Yerel Seçimlerin Sonuçları Üzerine

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Saadet TOKSÖZ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
31 Mart 2009

   Toplum üzerinde, dindar insanın yolsuzluk, haksızlık yapmayacağı, halkın haklarını daima gözeteceği şeklinde oluşturulan paradigmalar sayesinde muhafazakâr yapısıyla iktidara gelen AKP'nin bu paradigmalara ihanet etmesi sonucunda kendilerinden son derece ümitli olan seçmenlerine yaşattıkları hayal kırıklığının bedeli olarak bir fatura ödemeye başladıklarının işaretidir. Ortaya koydukları icraatları ve politik tavırları itibariyle bu paradigmanın doğru olmadığını, ahlaklı olmanın dinin bir getirisi olarak görülemeyeceğini, bunun sadece kişilerin karakteristik özelliklerine ve sahip oldukları genel ahlak anlayışının toplumun öngördüğü kurallar çerçevesinde geliştiğini bir kere daha toplum nezdinde gerçek yönüyle ortaya çıkmıştır. Bunun en büyük kanıtı ise, halkın doğruluğuna inandığı Kılıçdaroğlu'nu iktidara getirme çabasıdır. Demek ki, yozlaşan toplum yapısına rağmen hala doğruluk ve dürüstlük çok iyi prim yapıyor. AKP her ne kadar da varoşlardaki hakim gücünü elinde tutuyor olsa da, büyük illerin merkezlerinde elde ettikleri tepki oylarını laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma cezasından sonra ve Ergenekon davasında ortaya koydukları faşizan tavırları bir de ortaya çıkan yolsuzluklar sebebiyle, inandırıcılıklarını yitirmişler ve kaybetmişlerdir.

   Polis-Devlet anlayışıyla ülkenin tüm siyasi odakları üzerinde ve Devletin tüm kurumları içinde hâkim olmak düşüncesiyle yürüttükleri siyaseti, daha sonra kapatılma korkusu ve hükümetin düşürülmesi endişesi içinde, kendilerine karşıt olan gruplara uyguladıkları baskılar ve kendilerine oy vermeyen %53'lük kesimi, gözümüz üzerinde şeklinde verdikleri mesajlarla korkutarak sindirmeye çalışmaları, toplumu ümitsizliğe düşürmüş, bunun sonucunda da yıllardır sandığa gidip oy vermeyen insanları bile harekete geçirmiştir. Aslında bu sevindirici bir durumdur. Çünkü uzun yıllardır ortaya konulan başarısız yönetimler yüzünden ve yitirilen ideolojiler yüzünden artık toplum siyasetten uzaklaşmış, siyasi partilere olan inancını kaybetmesi sebebiyle de sandığa küsmüş vaziyetteydi. Bu sebeple kendi partilerinden ümidi kesmiş kesimler de son bir ümitle, "Biz değiştik, laik Cumhuriyet'e sahip çıkacağız" diyen AKP'ye oy vermişti. Ne yazık ki, bu ümitler de boşa çıkınca herkes yine kendi partisine dönüş yapmaya başladı. Özellikle de Ulusalcı kesimde laiklik elden gidiyor korkusuyla, CHP' ye geri dönüş başlamıştır. Merkez sağda ise AKP'ye giden DYP ve ANAP oylarının bir bölümü bu defa MHP'ye yönlenmeye başladığı gözlenmektedir. Bu da toplumun her kesiminde artık gerçeklerin doğru algılandığını gösteren bir gelişmedir.

   Daha önce birçok kesimin gözünde kahraman olan Başbakan'ın ve kurmaylarının her fırsatta yaşanan olumsuzlukları dile getiren halkı, azarlaması ve çirkin üsluplar kullanması, Türk milletinin alışkın olmadığı bir durumdur. Atatürk'ten bu yana ortaya çıkan bütün devlet adamlarının halkı yüceltmesine alışkın Türk milleti, bu durumu içine sindirebilmesi hiç mümkün değildir. Şehitlere kelle diyen, çiftçiye al ananı git diyen, bize oy vermezseniz, hizmet alamazsınız diye tehdit eden bir Devlet adamı ya da parti lideri Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiştir. Kendi başarısızlıklarını kendinden önceki hükümetlere bağlayanlar olmuştu ama başarısız yönetimlerinin sonuçlarını millete bağlayan bir hükümet olmamıştı. Bu hükümetin Başbakanı sayesinde bu millet bunu da yaşadı. Tabi bunun bir bedeli olacaktı elbet..

   Yaşanan yerel seçimlerin sonucu, kimse için sürpriz olmadığı aşikâr bir durumdur. Demokratik bir ortamda gerçekleşmesi gereken seçimler, her zaman olduğu gibi yaşanan bazı şaibeli durumlar yüzünden insanların kafalarında yine soru işaretlerinin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Yaşanan elektrik kesintileri, bilgisayar sistemlerinin çökmesi ve oyların çalınması gibi olaylar için yapılan itirazların bir sonuç vereceğini sanmıyorum. Geçen seçimlerde de kanıtlı, belgeli yapılan itirazlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmemişti. Bu yüzden diğer seçimlerde olduğu gibi, bu seçimlerde yaşanan şaibeli durumlar insanlarında kafalarında cevaplanamamış sorular şeklinde kalmaya devam edecektir. İşin en acı tarafı, ülke ve mahalli yönetimlerin, bütün bu yaşananları halkın gözünün içine baka baka yalayanlan insanların ellerine teslim edilmiş olmasıdır. Bu çok endişe verici bir tablodur. Hiç sıkılmadan halkın gözü önünde yaşanmış olayları rahatlıkla inkar edebilen bir zihniyete, değil ülke yönetimini, evde beslediğimiz hayvanı bile emanet edemeyeceğimizi gösteren bir olgudur. 

  Öyle görülüyor ki, önümüzdeki dönemde Başbakan ve kurmayları diktatörlük sevdasından vazgeçmez ya da başarısızlıkların bilançosunu halka çıkarmaya devam ederlerse, onları çok daha büyük hayal kırıklıkları bekliyor oluşudur. Umarım, artık saldırganlığı bırakıp, daha uzlaşmacı, daha dürüst ve ülke menfaatlerini ön planda tutmaya yönelik bir siyaset geliştirmeyi başarabilirler.

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.