Radikal Dönemin Ilımlı Gazetesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Alp Giray

Neredeyse yirmi yıllık geçmişi ve öyle ya da böyle bir çizgisi olan Radikal gazetesi, yayın hayatının sonuna geldi. Dijital platformda yayınına devam ediliyor gerçi ama basın yayın sektöründe bu kararın anlamı açıktır: Radikal bitti!

 

Ama Doğan grubunun şımarık genç gazetecileri ve Cihangir solcuları, bunu kabul etmek, görmek istemiyorlar. Zira, bu gazete, birilerinin tek sahası, tek oyun bahçesi. Elitizmlerinin kalesi, küçük burjuva duyarlıklarının korunaklı rezidansı. O olmazsa ne yaparlar, nereye gidip nerede kalem oynatırlar?..

 

Radikal'in köşe yazarları dünyanın en uzun köşe yazısı yazan yazarlar olarak rekorlar kitabına girdiler. Okur maşallahı olan roman gibi köşe yazısının içinde dişe dokunur bir şeyleri nafile aradı; ya da zaten kafayı kaptırmış olanlar bu yazıları sorgusuz sualsiz hayranlıkla okudular!

 

Radikal’in ilk çıktığı dönemi hatırlıyorum, siyah beyaz tasarımı ileCumhuriyet’i ama daha çok Fransız entelijansiyasının elinden düşürmediği yayınları andırıyor, acaba kim okuyor bu gazeteyi dedirtiyor, bazen de sırf meraktan birilerinin iltifatına mazhar oluyordu. İçinde her türden adam, kadın vardı. Hep de oldu. Yiğit Bulutlar, Murat Belgeler, Namık Kemal Zeybekler, Perihan Mağdenler ve Mine Kırıkkanatlar aynı sayfalarda kalem oynatabildiler bu gazetede. Bugünden bakınca ilginç gelebiliyor.

 

Asıl ilginç olansa şu, bu kalabalığı neden bir araya topladılar, kim topladı ve kalabalığı oluşturanlar neden buna razı oldular? Hatırlıyorum, 2006 veya 2007 idi, gazetenin yayın yönetmeni İsmet Berkan, geçenlerde bizim Yiğit biraz saçmaladı, demişti köşesinde. Herkesin gözü önünde çalışanına saçmaladı demek, belki de ilkti. (Yiğit Bulut, Kuzey Irak’a girelim ve gerekirse Barzani’yi asalım, demişti bu arada.)

 

Bu adamla Murat Belge’nin Althusser çözümlemeleri yan yanaydı ve Perihan’ın ciyaklayarak yazdıkları ile Namık Kemal Bey’in Horasan güzellemeleri de öyle.

 

Niye diye soruyoruz; ama tabii bu soru şeklen. Burjuva demokrasilerinin lütfudur bu nihayetinde; kendisine zarar vermeden dilediğinizi yazıp çizebilirsiniz. Ve bu özgürlük algısı ile gücü, şiddeti, despotizmi gizleyen patron düzenine de isteyerek ya da iyi niyetle destek olursunuz, bu sizin tercihinizdir. Bazen de saflığınızdır, örnek mi: Kemal Kılıçdaroğlu çizgisi.

 

Radikal’in popüler siyasi eğilimleri her dönemde değişiklik arz etti. ÖDP’ye övgüden DSP’ye desteğe, AKP ile başlayan yeni döneme ılımlı yaklaşımdan Gezi’ye destek atmaya kadar, sürekli değişip durdu.

 

Ama bizce asıl mesele, yani Radikal’in varlık sebebi, Milliyet, Hürriyet, Sabahgibi müesses nizama bir eleştiri sunamayacak; çünkü sunarsa tiraj kaybederek patronların karını azaltacak gazetelerin yapamadığını, yeni bir çizgi ve politika ile yapabilmekti.

 

Bu yapılamayan askeri vesayet, bürokratik yapı, tekçi kafa gibi kavramların eleştirisi adı altında ulus-devletin çözülmesi, Cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilmesine katkı sunmaktı. Bu anlamda, Radikal’in asıl silahı, Radikal İkiidi ve burada toplaşan liberal, neoliberal, eski solcu güruh idi.

 

Bugün AKP’nin her icraatı, o günlerde o ek’te tartışıldı, konuşuldu ve bu icraatları yapacak siyasi yapının eksikliğinden dem vuruldu. Şimdi bunlar bu durumdan gayet memnunlar.

 

Denilebilir ki, o zaman neden AKP’yi eleştirir bir yapıya büründüler? Basittir; çünkü kendileri oyunun dışına itildi. 12 Eylül referandumunda Başbakan’dan kuru bir teşekkür onlara yetmedi. Eskisi gibi danışmanlık işleri onlara kalmıyor, yüksek maaşlarla Bakanlıklardan proje alamıyorlar. AKP bunların ekmeğini suyunu kesti. Şimdi yeni keşifleri Cemaat. AKP’nin despotluğundan şikâyet edip oradan medet umuyorlar; ama o da zor. Cemaat’in Türk Ordusu’na, devrimci-yurtsever partilere kurduğu kumpas, şimdi kendine döndü ve işi çok zor.

 

Dolayısıyla, liberallerin artık yatacak yerleri kalmadı. Tahminim o ki, CHP’ye yanaşacaklar. Radikal’in CHP güzellemeleri de bundan başka bir şeye işaret etmez zaten.

 

Yani özet olarak, Radikal, Türkiye’de klasik liberalizmin değil (liberallerin bir onuru vardır!) ama hainliğini liberalim diyerek gizleyen insanların kurumsallaşmasının basındaki temsilcisidir. Okuyan yazan, kentli, küçük burjuva aydınlarının aklını iğdiş eden birkaç yayından biridir.

 

Birikim, İletişim Yayınları, Radikal gibi yayınlar, dinciliği sivil toplumculuk, Ordu düşmanlığını normalleşme, ulusalcılığı faşizm olarak gösteren bir geleneğin silahları oldular.

 

Bu proje, doksanlardan bugüne uzanan bir yoldu ve bitti. Evet, yolun kendisi bitti. Tayyip Bey’in kullanıp atma siyasetinin kurbanı oldular. Eh, sarılacak, kariyerlerini yukarı taşıyacak bir ÖDP’leri de kalmadığına göre; şimdi bir HDP’leri var. Yazık.

 

Radikal’in son dönemine ilişkin de bir iki şey söylemek gerekirse, Fethullah Gülen’in altın çocuklarından ve Elif Şafak’ın sevgili kocası Eyüp Can’ın gazetenin başına getirildiği an, gazete miadını doldurmuştu, bitmişti. Boyutunu, tasarımını değiştirdiler; ederini ucuzlattılar, d ve r’lerde, benzinliklerde, üniversitelerde bedava dağıttılar, yine olmadı. Olmaz.

 

Üzücü olan mı? Eyüp Can, yayın yönetmeni olduğunda, bir tv kanalında,Cumhuriyet ile Taraf arasında, liberal sol bir gazete yapacaklarını söyledi. Ve hiç kimse de, lan sen kimsin ki, liberal miberal, nihayetinde içinde sol olan bir cümle kuruyorsun demedi. Diyemez. Çünkü bu gevşek liberalizm Türkiye solunun içine işlemiş durumda. O dilinden işçi sınıfını düşürmeyen en keskin Abi’leri getir, beş dakika konuş, altından muhakkak bir Ömer Laçiner kafası çıkacaktır.

 

Şimdi Radikal sadece nette. Blog ile gençlere yazdırıp içerik zenginliği de sağlıyorlar. Ama tahminim bu böyle gitmez. Tüm köşe yazıcıları, yeni bir gazete bulur bulmaz kaçıp gidecektir. Fakat hep izlenirlik hem bilinirlik olarak, radikal.com.tr işlevli bir site. Aydın Doğan’ın şımarık gasteci evlatları buradan da bir şey muhakkak çıkarırlar.

 

Ama şunu bilmeleri lazım: AKP ’nin yarattığı yeni siyaset döneminde, Eyüp Can’ın dediği gibi ılımlılıkla falan yaşanmaz; ya dövüşeceksin ya itaat edeceksin.

 

İtaat edersen zaten yoksun, dövüşeceksen de evvela mavi rengini, sonra yayın yönetmenini, sonra yazar kadronu değiştireceksin.

 

Böyle bir olasılık var mı, yok; o yüzden PKK yandaşlığına, gizli Cemaat destekçiliğine, CHP’den rant devşirme uğraşına, yani demokratçılık oynamaya devam.

 

Dijital olarak ama!

 

Alp GİRAY

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.