PD Okur Yazısı ve/veya Okur Yazarı Araması

İçerik ve/veya yazar araması için lütfen tek bir kelime kullanarak arama yapınız.

Uluslararası Sistemin G’üç Boyutlu Stratejisi

Yazar: 
Şahin KESKİN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28 Ocak 2012

Uluslararası sistemin görünen üçgeni, Rusya- Amerika Birleşik Devletleri-Çin Halk Cumhuriyeti arasında döndüğünü ve oluşan bu yuvarlak şeklin dünya aktif politikası olduğunu tarihi süreçte tanık olduk. Dünya, Soğuk Savaş yıllarını tersten ve baş aktörleri değişmiş olarak okuyor. Çin Halk Cumhuriyeti-Amerika Birleşik Devletleri arasında geçerken, merak edilen ülke Rusya hangi tarafta olacaktır. 1970’lerden itibaren ABD’nin ÇHC’yi, Sovyetler’e karşı bir denge unsuru olarak değerlendirmeye başlaması; Sovyetler Birliği’nin de Hindistan’ı ÇHC’ye karşı benzer bir biçimde görmesi; ÇHC’nin de Pakistan’ı özellikle Hindistan’a karşı bir koz olarak kullanma çalışması  şeklinde bir fonksiyon üretilmişti. İki kutuplu sistemde, baş aktörlerin diğer ülkeleri ittifaklarına katmaktan önce, etki kapasitelerini genişletme çabasına girişmişlerdir. Soğuk Savaş döneminde nükleer silahlanma yarışı dünyanın haznesini caydırma yürüyüşleri ile engellenmişti. Amerika Birleşik Devletleri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne karşı almış olduğu başarıda; 1970’li yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler giderek bozulmuş  olmasındadır.

Yöneten Erkekler, Yönetilen Kadınlar

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
08-11-2013

Sahi İSLAM hangi ara ERKEKLERİ yönetenler olarak atadı?

Peki ya KADINLAR… !!!

Hangi ara yönetilenler sınıfına dahil edildi?

Nasıl oldu da İslam’da, kontrol eden ve edilenler bu kadar keskin çizgilerle ayrıldı?

Oysa ki kontrol eden Yaratan değil miydi ve kontrol edilenler de erkekler ve kadınlar… !!!

Tamam da bu değişen hiyerarşide saltanatını ilan eden erkeklere bu payeyi kim uygun gördü?

 

Birilerinin kullandığı bir ifade var… !

“Dinin Saltanatlaşması” diye…

Sahi BUGÜN yaşanılan şey bu mu?

Hani yaşadığımız şey…

Bizlere yaşattırılan şey…

Modern Dünyanın Demokrat Diktatörleri!

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
05.11.2013

ABD ve yol arkadaşı Avrupa ülkeleri, yaşadıkları enerji sı-kıntılarından kurtulmak için çeşitli projelerle İslam ülkelerine saldırmaktadır. ABD, BOP kapsamında öteden beri yandaşı ola bir kısım Arap ülkeleri liderlerine BOP eşbaşkanlığı vazifesi vermiştir.

Bu BOP kadrosu, İslam ülkelerinde huzurun, barışın ve demokrasinin olmadığını ileri sürerek ‘Yasemin Devrimi’ ve ‘Arap Baharı’ gibi suni halk ayaklanmaları başlatmıştır. Arap coğrafyasında öyle bir rüzgar estirildi ki; Fas’ı, Tunus’u, Cezayir’i, Libya’yı ve Mısır’ı kökünden salladı. Bu ülkelerde liderler devrildi, rejimler değiştirildi. Arap ülkeleri, emperyalistlerle birlikte yürüdüğü bu kanlı yolda kardeş kanının dökülmesine omuz verdi, alkış tuttu ve bayram yaptı! Yerle bir edilen bu İslam ülkelerinde taşlar yeniden döşenmeye, ABD ve işbirlikçilerinin istediği lider kadrolar yeniden belirlenmeye başlandı. Netice itibariyle işgal edilen İslam ülkelerinde enerji kaynakları yağmacıların ve işbirlikçilerinin ellerine geçti. Bununla yetinmeyen ABD ve işbirlikçileri, işgal ettikleri ülkeleri etnik ve mezhep kavgasına sürükleyerek kan ve gözyaşı üzerine kurulacak ABD İmparatorluğu’nun temellerini atmaktadır. Bu ülkelerde halen Müslüman kanı akmakta, binlerce çocuk öksüz ve yetim kalmakta, binlerce kadın dul kalmakta ve namusları kirletilmektedir. İşte; ABD ve işbirlikçilerinin insanlığa armağanı bu hazin tablo olmuştur!

Barnabas İncili Ve Şüpheli Ölümler

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
09.11.2013

Barnabas İncili, Roma Katolik Kilisesi tarafından yasaklanan İncillerden birisidir. Asıl adı Yusuf olan, İsa'nın öğrencilerinden Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilmektedir.

Barnabas İncil’inde teslis inancı reddedilmiş ve İsa'nın ilahlığı kabul edilmemiştir. İkinci olarak, Barnabas İncil’inde İbrahim tarafından kurban edilmek istenen kişi İsmail olarak gösterilmiştir. Oysaki Hıristiyanlık inancında İbrahim'in İshak'ı kurban etmek istediği benimsenmiştir. Barnabas İncil’inin yasaklanması 325 yılında gerçekleşmiştir. Bazı kişilerin iddialarına göre İznik Konsili'nin toplanmasından çıkan karar doğrultusunda teslis inancı resmiyetleştirilip Katolik Kilisesi için o ana kadar yazılan üçyüz farklı İncil'den sadece teslis inancını benimseyen dört tanesi kullanılmak üzere seçilerek diğer bütün İncillerin yok edilmesi kararı verilmiştir. Barnabas İncili de bu yasaklanıp yok edilen İncillerin içerisinde bulunmaktadır fakat bu iddia herhangi bir şekilde kanıtlanamamıştır. Bugün elde mevcut olan en eski Barnabas İncili nüshası, 1709 yılında Prusya Kralı'nın sarayında danışman olarak çalışan Krimer'in elinde bulunmuş olup İtalyanca olarak yazılmıştır.

Laik Devlet Anlayışı ve Kemal Atatürk

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04.11.2013

Cumhuriyet döneminden günümüze kadar, bir takım din adamları, Kemal Atatürk’ü dinsizlikle, deccal ve diktatör olmakla suç lamışlardı. Bu iftiralarla  yetinmeyen dindar kisvesi altında saklananlar, Atatürk’ün annesi için ‘Genelev’  kadını diyerek iftiraların kapılarını ardına kadar açmıştır. Bunları yaparken; Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını, Modern Devlet anlayışını da demir parmaklıklar arkasına hapsetmiştir.

Elbette bunun nedenleri; din tüccarlığı yaparak, verdikleri fetvalarla devleti ve halkı istediği yöne çeviren ‘yabancı aşağı’ din adamlarının bu menfaatlerinin hilafetin kaldırılmasıyla ellerinden çıkmış olmasıdır. Kemal Atatürk; Cumhuriyeti ilan ettikten sonra kokuşmuşluğun, hurafelerin ve din dışı anlayışların kaynağı olarak gördüğü tekkeleri ve zaviyeleri kapatmıştır.

Modernizmin Cahil Ettikleri

Yazar: 
Alp Giray
Yazının Yazıldığı Tarih: 
1 Ağustos 2012

Söylemesi zor ve ağır geliyor; ama maalesef, ülkemiz ve halkımız, on yıldır, AKP-Cemaat ittifakınca yönetiliyor. Sahip olduğumuz veya olmaya çalıştığımız tüm değerlerimiz, gözümüzün önünde yok ediliyor. Yok edilemeyenlerse, görülmemiş bir hızla dönüştürülüyor. On yılın özeti olabilecek sihirli sözcük budur bizce: Dönüşüm.  Ve dönüşüm, Kafka’nın da bir kitabının adı olmakla beraber, pek çok zaman yanlış anlamda kullanılıyor ve değişimden daha geniş ve özel bir anlam ifade ediyor. Sonradan ne yaparsanız yapın, dönüşen şey tekrar eski halini alamıyor.  

Dönüşüm, aslolarak, solcuların işidir. Eskiyi yıkmak, yıkılanın yerine yenisini koymak ve bu yeniyi sonsuza dek korumak ve kollamak, devrimciliğin çok genel bir tarifi olabilir. Olabilir; ancak, evvela, solun ve solcuların kendini koruması şart, şarttı. Hep söyledik, devrimciler için, bugünün asli vazifesi, dönüşmemektir. Zira, mevzi ve yığınağın nerede ve ne şekilde kurulacağı ve yapılacağı; bundaki başarıya ilişkindir.

Türkistan, Türk Dünyası ve Dünya Türkleri

Yazar: 
Hasan RAY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
2/11/2013

“Türk Dünyası” kavramı daha çok kültürel (dil, aidiyet gibi)  bir birlikteliği ifade eder. “Türkistan” kavramının aksine daha kapsayıcı ve coğrafyadan öte bir birlikteliği vadeder.  Coğrafi olarak da “Orta Asya” kastedilir oysaki “Türk Dünyası” sınırlara hapsedilebilecek bir kavram değildir.

“Türkistan” , Orta Asya'da batıda Hazar Denizi ve Aşağı Volga'dan başlamak üzere doğuda Moğolistan'daki Altay Dağlarına, güneyde Kopet - Hindukuş - Kuenlun dağlarına, kuzeyde Aral ve Balkaş göllerinin ötesinde Kırgız kadar uzanan yüzölçümü 6 milyon km²'den geniş coğrafi ve tarihi bölge. [1] “Türk Dünyası” diyebileceğimiz sınırları net bir yer yoktur. Ancak kalıplaşmış bir ifade vardır ki o da “Adriyatikten Çin Seddine Kadar Türk Dünyası”dır.

II. Abdülhamid Han’ın Petrol Haritası Ve Haçlı Zihniyeti

Yazar: 
Koray KAMACI

Osmanlı Padişahları’nın en önemlilerinden biri olan Sultan II. Abdülhamid Han, tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcamıştır. O zamanlar Devlet’te yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması, Osmanlı Devleti’nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Sultan II. Abdülhamid Han sıkıntıları kendi fedakârlıkları ile aşmaya çalıştı. Hazine-i Hassa’dan, yani Padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi. Sultan’ın kendi parası ile yaptırdığı çalışmada, yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901’de Sultan II. Abdülhamid Han’a sundular.

Yerel Seçimler ve İstanbul Açmazı

Yazar: 
Hasan RAY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
30.10.2013

 Genel Görünüm

2014 Martında yapılacak yerel seçimler siyaset kulislerini hareketlendirmeye başladı. Büyük çekişme içinde geçmesi beklenen İstanbul’da partiler bir nevi “genel seçim” sınavı verecek.

Gezi Parkı ile Türkiye’de ve dünyada prestij kaybı yaşayan Erdoğan, İstanbul zaferiyle birlikte bu kaybı bertaraf ederek “faiz lobisine” gerekli cevabı verecek(?) Büyük bir sürpriz olmazsa AKP’nin muhtemel adayı yine Kadir Topbaş olacak.

Cumhuriyetle yaşıt CHP’de ise sular durulmak bilmiyor. Sürekli değişim ve dönüşüm içinde olan parti; parti içi muhalefet sorununu aşabilmiş değil. Bu ikilik İstanbul adaylığında da karşımıza çıkıyor. Bir önceki seçimde de İstanbul Büyükşehir adaylığı gündeme gelen Gürsel Tekin ile 2005 yılında partiyle ilişiği kesilen Mustafa Sarıgül’ün adaylığı konuşuluyor.

Cinnete Sürükleyen Sebepler

Yazar: 
Halit DURUCAN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
23.10.2013

Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında genç nüfus oranı düşük, yaşlı nüfus oranı yüksektir. Kırk yıl öncesine kadar Türkiye, dünyanın en genç ve dinamik   ülkesiydi; ancak bu tablo, ge çen yıllar sonrasında tersine dönmeye başladı. Bu gidişle Türkiye nüfusunun yarısından fazlasını yaşlılar oluşturacak.

Başbakan Tayyip Erdoğan, her kıydığı nikahta çiftlerden ‘üç çocuk’ yapmalarını istiyor. Haksızda sayılmaz. Başbakanın parolası doğru; ancak Türkiye’nin, gençliğini okutacak, eğitecek ve istihdam edecek güç ve kabiliyeti var mıdır? Başbakan acaba neye dayanarak veya neye güvenerek her evlenen çiftten illede üç çocuk istiyor, anlamak güç! Başbakanın ‘üç çocuk’ önerisi pek çok kişi tarafından haklı gerekçelerle eleştirildi. Başbakan, çiftleri özendirmek için bir takım tedbirler aldı. Çocukların bez ve mama giderlerinin maaşlara ek olarak verileceğini, evlenmek isteyen çiftlere 10 bin liralık faizsiz bir kredi verileceğini belirtmiştir. Ayrıca anne ve babaya 6 ay boyunca çocuğa bakmaları için yarım gün çalışma imkanları getirileceğini söyledi.

Dersim'den Vaz mı Geçtik?

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28-10-2013

Adına Dersim İsyanı, Dersim Katliamı ya da Dersim Soykırımı deyin, değişen ne olacak sahi?

1937 senesinde yaşanan olaylarda öldürülen binleri geri getirebilecek misiniz?

Peki ya orada uygulanan şiddetin günümüze kadar uzanan acılarını silebilecek misiniz?

Hatta kaybolan yaşamları!

Sürgün edilenleri!

Asimile edilenleri!

Değiştirilen isimleri!

Ya İstihbarat Zafiyeti

Yazar: 
Tamer YAZAR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
25-10-2013

En başından beri söylenen tek şey vardı, o da “Reyhanlı'daki saldırı için istihbarat zafiyeti yok” !!!

Hatta; Emniyet İstihbaratı ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) arasında koordinasyon eksikliği de !!!

Tamam da, Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde 53 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırılarla ilgili olarak yapılan ilk işlerden biri, İlçe Emniyet Müdürü Murat Berk’in görevden alınması değil miydi?

Ve ardından da MİT Bölge Müdürü H.D.'nin görevden alınması gelmedi mi?

 

Yoksa biz mi yanlış hatırlıyoruz ???

Biz Anlamadık… !!!

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
22-10-2013

"Ayakkabılarla Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ne gireceksin, orada içeceksiniz. Bu ülkenin dini mabetlerine karşı bu saygısızlığı yapacaksınız. Ne adına? Çevre adına. Caminin müezzinini tehdit edeceksiniz, ondan sonra farklı şekilde konuşturacaksınız; 'Böyle bir şey olmadı'... Ne olmadı, bütün görüntüler elimizde. Cuma günü arkadaşlarımıza bunları görüntüyle vereceğiz. Bunların hepsini milletim görecek. Milletimize bunların hepsini sunacağız."

Bu bizlere Ankara noktasında aktarılan ilk CAMİ hassasiyetiydi… !!!

Hatta bu yüzden haftalarca miting meydanlarında ve konuşmaların üst başlıklarında bunu tartıştık… !!!

Akp Merkez; Akıllı Olsun Herkes!

Yazar: 
Alp Giray

İktidarın, seçim ve sandık yolu ile yenilmesini; Akp’nin evvela Meclis’te muhalefete gerileyip, bir sonraki dönemde de Meclis dışında kalmasını isteyenler yani; bunun yolu ve yöntemi olarak, ve haklılar elbette, yeni bir sağ partinin teşkili ve çalışmasını görüyor. En büyük ve en eski ve en başarısız muhalefet örgütü Chp de, buna eskiden bu yana inandığından olacak, bazı olağanüstü dönem ve süreçler hariç, son otuz yılını sağlaşarak, olmadı sağa yanaşarak geçirdi. Bugün ise, bu durum değişti. Yani 11 yıllık yönetme tecrübesi ve tek tek saymaya gerek duymadığımız tasfiyeler, operasyonlar ve geri dönüşü olmayan hukuki ve gayrihukuki düzenlemeler ile, Akp, sağın veya solun, alternatif yaratıp yenebileceği bir parti olmaktan çıktı ve rakiplerine, hasımlarına olası bir galibiyet için tek bir yol bıraktı. O yol devrimdir.

Bir Müezzin Hikâyesi - Bir Türkiye Hikâyesi

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
19-10-2013

20 yıldır görev yaptığınız yerden alındığınızı düşünün…

Tamam, Devletin görevi, ama eviniz olmuş bir kere…

Benimsemişsiniz…

Sahiplenmişsiniz…

Öyle ki, her detaya hakimsiniz…

Tamam da “niye” diyorsunuz… !!!

Niye “şimdi”… ???

Ve niye “ben”… ???

Evet…

Tüm bu sorular, Taksim Gezi Parkı’nda başlatılan barışçıl eyleme “şiddet” karıştıran “resmi” aktörlerin ateşlediği o eylemsellik sürecinden damlayan sorular…