığımız zaman içinde Sosyalistleri görebiliriz. Sosyalistlerin Kürt Hareketine katkısını kimse inkar edemez.
Sosyalistler Kürtlerin peşine takılıp ”bizde pastadan payımıza düşeni alırız” düşüncesine hiç bir zaman kapılmadı.
Kendini solcu olarak nitelendiren insan zaten ezilen bir kimlik varsa eğer onun yanında mücadelesine omuz vermek durumundadır.
Türkiye’de de bunun örneğini yıllardır görmekteyiz.

Şimdi gelelim Öcalan’ın mektubuna.

İşçi sınıfından, sosyalistlerden, emek cephesinden yani yıllardır Özgürlük, Adalet ve Barış için Kürt Halkının taleplerini kendi talepleri olarak kabul edip mücadele eden Sınıf Hareketi’ne en ufak bir mesaj gönderiyor mu ? 
Kocaman bir HAYIR.

İşte bu yüzden ister istemez insanın aklına geliyor. Acaba Kürt hareketi solcuları satar mı ?
Hayata dönüş operasyonlarında cezaevi kapılarını açarak onlarca solcunun katledilmesine neden olan o teslimiyet duygusu bugünde Kürtlerin gözünü kamaştırıp solcuları satmasına vesile olur mu? 
Ahmet Türk bir açıklama yaptı. İçeriğine çok fazla girmeyeceğim ama ”biz bu fırsatı kaçıramayız” gibi bir şey kullandı.
Ne zamandan beri fırsatçı oldunuz? diye sorarlar adama.


Mektubunda Anadolu da yaşayan tüm kesimler için mesajlar veren ve kardeşlik duygusunu dile getiren Öcalan yıllardır ezilen, zulme maruz bırakılan Kürt halkının taleplerini dile getiriyor da, Yavuz Sultan Selim’den beri yakılan, kırılan, katledilen Aleviler hiç mi aklına gelmiyor ?
Kürtler dilini konuşamazken mağdurlar da, Aleviler inancı sömürüldüğünde mağdur değil mi?
İşte bu noktada iktidar ve Öcalan’ın samimiyeti tartışmaya açılıyor.
Cemevlerine Cümbüş Evi diyen bir Başbakan’ın olduğu ülke de Öcalan’da doğal olarak Alevi vatandaşları yok sayıyor. 
Kim bilir belki de pazarlıklar bunun üzerinden yürüyor.
Uğur Mumcu’da geliyor tabi ki aklımıza. KÜRT İSLAM SENTEZİ dedikten sonra katledilmesi geliyor. Yıllar sonra gerçekleşeceğinden korktuğumuz Kürt-İslam birlikteliği mi gerçekleşiyor ?

Bir dönem dini reddeden ve halkına aşılayan Öcalan ve şimdi ise İslami bayrak altında Müslüman kardeşlerine güller dağıtan Öcalan.
Çanakkale’den girip, Misak-i Milli diyen ve bir çok kesimin gönlünü almaya çalışan kahraman !

Peki Barış’ta bizi görecek mi ?

İşçi sınıfının ve Alevilerin yok sayıldığı bir barışın samimiyetini çok fazla tartışmaya gerek yok artık.
Toplumun tüm kesimlerini barıştıracak, hiç bir unsuru yok saymayacak ve yalnızca İmralı’yı değil halkın da taleplerini göz önünde bulunduracak bir barış süreci yaratmak zor olmasa gerek.

Ama baldıran zehri içmiş, barış getirecekmiş.
 
Böyle buyurmuş Zerdüşt.
 
Halkların kardeşliği için yıllarca mücadele eden Ahmet Kaya’nın Entel Maganda türküsünü çok severim ve sanki şu dizeler Öcalan’ın bugün içinde bulunduğu ahvali anlatıyor;
 

bir allahcı bir kulcusun 

bir davulcu bir pulcusun 
konuşurken solcusun 
yaşarken karambolcusun 
oportunizme bulaşmış 
tipik bir orta yolcusun 
 
 
Ufuk Emre BEKTAŞ
 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.