Sayın Kenan EVREN Türkiye Cumhuriyeti Tarihindeki en keyfi yönetime son vererek demokrasiyi geri getirmiş, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında birliği yeniden sağlamıştır. Son verdiği en keyfi yönetim her mahallede yuvalanmış terör çetelerinin astığı astık, kestiği kestik, istediğini dövdüğü, istediğini öldürdüğü, silah denemek için tipini beğenmediği kişiyi vurduğu bir çeteler yönetimi dönemiydi. Her an gelecek bir kurşunu beklerken sırtımızda bir soğukluk hissederek gidiyorduk işimize. Babalar Ajans Haberi saatlerinde (evde televizyon yoksa kahvede) o gün o saate kadar sokaklarda kurşuna dizilenlerin arasında çocuklarının adı geçecek mi diye büyük tedirginlik içinde televizyon başına çakılıyorlardı. Ve bir sabah, ki o bir 12 Eylül sabahıydı. Öğretmen olarak derse yetişmek için yola çıkmak üzereydim ki, babam "Dur hele! Şu televizyonu açalım. Bir şey olmuş galiba." diye beni durdurdu. Televizyonu açtık. Sayın Kenan EVREN'in yurdumuzdaki tüm alçaklıklara, haksızlıklara, teröristlere darbe yaptığını öğrendik. Ömrümde yaşadığım en büyük bayram dı. Sonra kıdemli öğretmen maaşlarının yüzde yüz arttırılarak niteliksiz yeni işçi maaşı düzeyine yükseltilmesi 1978' de memur maaşlarını dondurarak devlet elemanlarını dilenci gibi sürünmeğe mahkum etmiş olan Bülent ECEVİT'i çileden çıkarmıştı. Bunu görmek ayrı bir keyifti. (Zamanın DEMİREL hükümeti ECEVİT'ten kalan bu son derece çarpık dengesizliği giderme olanak ve gücü bulamadığı için bu konuda henüz bir formül geliştirememişti. Çünkü neredeyse bütün terörist çeteler birer sendika kurmuşlar, fabrikaları rehin almışlardı.) Bütün alçaklıklara yapılan darbe ile öyle bir demokratik ortam sağlanmıştı ki, herkes sokaktaki jandarmayı kendi yaşam hakkının güvencesi olarak köşe başında görmenin huzurunu duyuyordu. Dış duvarında "Dev Sol" yazan okulun içinde jandarmanın bulunduğunu görmek herkese demokratik haklarına sahip çıkma ve hakkı olan her şeye cesaretle el uzatma duygu ve mutluluğu veriyordu. Öyle demokratik bir güven ortamıydı ki, askeri yönetimin yaptığı yeni anayasa ile herkes her yerde gülüp dalga geçebiliyordu. Gazeteler anayasa maddesi önerilerini yazıp fıkralar üretiyordu. Günümüz politikacıları gibi halkın gülüp eylenmesine kızıp kimseyi azarlayan bir general olmadı. Sayın Kenan EVREN baktı ki, yapılacak oylamada 1982 anayasası güven oyu alamayabilir, anayasanın kabulünü sağlamak için kendi Cumhurbaşkanlığı konumunun meşruiyetini de Anayasa' nın yanında halk oyuna sundu. Aslında oylama hedefi önceden "Yeni Anayasanın Kabulü" olarak belirlenmişti. Ama anayasayı kabul etmekte kararsız olan halk Sayın Kenan EVREN'in yönetime el koymasının meşruiyetini oya sunması dolayısıyla, sevmediği anayasanın da yürürlüğe girmesi bahasına kurtarıcısına olan teşekkürlerini sandığa taşıdı. Sandığa koşa koşa gitti. Değerbilirliğinin düzeyini gösterdi. Çünkü bugün halen yaşıyorsak, bunu kurtarıcımız Sayın Kenan EVREN Paşa' mıza borçluyuz. Kendiler halk oyu ile göreve gelmiş olan ilk Cumhurbaşkanımız dırlar.
Sayın Nuran TALAY'ın "12 Eylül ile birlikte halkı da yargılayın." değerlendirmesi hakkaniyete uygun ve gerçekçi bir değerlendirmedir. Ben de bir ekleme yapmak istiyorum ve diyorum ki: O kurtarıcı hükümeti onaylayan, Kurtarıcı Cumhurbaşkanını onaylayan oyları vermiş olan yüzde doksan iki oranındaki beyaz oyun sahiplerinden (o gün sandığa gidenlerden) çoğu şimdi toprak olmuş durumda. O muhteşem demokrasi zaferi de tarih oldu. Ne mutlu ve gururluyum ki, o sandıkta benim de beyaz oyum var. Geçmişi yargılamakla bu hayırlı olayın intikamını alamazsınız. Kötü, haset ruhlarınız çatlasın. Halkın yüzde doksan ikisinin oyunu hiç biriniz değil demokraside, saltanat kursanız bile alamazsınız. Teşekkürler Sayın Nuran TALAY.
Yorumlar
Sayın Kenan EVREN Kurtarıcımız Demokrasiyi Yeniden Kurmuştur.
Sayın Kenan EVREN Türkiye Cumhuriyeti Tarihindeki en keyfi yönetime son vererek demokrasiyi geri getirmiş, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında birliği yeniden sağlamıştır. Son verdiği en keyfi yönetim her mahallede yuvalanmış terör çetelerinin astığı astık, kestiği kestik, istediğini dövdüğü, istediğini öldürdüğü, silah denemek için tipini beğenmediği kişiyi vurduğu bir çeteler yönetimi dönemiydi. Her an gelecek bir kurşunu beklerken sırtımızda bir soğukluk hissederek gidiyorduk işimize. Babalar Ajans Haberi saatlerinde (evde televizyon yoksa kahvede) o gün o saate kadar sokaklarda kurşuna dizilenlerin arasında çocuklarının adı geçecek mi diye büyük tedirginlik içinde televizyon başına çakılıyorlardı. Ve bir sabah, ki o bir 12 Eylül sabahıydı. Öğretmen olarak derse yetişmek için yola çıkmak üzereydim ki, babam "Dur hele! Şu televizyonu açalım. Bir şey olmuş galiba." diye beni durdurdu. Televizyonu açtık. Sayın Kenan EVREN'in yurdumuzdaki tüm alçaklıklara, haksızlıklara, teröristlere darbe yaptığını öğrendik. Ömrümde yaşadığım en büyük bayram dı. Sonra kıdemli öğretmen maaşlarının yüzde yüz arttırılarak niteliksiz yeni işçi maaşı düzeyine yükseltilmesi 1978' de memur maaşlarını dondurarak devlet elemanlarını dilenci gibi sürünmeğe mahkum etmiş olan Bülent ECEVİT'i çileden çıkarmıştı. Bunu görmek ayrı bir keyifti. (Zamanın DEMİREL hükümeti ECEVİT'ten kalan bu son derece çarpık dengesizliği giderme olanak ve gücü bulamadığı için bu konuda henüz bir formül geliştirememişti. Çünkü neredeyse bütün terörist çeteler birer sendika kurmuşlar, fabrikaları rehin almışlardı.) Bütün alçaklıklara yapılan darbe ile öyle bir demokratik ortam sağlanmıştı ki, herkes sokaktaki jandarmayı kendi yaşam hakkının güvencesi olarak köşe başında görmenin huzurunu duyuyordu. Dış duvarında "Dev Sol" yazan okulun içinde jandarmanın bulunduğunu görmek herkese demokratik haklarına sahip çıkma ve hakkı olan her şeye cesaretle el uzatma duygu ve mutluluğu veriyordu. Öyle demokratik bir güven ortamıydı ki, askeri yönetimin yaptığı yeni anayasa ile herkes her yerde gülüp dalga geçebiliyordu. Gazeteler anayasa maddesi önerilerini yazıp fıkralar üretiyordu. Günümüz politikacıları gibi halkın gülüp eylenmesine kızıp kimseyi azarlayan bir general olmadı. Sayın Kenan EVREN baktı ki, yapılacak oylamada 1982 anayasası güven oyu alamayabilir, anayasanın kabulünü sağlamak için kendi Cumhurbaşkanlığı konumunun meşruiyetini de Anayasa' nın yanında halk oyuna sundu. Aslında oylama hedefi önceden "Yeni Anayasanın Kabulü" olarak belirlenmişti. Ama anayasayı kabul etmekte kararsız olan halk Sayın Kenan EVREN'in yönetime el koymasının meşruiyetini oya sunması dolayısıyla, sevmediği anayasanın da yürürlüğe girmesi bahasına kurtarıcısına olan teşekkürlerini sandığa taşıdı. Sandığa koşa koşa gitti. Değerbilirliğinin düzeyini gösterdi. Çünkü bugün halen yaşıyorsak, bunu kurtarıcımız Sayın Kenan EVREN Paşa' mıza borçluyuz. Kendiler halk oyu ile göreve gelmiş olan ilk Cumhurbaşkanımız dırlar.
Sayın Nuran TALAY'ın "12 Eylül ile birlikte halkı da yargılayın." değerlendirmesi hakkaniyete uygun ve gerçekçi bir değerlendirmedir. Ben de bir ekleme yapmak istiyorum ve diyorum ki: O kurtarıcı hükümeti onaylayan, Kurtarıcı Cumhurbaşkanını onaylayan oyları vermiş olan yüzde doksan iki oranındaki beyaz oyun sahiplerinden (o gün sandığa gidenlerden) çoğu şimdi toprak olmuş durumda. O muhteşem demokrasi zaferi de tarih oldu. Ne mutlu ve gururluyum ki, o sandıkta benim de beyaz oyum var. Geçmişi yargılamakla bu hayırlı olayın intikamını alamazsınız. Kötü, haset ruhlarınız çatlasın. Halkın yüzde doksan ikisinin oyunu hiç biriniz değil demokraside, saltanat kursanız bile alamazsınız. Teşekkürler Sayın Nuran TALAY.