Suriye; Dünya Güç Dengesinin Dönüm Noktası!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mehmet ÇAĞIRICI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
29.06.2012

22.6.2012 tarihinde Malatya’daki Erhan Askeri Üssü’nden havalandıktan kısa bir süre sonra Akdeniz üzerinde kaybolan Türk savaş uçağının Suriye tarafından düşürüldüğü ortaya çıktı. Şam, Türk savaş uçağının Suriye kara sularında alçak uçuş yaptığını ve vurulduktan sonra Türk uçağı olduğunun anlaşıldığını açıkladı.

Türk kamuoyu tarafından "Suriye Uçak Krizi" olarak tanımlanan olay Türkiye'de ve dünyada büyük yankı yaptı. ABD Savunma Bakanlığı, Türk askeri uçağının Suriye tarafından düşürülmesini "küstahça ve kasıtlı" bir eylem olarak tanımladı.

Erdoğan, Suriye yönetiminin düşürülen Türk jetiyle ilgili iddialarını reddetti. Erdoğan, "Uçak, Suriye'ye 13 mil uzakta, uluslararası hava sahasında vurulmuştur. Silahsızdı, kimliği açık, tek başına, tehdit oluşturmayan bir keşif uçağıydı. Sınır ihlalini kimse, hukuksuz bir saldırıya gerekçe gösteremez" dedi.

Erdoğan, kamuoyunun ısrarla sorduğu "Türk jetinin Suriye'de ne işi vardı?" sorusunu ise "Doğu Akdeniz'de haklarımız var. Rutin olarak bu çalışmanın yapılması bizim en doğal hakkımız. Bu uçuş aynı zamanda yenilenmiş olan radarlarımızın test edilmesine yönelik bir durumdur" diye yanıtladı.

AKP hükümetinin gündeminde saldırı veya savaş senaryoları olmadığını söyleyen Erdoğan, "Türkiye savaş çığırtkanlarının, provokatörlerin tuzağına düşmeyeceğiz. Ama elimiz kolumuz bağlı da oturmayacağız. Uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edeceğiz." dedi.

Erdoğan devamla Suriye yönetimini de tehdit etmekten de geri kalmadı. "Türkiye'nin dostluğu ne kadar önemliyse, herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetlidir" diyen Erdoğan, Tük Silahlı Kuvvetleri'nin angajman kurallarının değiştirildiğini açıkladı. Erdoğan, "Suriye'den sınırımıza gelecek her askeri birim hedef olarak algılanacaktır" dedi.

***

Uluslararası kara sularında veya değil, yani vurulan Türk uçağı resmi Suriye kara sularını ihlal etmiş olsa bile, Suriye'nin Türk keşif uçağını uluslararası mevzuata göre düşürme hakkı yoktur. Bu olayda Suriye, bu uçakla Türkiye'nin niyeti ne olursa olsun, uluslararası hukuka göre haksızdır.

Siyasi olarak bu olay; Türkiye'deki AKP hükümetinin bir senden beri Suriye'nin iç işlerine karışma, isyancı terörist muhalif güçleri dışardan örgütleme ve silahlandırma vs. gibi eylemlerle Suriye'deki Esad yönetimine karşı uyguladığı düşmanca tutumuna karşılık Suriye yönetiminin bir karşı açıkça meydan okumasıdır.

Türk tarafının düşürülen keşif uşağı ile ilgili niyetlerine gelince, bu konuda çeşitli teoriler, spekülasyonlar, tahminler ve iddialar var. Elbette Türkiye ile Suriye arasında son zamanlarda yaşanan bunca gerginliğin ortasında bu kadar çeşitli iddia ve spekülasyonların olması çok doğaldır.

İddialardan en ilginci CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu'na ait. Sayın Edboğu, “10 gün önce Lübnan’a kaçırılan bir Suriye uçağı vardı. O uçağın Tel Aviv’e götürüldüğü, şifrelerinin orada çözüldüğü, bilgisayar şifreleri çözülen bu uçağın İncirlik’e getirildiği ve kodlarının, şifrelerinin bizim uçağa aktarıldığı, onun Suriye’de bir Suriye uçağı gibi algılanacağı varsayılmış ve o şekilde gönderilmiş. Burada F-4 uçağına aktarılmış. Bu iddia da Suriye’de konuşuluyor” diye bir açıklama yaptı. TSK bu iddiayı derhal ret etti. CHP’li Ediboğlu'na göre Suriye bir daha Suriye uçağı kaçırılmaması için o bölgede olağanüstü önlemler almış; hatta kendi uçaklarına bile bölgeyi uçuşa yasak bölge ilan ederek, en etkili hava savunma sistemlerini bu bölgeye yerleştirmiş. Kısaca bu iddiaya göre Türk uçağının akıbeti, Suriye uçağının İsrail tarafından kaçırılması nedeniyle kazaya kurban gitmiş olma ihtimalidir.

Fakat bu olayın en ilginç yönü, bana göre, başbakan Erdoğan'ın bir yandan "Türkiye savaş çığırtkanlarının, provokatörlerin tuzağına düşmeyeceğiz." diye soğukkanlı bir yaklaşım sergilerken öte yandan "Türkiye'nin dostluğu ne kadar önemliyse, herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetlidir" diye tehdit savurmasının arkasında yatan asıl amacıdır.

Önce Başbakanın bu çelişkili görünen tutumunu yorumlamaya çalışalım:

Bence Başbakan soğukkanlı ve de Suriye ile hemen bir savaşa başlama niyetinde değil. Bu gerçek, bu olayın çok önceden düşünüldüğünün ve planlandığının bir işaretidir. Başbakan’ın niyeti çok daha başka! Başbakan Erdoğan'ın amacı Suriye'ye topyekûn bir savaş açmaktan çok, Türkiye Suriye sınırında bir "Tampon Bölge" oluşturma istemektedir!

Başbakan Erdoğan'ın bu niyetini daha yakından tanımak için ABD'nin önde gelen Vietnam savaşında pilotluk yapmış Cumhuriyetçi senatörlerinden John McCain’in bu konudaki görüşlerine bir göz atalım: “Suriyeli direnişçilerin liderliği birlik içinde değil. Direnişçileri birleştirmenin yolu Türkiye-Suriye sınırında bir güvenli bölge oluşturulmasından geçiyor. Bu güvenli bölge içinde organize olabilirler, gölge hükümetin temellerini oluşturabilirler. Elbette silahlandırılabilir, eğitim görebilirler. Yaralılarını tedavi edebilirler. Sığındıkları bu bölgenin koruma altına alınması gerekiyor. Amerika bu işi tek başına yapmamalı. Amerikan askerlerinin bölgeye bir kez daha ayak basması, yapabileceğimiz en kötü hata olur. Ancak bölgedeki müttefiklerimizle çalışarak, bunu ne kadar söylemeyi sevmesem de, “gönüllülerden oluşan bir koalisyonla” direnişçilere teçhizat sağlayabilir, onları silahlandırabilir ve eğitebiliriz.”

Link  = http://www.amerikaninsesi.com/content/john-mccain-turkiye-suriye-sinirin...

Demek ki Başbakan Tayyip Erdoğan Amerikalı dostlarının tavsiyelerine uyarak, şimdilik soğukkanlı davranıyor ve Suriye'den intikamını (!) almak için "Türkiye-Suriye sınırında bir güvenli bölge oluşturulması" yani tampon bölge için kolları sıvıyor.

‘Başbakan kolları sıvıyor’ diyoruz; çünkü son günlerde Suriye sınır bölgesindeki askeri sevkiyat ve hareketliliğin, Suriye sınırına tank ve füze bataryalarının yerleştirilmesinin nedeni olarak bu sınır bölgesinin ‘uçuşa yasak bölge’ (tampon bölge) olarak oluşturulmasının hazırlığı olduğu artık iyice ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın Suriye'ye olan gazabı Amerikalı Vietnam savaşçısı McCain'in fikri olan "Suriyeli sivilleri Esad rejiminin zulmünden korumak, muhalifleri burada birleştirmek, onları askeri olarak eğitip silahlandırmak" amacıyla oluşturulacak tampon bölgenin TSK eliyle oluşturması olacaktır!

Elbette bu işe NATO dâhil edildi. Türkiye'nin NATO'nun 4. maddesine dayanarak yaptığı çağrı ile toplanan son NATO zirvesinde Türkiye’nin üye ülkelerden ve Kuzey Atlantik İttifakı’ndan talepleri arasında uçuşa yasak bölgenin de bulunduğunu doğrulandı.

Bu bağlamda 2003'te Irak saldırısı esnasında Türkiye 4. maddeyi işletmeye çalışmış, ama kabul edilmemişti. O zamanlar TSK'nın kendi başına, ABD'den izinsiz PKK terörü nedeniyle Irak topraklarına girmemesi için, Irak'ı işgal eden ABD'nin desteği ile savunma sistemi topraklarımıza yerleştirilebilmişti. Büyük bir ihtimalle Türkiye'nin bu son güncel talebi nedeniyle ülkemizin güney sınırlarına NATO tarafından yeni savunma sistemlerinin ve füzelerin konuşlandırılması söz konusu olabilir.

***

Dünya fosil enerji kaynakları çok sınırlı! En iyimser tahminler dünya petrol ve gaz rezervlerinin en fazla 45-50 yıl sonra tükeneceğini söylüyorlar. Bu rezervlerin 2/3 ise ülkemizin içinde bulunduğu Ortadoğu, Hazar ve Körfez bölgesinde bulunuyor. İşte emperyalizmin bölgemize olan egoist ve agresif ilgisi bu yüzden. Emperyalizm, bölgeyi ne pahasına olursa olsun kendi denetimi altına almaya çalışıyor. Bu nedenle emperyalizm Büyük Ortadoğu Projesini, daha doğrusu Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi geliştirdi.

Ancak ne var ki son yıllarda bu projenin uygulanmasında, son Afgan ve Irak savaşı ve nihayet 2008 küresel mali krizin ABD'nin ve AB'nin büyük borç yükü altına sokarak belini kırmasından dolayı, büyük sıkıntısı var. Emperyalizm bu projesinden asla vaz geçmiş değil. Fakat son bunalımlardan dolayı taktik değiştirdi; artık projelerin uygulanmasını bizzat kendi askeri gücü ile değil "Model Ortak" dediği taşeronları aracılığı ile yaşama geçirmeye çalışmaktadır. Bu konuda da emperyalizmin en samimi model ortağı, daha doğrusu uşağı, Türk ordusunu Ergenekon, Balyoz vs. gibi davalarla tımar etmiş olan AKP hükümetidir. Emperyalizm kendi çıkarları adına Türk hükümetini, Türk diplomasisini ve Türk ordusunu Suriye'ye karşı "Tampon Bölge" kurması için kullanmaktadır.

***

Hitler faşizmini ve militarizmini koçbaşı olarak kullanarak bütün Avrupa kıtasına egemen olmaya çalışan Alman emperyalizmini Sovyetlerin Kızıl Orduları Stalingrad'da durdurdular. Stalingrad II. Dünya savaşının dönüm noktasıdır.

Zamanımız koşullarında sessizce yürütülen III. Dünya savaşının dönüm noktası ise Suriye olacaktır. "Arap Baharı" adı altında şimdiye değin oldukça başarılı bir biçimde yürütülen Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesinin uygulamaları bu yılın Nisan ayında Suriye'de tıkanmış kalmıştır. Çünkü emperyalizm artık “Köpeksiz köyde değneksiz” gezemez haldedir.  Tıpkı II. Dünya savaşının gidişatını tersine çeviren Stalingrad gibi, BM Güvenlik Kurulunda emperyalist devletlere Çin ve Rusya “Yeter artık, Suriye’ye dokunamazsın!” demişlerdir. Böylece Suriye emperyalist “Arap Baharı” ın Stalingrad’ı olmuştur. Suriye konusunda Çin ve Rusya’yı İran, Hindistan, Brezilya vs. gibi dev ülkeler de yalnız bırakmamışlardır. Dünya güç dengesi artık emperyalizmin aleyhine, sosyalizm ve mazlum milletlerin bağımsızlık lehine değişmektedir.

Türkiye insanlık tarihine 20. yy. başında emperyalizme karşı ilk kurtuluş ve bağımsızlık savaşı veren, mazlum milletlere örnek bir ülke olarak geçmiştir. Zamanımızın AKP yönetimindeki Türkiye'si ise ne yazık ki Suriye örneğinde olduğu gibi, mazlum milletleri emperyalizm adına arkadan hançerleyen bir konuma gelmiştir.

İnanıyorum ki ülkemizin bağımsızlıkçı, yurtsever, barışsever insanları ve özellikle yiğit gençleri bu durumdan hiç te mutlu değiller. Ancak bu durumu tersine çevirmek yine onların iradesine ve mücadelelerine bağlıdır! Kurtuluş mücadelemizin onurlu tarihi bu konuda yolumuzu aydınlatan en parlak ışıktır!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.