Tepkiler Sıradanlaşırken

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Hasanarda DURĞUN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
21.10.2011

 

Nasıl olduğu malum, yine bir baskın, yine bir cehennem, yine bir celallenme, ve sonucunda yine bir öfke deryası, beraberinde ellerde yine bayraklar, yine ağızlarda sloganlar, yine manşetlerde toplumsal sancıyı yansıtan kocaman kocaman yazılar, fakat tek gerçek Orada sessizce duran al mı al tabutlar ve bahar kokusundan arta kalan güz.

İnsanlar sokaklarda bu elim olay toplumda şok etkisi yaratarak hafızaları derin bir uykudan uyandırdı, uyanmanın hemen ertesinde bu insanlar daha öncekilere benzer kılıklara büründüler. Şu an çevremde görebildiğim herkes veryansın ediyor, yüreğinin acıdığını, kelimelerin anlamsızlaştığını söylüyor Ertuğrul Günay gibi.

Ancak toplum o kadar kifayetsiz ve duyarsız ki bu ani nabız düşüklüğünün yarattığı tipik bir tepki ayaklanması izleyeceğiz sadece, ekranlara iyi bakın sosyal paylaşım ağlarına yerel mecmualara, cami vaazlarına aslında hepsi anlık şok etkisinin yarattığı küçücük bir depresyon mahiyeti taşıyor hayatlarımızda. Ne yazık ki durum bu, bu gerçekle aynaya bakıp hepimiz yüzleşmeliyiz. İki gün sonra olayın sıcaklığı yerini günlük rutine bıraktığında aynı dairemize çekileceksek hayatlarımızda bu acı olayların bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Sadece ani şokun toplumsal bilince vermiş olduğu ani şok etkisinin bir sonucu bütün bunlar.

İşte bu radikal tutumumuzla hepimiz yakayı ele verdik bir nevi.

Hayatın sürüncemesinin tutsağı olduğumuzu hep gidilmiş yollardan defalarca defalarca gittiğimizi, ruhumuzu ani radikalizmin esiri haline getirdiğimizi bilmiyoruz bile, tam da bu derece olayın sarhoşluğundayız. Bekliyoruz ki birileri gelsin bu toplumsal gerçekliği hayatımızdan çıkarıp alsın, alışmışız ya birileri bizi idare edecek biz sadece günlük rutinle meşgul olacağız, meşakkatli işleri hep bizim adımıza birileri görecek biz sabah sekiz akşam beş yapacağız. Toplumsal duyarlılık ve toplumsal kararlılık sıfırın altına inmiş. Siyaset üstü bir konu, günlük siyasetin menfaat aracı haline getirilmiş ve bilinçsiz toplumdan sadece rant sonucu almak için elde tutuluyor. Korkmayın uluslar arası arenada da aynı hal tezahür ediyor.
Ee iç siyasa da dış siyasadan bağımsız olamayacağına göre bu domino etkisi bizi bu hale sokar daima.

Olaya o kadar düz mantıkla bakan insanlarla dolu ki meydan, kuru kalabalığın hiçbir derinliği olmadığı için kimsenin bir çaba içerisine giresi gelmiyor. Baksanıza Bahçeli ne diyor “ kandile bayrağı dikelim” diyor. O kadar mı basit yani, Türbine oynamak bu kadar mı kolay yani, kolay tabi bu söylemler sonucunda insanların hava gazını alıp kolayca mecliste olabiliyor. Yeni bir söylem geliştirmesine ne gerek var. Bulduğuna kâfi. Toplumda onu zorlamıyor yeni bir dile, e onlarda doğal olarak oldukları yerde dönüp duruyorlar. Biz toplumsal olarak hiçbir devrim yapmadık, yüzyıllarca savaştık, birkaç istisna dışında hiçbir meseleyi toplumsal duyarlılıkla halletmedik. Sürekli tepeden inme hareketlerle günlük hayatımıza empoze edildi yenilikler, Şapka kanununa bakın. Medeni olacağız diye şapka takıp bale yaptık.

Bu basit çelişki size göstermiyor mu ipucunu.

Hayır merakım şu acaba kaçıncı toplu şehit baskınından sonra bu toplum Türküyle Kürdüyle kalkıp elini masaya vuracak ve her yerini kan ve dolarlar kaplamış baronlara bir sille çakacak.

Toplumumun sınırları neresi olacak…

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.