Yürekteki Ateş - 2 Temmuz

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat HASGÜN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28.06.2011

   Tertemiz yüreklerine, tertemiz sevgilerini ve inançlarını alıp gitmişlerdi; büyük şair, büyük ozan, aydınlar aydını Pir Sultan Abdal'ı anmaya...
   Hiçbir art niyetleri, hiçbir kötü düşünceleri yoktu hayata ve insana dair. Kendilerine insanı esas almışlardı nasıl kötü olabilirlerdi...
   Ama o gün, 2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta bu bembeyaz insanların soluduğu havayı kırmızı gözlü baykuşlar da teneffüs etmekteydi.
   Birbirlerini galeyana getiren, beyazı siyahmış gibi gösterip küçücük beyinlerine başka küçük beyinleri de katarak yol aldılar.
   Yakarak, yıkarak geldiler Madımak Oteli'nin önüne.
   Yetmedi, hedef büyüktü, oteli yakacaklardı.
   Otelin önünde ağızlarından salyalar damlayan binlerce aç kurt yığılmıştı ve kapkara elleri "yaktı" sadece "yaktı".
   Madımak alev alevdi artık. Umutlar, genç fidanlar, bilgili beyinler ve aydınlık gelecekler yanıyordu.
   Orada bulunan polis diğer güvenlik görevlileri şöyle dursun, devlet dahi bir şey yapamadı. Sanki yapamayacakmış gibi...

   Sustu ve izledi. Sadece izledi ve hala izlemekte.
   Peki, olan kimlere oldu?
   O bembeyaz insanlara, ozanlara, aydınlara, gencecik çocuklara, 37 cana oldu.
   Ya sonra ne oldu?
   Bu kara eller daha da ilerledi.
   Daha öldürecekleri çok insan vardı çünkü.
   Bu ülkenin yüz akı bembeyaz insanlar yok edilmeli ve Türkiye karanlıklara sürüklenmeliydi..
   Evet, mesafe aldılar ve bugün her yerdeler.
   Anlayacağınız kara eller ilerliyor, gücü, zenginliği, zihinleri ve ülkeyi ele geçiriyor.
   Sivas şehitleriyse sadece sevdiklerinin gönüllerinde.
   Bir bildiri sebep olmuştu bu kara olaya.
   Peki, şimdi soruyorum;
   Sizce "Müslümanlar" imzasıyla dağıtılan, "Cihat" içerikli bu bildiriye uyup otelin önünde toplananlar mı asıl Müslümanlardı, uymayanlar mı?
   Aradan yıllar geçtikten sonra, bu çağrıya uymayanlar, o katliamı bitişik mahallelerden, cadde ve sokaklardan görenler, evlerinde radyo ve televizyonlardan duyup izleyenler bu soruları yanıtlıyorlar.
   Yanıtları; "Herkes kendine Müslüman. Bu bir insanlık ve vicdan işidir. Can almak, cana kastetmek dinlerden, inançlardan, yaşam anlayışlarından, kültürlerden uzak, bir insan olup olmamak sorunudur. Gerçek Müslümanlar ise; orada şehit edilen 37 canın acısını yüreklerinde hissedenler, hissetmekle kalmayıp, bu acı günün her yıl dönümünde binlerce Alevi can otelde şehit edilen aydınları anmak için Madımak'a yürürken onlara el sallayan, çiçek atan ve onlarla birlikte korteje katılanlardır."
   Sözü uzatmaya gerek yok. O gün otelde şehit edilen değerli aydın Metin Altıok'un dizeleri tercüman olsun duygularımıza;
   "Günlerden öyle bir gündü
   Üzerine tarih düştüğüm
   Gözümün önüne geldi birden
   Balkıyan güzel yüzün
   Ve yüreğim yandı söndü
   Ter bastı avuçlarımı
   Bir işlek kovan uğultusu
   Kapladı kulaklarımı
   Uzandım usulca cigarama
   Yavan ömrüme katık
   Ben o gün öldüm gülüm
   Bir daha ölmem artık"
   "Unutun, unutalım, kaşımayın" diyenlere inat;
   Bu acıyı unutma ülkem, unutma ki tekrar yaşanmasın.
 
m.hasgun@gmail.com
iletisim@PolitikaDergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.