Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Büyük Ortadoğu Küçük Zavallı Türkiye
- 90’lı Yılların Derin Ekibi İş Başında
- Açılım Fiyaskosu
- Mossad’ın Gizli Planları
- Ortadoğu’da Bilinmeyenli Bir Denklem ‘’Suriye’’
- Düşmanımın Düşmanı Dostumdur
- Kürdistan Federe Devleti Değil, Büyük İsrail Devleti
- Mısır Darbesi ve Arap Sonbaharı
- Orta Doğu Tarihinin Kırılma Noktası
- Ortadoğu Kilidinde ABD’nin Anahtar Rolü
- Suriye'de ki Savaşın Galibi İsrail
- AKP Hükümeti'nin Dış Politikası Başarılı mı?
- Sıfır Sorundan Çok Kutuplu Savaşa
- Sykes-Picot Can Çekişiyor (4)
- AKP dış politikası giderek çıkmaza giriyor.
Türk Dış Politikasının Çöküşü
Suriye'de meydana gelen kimyasal silahla katliam olayını; Suriye Yönetiminin, İran'ın veya Rusya'nın yapması çok zayıf bir ihtimaldir... ABD'nin yapması da zayıf ihtimal... Çünkü böyle bir olayın arkasından sıcak, aktif müdahale gelmesi lazım... ABD'nin böyle bir niyeti yok... İsrail'in; MOSSAD'ın yapması muhtemel... Krizi derinleştirmek ve uzatmak adına... Ama bana göre en muhtemel İngiltere ve Fransa, İngiliz ve Fransız istihbaratı gibi görünüyor... İngiliz istihbaratının MOSSAD'ın ve CIA'nın bilgisi dahilinde yapması, yaptırtması çok muhtemeldir... Olayda, Suud istihbaratı da rol almış olabilir... Peki Suriye'de, Mısır'da, Lübnan'da meydana gelen son gelişmeler; tamamen Türkiye'nin aleyhine, zararına olmasına rağmen Türkiye, MİT hangi karşı atakları yapmaktadır...
Sayın Başbakanımız, Sayın Dışişleri Bakanımız; hacalet, çaresizlik ve zillet içinde telefonla şu-bu ülke liderini arayıp duruyor..Halbuki Türkiye öyle hamle üstüne hamleler yapmalıydı ki onlar arayıp durmalıydılar! Bu Dışişleri’nin hala bu monşer zihniyetiyle, yapısıyla hangi başarılı operasyonu yapacaktık? Ne yapmalı ya? Dışişleri yeniden yapılandırılmalı... Ama her şeyden önce Sayın Başbakan; ekip çalışmasına alışmalı... Adam gibi her alanda çalışma, operasyon ekipleri kurmalı...Sayın Başbakan her gün konuşmak, her konuda açıklama yapmak, her gün birilerine fırça atmak, her ülke hakkındaki stratejilerini, düşüncelerini insanların başına vura vura söylemek zorunda olmasa gerek! Kurumlar, ekipler çalışmalı...Sessiz, derinden...Laf, çene değil; iş ve icraat önemli..Hele dış politikada, diplomaside..Sayın Başbakan, Sayın Dışişleri Bakanı; içeride ve dışarıda farklı kesimlere daha pozitif mesajlar vermeli..Onu-bunu çocuk döver gibi dövüp durmamalıdır.
İsrail her durumda bu konjöktürde, Suriye’nin karışıklık içinde olmasını ister. Ayrıca Türkiye’nin bu bölgede istenmeyen Devlet haline getirilmesi için içten içe kışkırtmalar ve planlar hazırlamaktadır. Bunun en güzel örneği de: Mısır’da Mursi ile iyi ilişkiler içinde olan Türk hükümetinin yara alması ve Mısır’ın İsrail’in yararına, Türkiye’nin ise zararına bir plan olan Mısır Darbesi hayata geçirilmiş ve süreç çok kanlı olmuştur. Mısır ile ilişkiler bir anda gerginleşip durma noktasına gelmiştir. Türkiye bölgede kan kaybederken İsrail ise, ‘’Büyük İsrail’’ emellerine adım adım yaklaşmaktaydı. Hal böyle iken Türkiye ise bu hamleleri önceden görüp maalesef sağlam bir temelli karşıt hamle geliştirememiştir.
Türkiye’nin bana göre Dış Politika’da ki zafiyeti inanılmaz bir şekilde artmıştır. Daha önceki yazımda da belirttiğim çok önemli bir söz vardı: ‘’Devlet hissi davranmaz’’ bu sözü Türkiye maalesef aşamamıştır. Dış politika’da, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Lübnan’da ve Mısır’da hissi ve Emperyal kuvvetlerle yanlış bir strateji içinde hareket ederek Dış politikada zafiyete uğramıştır. Örneğin hiç unutmam yakın dönemde İsrail Dış İşleri Bakan yardımcısı Danny Ayalon’un, İsrail Büyükelçimiz Oğuz Çelikkol’un hem elinin sıkılmaması hem de Ayalon’un oturduğu koltuktan daha alçak bir koltuğa oturtulması, Dış İşleri bakanlığımız için büyük bir hezeyandı! Ayrıca Sn. Çelikkol’un olaydan sonra yaptığı şu açıklama trajikomik bir olaydı:’’ Benim yanımda Sn. Ayalon İbranice konuştu. Benim olanlardan haberim yoktu. Eğer İngilizce konuşsaydı ben bu küstahlığının gereğini ona ödetirdim’’ dedi. Yani sanki Sn. Çelikkol İsrail’de Büyükelçi değil de, İngiltere’de Büğyükelçi! Yahu İsrail’in resmi dili İbranice ve sen nasıl olurda İbranice bilmeden İsrail Büyükelçisi olursun anlamak mümkün değil.
Ayrıca baktığımız zaman yine yakın dönemde, Mısır’da Kahire Büyükelçimiz’in Türkiye’ye ilettiği mesajda aynen şöyle diyordu: ‘’Korkmayın burada Darbe olmayacak’’ bunu dedikten sonra aynı gün Darbe oldu. Yani bu nasıl iştir, nasıl bir düşüncedir. Gülmemek elde değil! Daha sayacak birçok husus var. Bu hususlar gösteriyor ki Dış İşleri Bakanlığımız bu dönemde çok derin bir zafiyet içerisindedir. Sıfır sorun politikası ile yola çıktık, şuan selam verdiğimiz Ülke ile kavgalıyız. Bölgedeki en stratejik ortaklarımızdan biri olan İran gibi bir Devleti, maalesef son dönemde ki yanlış politika ve stratejilerimizle bize düşman bir hale getirdik yazık. İran ile Türkiye tarihinin en gergin dış ilişkilerini yaşamaktadır. Keza Irak’ta (Kuzey Irak hariç) yine en gergin politikalar sürmektedir. Hatırlayın yakın zamanda Irak’ta yapılan enerji konferansına Enerji Bakanının uçağı indirilmedi. Sevgili okuyucularım inanın Türkiye bu kadar da aşağılanmayı hak etmedi. Bu kadar da olmamalıydı! Kısacası Türkiye’nin Dış İşleri Bakanlığının dış politikası tam manası ile çökmüştür. Maalesef yaşanan gelişmelere doğru reaksiyon gösterilmemektedir. Sağlam ve tutarlı bir dış politikadan yoksun bir Türkiye, vizyonu ve misyonu zayıf bir Türkiye olarak yola devam edecek demektir. Sn. Dış İşleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nu kamuoyuna ilk çıktığı zamanlardan beri takip ederim. Hiç unutmam kendisi ilk kez Habertürk’te yayınlanan bir manşet haberle daha çok konuşulmaya başlamıştı. O manşet haberde Sn. Davutoğlu’nun adı MİT Müsteşarlığı için geçiyordu. Ancak ne olduysa daha sonra o zaman ki MİT Müsteşarı Sn. Emre Taner’in görevi iki yıl uzatıldı ve Sn. Ahmet Davutoğlu da Dış İşleri Bakanı oldu. Bu çok ilginç bir gelişme. Araştırılması gereken bir hadise… Hülasayı Kelam ben Sn. Davutoğlu’nun ‘’Stratejik Derinlik’’ adlı kitabını da çok önceden okumuştum. Ve o zamanlar böyle donanımlı birinin Dış İşleri Bakanı olmasından dolayı mutlu olmuştum. Ama maalesef yanılmışım ve Sn. Davutoğlu kısa sürede sıfır sorun politikasının da çökmesi ile komşular da dahil bölge Ülkelerinin çoğu ile sorunlu ve kavgalı bir şekilde gergin politikaların hedefinde bir Türk Dış Politikası üretmiştir.
Ve son söz: ‘’ Büyük Devletlerin iki politikası asla değişmez; bir eğitim politikası, iki dış politikası’’
Koray KAMACI
Yorumlar
Yeni yorum gönder