İçeriği Yazan: Sevda EĞER Zaman: Per, 04/02/2010 - 11:42
Bir konuyu netleştirmek gerekir ki, 'Osmanlı' gerçekten büyük bir imparatorluktur. Dünya tarihinde ciddi bir yere sahiptir. Bunun tersini söylemek tarihi bilmemek demektir.
Ben şahsım adına Osmanlıyı küçümsemiyorum. Yok saymıyorum. İnkâr etmiyorum.
Tabi ki politikaları bakımından eleştirdiğim -anlayamadığım- çok yönleri vardır.
Hoşgörü ve zulüm onlarca yıl yan yana görülmüştür saltanatta! Kardeş katlinden-sürgünlerinden tutunda, yakılan Zerdüştlere kadar envai zulümde aynı saltanatın eseridir.
Kuyulara atılan, meydanlarda yakılan Aleviler, Ermeniler kadar talere edilmemiştir... Öte yandan Mustafa Kemal'de sonuçta bir Osmanlı askeridir. Kurmayları da piyadeleri de birer Osmanlı vatandaşı ve askeridir.
Ancak ülke emperyalistlerin eline düşmüşse, sömürüye boyun eğmiş, borç batağına saplanmışsa, işgal altındaysa, tüm yurt Avrupa'ya taksim edilmişse duygusal davranacak hal yoktur. Osmanlı adına savaşıp ülkeyi kurtarıp ardından Abdülhamit'in eline verip 'buyur İngilizlere satmaya devam et' diyecek halde yoktur. Sevr anlaşmasını imzalayan da aynı hayran olduğunuz saltanatın hükümetidir. Kapitülasyonları imzalayanda, Rönesans ve reforma 'gavur işi' diyen de... Mustafa Kemal'e İsmet İnönü'ye idam fermanı veren de...
Ne ise;
Diyeceğim odur ki, Osmanlı, zamanında iyidir hoştur(!) ancak bitip gitmiştir. Meydan boşken yayılmış bir noktaya gelmiş, ne zaman karşısında esaslı bir Avrupa var o dakika çuvallamış, yetmemiş memleketi satıp savmıştır.
***
Topkapı Sarayı insanı etkilemektedir evet ancak Anıt Kabir 'şok' etmektedir. Şaşırtmakta, sarsmakta, parçalamaktadır.
***
Anlayamadığım mesele -sanki geri gelecekmiş gibi- Osmanlının yolunu gözleme, özlemini çekme durumu ve Osmanlıya duyulan platonik aşk!
Daha yakın tarih olan Mustafa Kemal'i pas geçip 'ah Osmanlı vah Osmanlı' edebiyatı yapmak! Sanki biri Osmanlıya haksızlık etmiş gibi, sanki imparatorluğu yine kendi padişahları değilde uzaylılar gelip satmış gibi...
Osmanlı kendine yenilmiştir. Beceriksiz padişahlarına, onların zaaflarına, dar görüş ve yobazlığına ve hatta kusura bakmayın ki 'uçkuruna' yenilmiştir.
***
Emperyalist ülkeler komünizm dalgasına karşı Soğuk Savaş ile eşgüdümlü olarak geri kalmış ülkelerde antikomünist yapılanmalara girdi ve bunun için 'sağ' gençliği kullandı. Vaadi de açıktı.
'Siz faşizmi ve milliyetçiliği yayın, bizde Yeni Osmanlının temellerini atalım'. Pazarlık budur. O dönemin ateşli 'sağ' cephenin umudu buydu. Bu vaatle tavlandı ve kontrgerillanın, MİT'in maşası oldu. Hayatları söndü. Bir yalana hayale kandırıldı!
Kendilerine 'reis' dedirten sözde ideoloji neferleri görünmez adamlar ise padişahlar gibi dünyanın dört bir yanında saltanat sürdü, çoluk çocuğun, aydın okumuşun, fakirin garibanın kanından hazırlanmış kokteyllerle...
Not: İlk yorumumda o katilin adı geçmedi zaten, ötekilerin adı geçti.
Yorumlar
Emperyalizmin stratejik oyunu!
Bir konuyu netleştirmek gerekir ki, 'Osmanlı' gerçekten büyük bir imparatorluktur. Dünya tarihinde ciddi bir yere sahiptir. Bunun tersini söylemek tarihi bilmemek demektir.
Ben şahsım adına Osmanlıyı küçümsemiyorum. Yok saymıyorum. İnkâr etmiyorum.
Tabi ki politikaları bakımından eleştirdiğim -anlayamadığım- çok yönleri vardır.
Hoşgörü ve zulüm onlarca yıl yan yana görülmüştür saltanatta! Kardeş katlinden-sürgünlerinden tutunda, yakılan Zerdüştlere kadar envai zulümde aynı saltanatın eseridir.
Kuyulara atılan, meydanlarda yakılan Aleviler, Ermeniler kadar talere edilmemiştir... Öte yandan Mustafa Kemal'de sonuçta bir Osmanlı askeridir. Kurmayları da piyadeleri de birer Osmanlı vatandaşı ve askeridir.
Ancak ülke emperyalistlerin eline düşmüşse, sömürüye boyun eğmiş, borç batağına saplanmışsa, işgal altındaysa, tüm yurt Avrupa'ya taksim edilmişse duygusal davranacak hal yoktur. Osmanlı adına savaşıp ülkeyi kurtarıp ardından Abdülhamit'in eline verip 'buyur İngilizlere satmaya devam et' diyecek halde yoktur. Sevr anlaşmasını imzalayan da aynı hayran olduğunuz saltanatın hükümetidir. Kapitülasyonları imzalayanda, Rönesans ve reforma 'gavur işi' diyen de... Mustafa Kemal'e İsmet İnönü'ye idam fermanı veren de...
Ne ise;
Diyeceğim odur ki, Osmanlı, zamanında iyidir hoştur(!) ancak bitip gitmiştir. Meydan boşken yayılmış bir noktaya gelmiş, ne zaman karşısında esaslı bir Avrupa var o dakika çuvallamış, yetmemiş memleketi satıp savmıştır.
***
Topkapı Sarayı insanı etkilemektedir evet ancak Anıt Kabir 'şok' etmektedir. Şaşırtmakta, sarsmakta, parçalamaktadır.
***
Anlayamadığım mesele -sanki geri gelecekmiş gibi- Osmanlının yolunu gözleme, özlemini çekme durumu ve Osmanlıya duyulan platonik aşk!
Daha yakın tarih olan Mustafa Kemal'i pas geçip 'ah Osmanlı vah Osmanlı' edebiyatı yapmak! Sanki biri Osmanlıya haksızlık etmiş gibi, sanki imparatorluğu yine kendi padişahları değilde uzaylılar gelip satmış gibi...
Osmanlı kendine yenilmiştir. Beceriksiz padişahlarına, onların zaaflarına, dar görüş ve yobazlığına ve hatta kusura bakmayın ki 'uçkuruna' yenilmiştir.
***
Emperyalist ülkeler komünizm dalgasına karşı Soğuk Savaş ile eşgüdümlü olarak geri kalmış ülkelerde antikomünist yapılanmalara girdi ve bunun için 'sağ' gençliği kullandı. Vaadi de açıktı.
'Siz faşizmi ve milliyetçiliği yayın, bizde Yeni Osmanlının temellerini atalım'. Pazarlık budur. O dönemin ateşli 'sağ' cephenin umudu buydu. Bu vaatle tavlandı ve kontrgerillanın, MİT'in maşası oldu. Hayatları söndü. Bir yalana hayale kandırıldı!
Kendilerine 'reis' dedirten sözde ideoloji neferleri görünmez adamlar ise padişahlar gibi dünyanın dört bir yanında saltanat sürdü, çoluk çocuğun, aydın okumuşun, fakirin garibanın kanından hazırlanmış kokteyllerle...
Not: İlk yorumumda o katilin adı geçmedi zaten, ötekilerin adı geçti.