Mehmet Ali Bey, öncelikle yazınız için teşekkürler. Tabuları yıkan bir konu seçmiş ve kaleme almışsınız.
Fakat yazınızda benim de eleştirdiğim bir nokta var. Eleştiriye kapalı diyerek eleştirdiğiniz dinin bir parçası olan “inanç”la “bilim” e olan güveninizi pekiştirmenizi yadırgadım.
Bu kendi içinde çelişkili bir cümledir ve marksistlerin yaptığı en büyük hatadır. Marksistler de bilimi savunur ancak ona inanır. Yani savunmalarının altındaki gerekçe ona olan inançtır.
Bilimde inanç olmaz. Çünkü bilim “kuşku”ya dayanır. Temelinde deney ve gözlem vardır. Hayali çıkarımlara değil somut verilere dayanır. Eleştirilir ve geçerli olarak kabul edilen kanılar gün gelir yanlışlanır yerini bir daha yanlışlanana kadar yeni düşüncelere bırakır. Bu yüzden bilime güvenilmez de; çünkü hatalar da yapılır bilimde. Bu gün doğru kabul edilen ertesi gün yanlışlanır.
İnançta ise kuşkuya yer yoktur. Çünkü insan zaten görmediği ve bilmediği ancak sezdiğini zannettiği şeylere inanır. Duyduğu inançtan kuşkulanmaz. Bu yüzden inançlar somut verilere dayanmaz. İnançlar bilimdeki gibi eleştirilemez de. Bu gün böyle inanıyorum ama yarın bir başka inanıyorum denilemez. (Şeklen değiştirilebilir sadece ama özünde değişmeyen katılık yatar)
Umarım ikisi arasındaki farkı ortaya koyabilmişimdir.
Yorumlar
"Bilime İnanmak"
Mehmet Ali Bey, öncelikle yazınız için teşekkürler. Tabuları yıkan bir konu seçmiş ve kaleme almışsınız.
Fakat yazınızda benim de eleştirdiğim bir nokta var. Eleştiriye kapalı diyerek eleştirdiğiniz dinin bir parçası olan “inanç”la “bilim” e olan güveninizi pekiştirmenizi yadırgadım.
Yazınızda “Bilime inanmak, güvenmek gerekiyor.” Demişsiniz.
Bu kendi içinde çelişkili bir cümledir ve marksistlerin yaptığı en büyük hatadır. Marksistler de bilimi savunur ancak ona inanır. Yani savunmalarının altındaki gerekçe ona olan inançtır.
Bilimde inanç olmaz. Çünkü bilim “kuşku”ya dayanır. Temelinde deney ve gözlem vardır. Hayali çıkarımlara değil somut verilere dayanır. Eleştirilir ve geçerli olarak kabul edilen kanılar gün gelir yanlışlanır yerini bir daha yanlışlanana kadar yeni düşüncelere bırakır. Bu yüzden bilime güvenilmez de; çünkü hatalar da yapılır bilimde. Bu gün doğru kabul edilen ertesi gün yanlışlanır.
İnançta ise kuşkuya yer yoktur. Çünkü insan zaten görmediği ve bilmediği ancak sezdiğini zannettiği şeylere inanır. Duyduğu inançtan kuşkulanmaz. Bu yüzden inançlar somut verilere dayanmaz. İnançlar bilimdeki gibi eleştirilemez de. Bu gün böyle inanıyorum ama yarın bir başka inanıyorum denilemez. (Şeklen değiştirilebilir sadece ama özünde değişmeyen katılık yatar)
Umarım ikisi arasındaki farkı ortaya koyabilmişimdir.
Saygılar…