Türkiye’nin Gençleri, Türkiye Siyaseti ve Sol

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Öğr. Gör. Erhan AYAZ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
18 Mart 2012

Sadece Türkiye’de değil, hemen her yerde siyasete bulaşmak veya siyasetle uğraşmak çok meşakkatli bir iştir. Burada iştir sözcüğünün yeri sorgulanabilir olsa da Türkiye’de siyaset bir iştir. Siyasi kazanımlarla kazanılan rant ve getireceği olanaklar ile Türkiye’de iş ile siyaset iç-içe geçmiştir. 

Fakat yazının ana konusu bahsedilen iç-içe geçmenin bir başka etkisi olan gençlerin siyaset ile uğraşmamasına eleştirel bir bakıştır. Türkiye’de herhangi bir partinin  gençlik kolları örgütlenmelerinin sosyo-kültürel ve entellektüel birikim açısından ne düzeyde olduklarının en güzel kanıtı yüksek siyasetle uğraşan siyasetçiler göstermektedirler.

Siyasetle uğraşanların birbirleri hakkında yaptıkları söylemler büyük oranda inanılamayacak kadar seviyesizleşebiliyor. Bunun nedenlerini araştırmak istediğimizde karşımıza eğitim düzeyi çıkmıyor. Sorunun kaynakları çok farklı yerlerde aramak, Türkiye siyasi hayatının uluslararası normlar ve değerler seviyesine ulaşması açısından çok değerli olabilecektir. Çünkü, hem iktidar partisinin yönetici eliti ve hükümet yetkilileri, hem ana muhalefet partisinin yönetici eliti, hem de muhalefet partisinin yöneticilerinin herhangi bir eğitimsel sorunu bulunmamaktadır. Buralardaki siyasetçilere baktığımızda hemen hepsinin lisans ve yüksek lisans, hatta doktora diplomasına sahip olduklarının ya da devlet içinde üst kademelerde bürakratik geçmişlerinin olduğunu görmekteyiz. Hatta muhalefet partileri içinde bir çok eski diplomat görev yapmaktadır. Bu nedenle siyasi etik anlayaşımızın yerlerde sürünmesinin nedeninin eğitim olmadığı aşikardır. Fakat sadece tek bir çoğrafi bölgede bulunduğunu sandığımız feodalitenin, siyasi arenada Türkiye’nin hemen her yerinde bulunduğunu unutmamakta fayda vardır, ki sorunun ana kaynağı da budur. Oluşturulmuş olan bu feodalite, çağımızın üniversite gençliğinin, hiyerarşik siyasi düzende kendine yer edinememesine yol açmaktadır. Yani, siyasi-feodal yapının ‘okumuş çocukları’ var ise siyaseti onlar yapacak, diğer dışarıda kalan gençler ise Türkiye polisinin gazabına uğrayacaktır.  Düzen budur. Fakat gençlik içinde de önemli  derecede entellektüel boşluk olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Yakın Türkiye ve Osmanlı tarihini dizilerden öğrenen, düzen içinde kendini televizyon müptelası yapmış, bu sihirli kutunun icinde de uluslararası formattaki yarışmaların Türkiye versiyonları  dışında birşeyler ile uğraşmayan ve televizyonda izledikleri yetmezmiş gibi, bu yarışmaların ‘hit’ anlarını Facebook ve Youtube gibi sitelerde defalarca izlemekten bıkmayan, çeşitli dizilerdeki post-modern kahramanları içselleştirmiş bir gençlikten siyasi dünyamıza yenilik gelmesini beklemek biraz hayalcilik olmaktadır. Bu yüzden, siyasi partilerin gençlik kollarına değerli görevler düşmektedir. Artık günümüz dünyasında bilgiye ulaşmada hiç bir sıkıntı yoktur, işte siyasi partilerin gençlik kollarının yapması gereken gelişmiş ülkelerde siyasi hareketlerin yapılanmasını analiz edip, bunları Türkiye koşullarına uyarlamaktır. Bunu yapması gereken öncelikli siyasi partiler ise sol siyaseti savunan partiler olmalıdır. Sol, gençlik olmadan ayakta kalamaz, gençler olmadan devrim yada artık 21. yy koşullarında devrim olmasa da ‘değişim’ gençlersiz yaşanamaz. Sol siyasetin Türkiye siyasi yelpazesinde ki en büyük siyasi partisi olan CHP’nin gençlere yaptığı yatırım çok önemlidir. Fakat bu yatırım çok kısıtlıdır. Elbette yeni yönetim ile birlikte bir değişimin çabaları gözükmektedir fakat bu değişim yetersizdir. Gençlik kollarının görevi bölgeye gelen milletvekillerini daha iyi ağırlamaktan başka olmalıdır. Yada CHP’li bir belediyeye sırf babası, dedesi, ailesi CHP’li olduğu için alınmış bir gencin herşey tamammış gibi hemen siyasete başlamasına olanak sağlanmamalıdır. CHP kendi feodalitesini yaratmış olmamalıdır. Sağ-muhafazakar siyasette görebileceğimiz ve görülmesi normal olan ne kadar gelişme ve ise(gelişememe) CHP gençlik örgütlenmelerinde görülmektedir. Bunun değişmesi öncelikle CHP gibi sol siyasette kendini konumlandırmış bir partide olmalıdır. Sol gelişim ve değişim demek ise CHP bunu gerçekleştirmelidir. Yeni dönem de CHP ikditar olur veya olmaz, fakat göstereceği değişimin sinyallerini milletvekillerinin dağılımına göre anlayabileceğiz. Eğer ki kadın ve gençlere yeteri kadar önem vermeyen bir sol parti iktidar olursa bu dünyada bir ilk olacaktır. Bu yüzden CHP gençlerine daha fazla sahip çıkmalıdır. Son kurultayda yapılan değişiklikler olumlu gelişmelerdir. Fakat eleştirilerimin odağında ana muhalefet partisinin olmasının tek sebebi Türkiye’de yerdeğiştiren statükonun demokrasi yolunda evrimleşmesinin tek yolu gerçek bir sol parti ile sağlanacak olmasıdır.

Bu sol parti hemen iktidar olsun yada olmasın, gençlere değer vermiş, siyasi-feodal düzeni kırmış, insanların siyasette bir yerlere gelmesinin onların cüzdanları ile doğru orantıda olmadığını kanıtlamış ise ve din yada herhangi bir ideolojinin sömürülmesi değil, gerçek emek odaklı, ezilenin yanında olan bir parti gün gelir iktidar olacaktır. Yalnız sorun iktidar olmak ya da olmamak değildir. Sorun Türkiye’de yapılan siyasetin artık bu kadar sığ olmaktan çıkarmaktır. Bu sığlıktan  ancak gençleri polisin dayağı ile siyasi-feodal düzen arasındaki sıkışmışlıktan çıkararak kurtulabiliriz. Çok önemli bir sorunda muhalefetin gün geçtikçe sindirilmek istenmesi, her muhalefet edenin muhakkak bir örgüt ile adının anılır olması gençleri siyasetten uzaklaştıran başka bir nedendir. Bu ise başlı başına başka bir başka makale konusu olacağından bu analizde üstünde durulmamıştır.

Özetle Türkiye’nin geleceği olan geçler  her siyasi partinin üstünde titizlikle durması gereken bir araştırma alanı olmalıdır. Bunun özellikle sol partilerin görevi olması, her türlü ayrımcılığa son verecek olanın da gençler olacağı göz önüne alındığında, CHP’nin artık yeni bir örgütlenme yolunu seçmesi gerekmektedir. CHP gerçek bir sol parti kimliğini oluşturması gerekmektedir. Fakat, burada başka tartışmalar olacağını bildiğim için CHP’nin solu ne kadar temsil ettiği sorusuna da, Türkiye’de ne kadar  temsil edinilebileceği kadarını temsil ediyor diyerek cevaplandırılabiliriz. Yoksa sorun Türkiye siyasetinin sorunudur, sadece tek bir partiye ait bir sorun değildir. Gençlerin apolitik kalması, kutuplaşmanın artmasına sebep olacaktır. Bu kutuplaşma da sonu gelmeyen şiddetin, karşıdakini anlayamamanın nedenidir. İşte bu nedenle gençlerin siyasi hayata geçişi sağlanmalıdır. Ayrıca Orta Doğu’daki son gelişmeler gençliğin neler yapabileceğini  çok önemli bir şekilde bizlere tekrardan göstermiştir.

 

Öğr. Gör. Erhan Ayaz

Avrupa Birliği İlişkileri Bölümü, Yakın Doğu Üniversitesi.

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.