Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/faruk-haksal
[2] http://www.habervaktim.com/haber/49132/saglikta_buyuk_vurguna_enfeksiyon_26_operasyonu.html
[3] http://www.sayistay.gov.tr/mevzuat/6085/06%206085%20Genel%20Kurul%20Tutanaklar%C4%B1.pdf
[4] http://www.mtk.gov.tr/Detay.aspx?contentID=188
[5] http://burhaniscan.org/index.php?option=com_content&view=article&id=855:bu-yaziya-ve-goruse-dikkat&catid=36:yazilar&Itemid=62#addcomments
[6] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
Yorumlar
YOLSUZLUK EKONOMİLERİ POLİTİKALARI SİSTEMİNDE, "SİSTEM MAĞDURU"
MÜSLÜMANLARIN ÇOĞUNLUKTA OLMASI İLE ÖVÜNDÜĞÜMÜZ ÜLKEMİZDE, ADALET AİHM KARARLARI İLE Mİ SAĞLANACAK?
“MUHTEREM MİLLETİME ŞUNU TAVSİYE EDERİM Kİ, SİNESİNDE YETİŞTİREREK BAŞININ ÜSTÜNE KADAR ÇIKARACAĞI ADAMLARIN KANINDAKİ, VİCDANINDAKİ ASLİ CEVHERİ ÇOK İYİ TAHLİL ETMEK DİKKATİNDEN BİR AN GERİ KALINMASIN” M.KEMAL. ATATÜRK (Nutuk, C. 2, Sh. 203).”
VATANDAŞINA TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEYEN SÖZDE HUKUK DEVLETİ MAĞDURLARI…
YOLSUZLUK: BEDELİ HEPİMİZ ÖDÜYORUZ
Yolsuzluk:
- eşitsizlik ve yoksulluktur;
- halkın kamu kurum ve kuruluşlarına duyduğu güven erozyonudur;
- halkın demokrasiye olan inancını yitirmesidir;
- hukuk devleti ilkesine bir darbedir;
- tekel gücü + takdir yetkisi – sorumluluktur(Prof.Dr. Robert Klitgaart);
- toplumsal dejenerasyon ve yozlaşmadır;
- etik dışı davranışlar ve tutumlardır;
- toplum için artan maliyettir;
- toplumun azalan korunmasıdır;
- toplumun moral çöküntüsüdür;
- uluslararası güvenliğin tehdit edilmesidir;
- terörizmin kendine yol bulacağı kanunsuzluk gölgesidir;
- özgürlük ve refahın kısıtlanmasıdır;
- ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engeldir;
- kamusal hırsızlıktır;
- vatandaşları kenara iten bir gasp türüdür;
- yatırım ve gelişmeyi önemli ölçüde düşüren bir virüstür;
- kayıt dışı ekonomiye sahip ülkelerde tahribata yol açan bir bataklıktır;
- geçiş ekonomilerinde girilen süreçleri yavaşlatan ve hatta yavaşlamaya
mahkum eden kördüğümdür.
Kısacası yolsuzluk; korku ve ümitsizlik içinde yaşayan ve kendi kaderlerini belirleyen kararlarda kendilerine hiç söz hakkı verilmeyen milyonlarca insanın özgürlüğünü ve refahını doğrudan etkileyen çağımızın en kötü hastalığıdır.
“ÖDEDİĞİMİZ EN PAHALI ŞEY YOLSUZLUK.....” (*1)
Özgül Filiz DURMAZ
AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
Daire Başkanı
Yıl 2006. Boran Tıp Medikal Sanayi Ticaret Ltd. ŞTİ. Olarak Eskişehir’de beyin cerrahi implant malzemeleri satıyorduk. 2005 yılından itibaren bu ürünleri hastalara tedarik ediyorduk. SGK nın devredilen sosyal sigortalar kurumu 2006 yılının ağustos ayına kadar ödemelerimizi normal yapıyordu. Ağustos ayında ödemeler gerekcesiz kesildi.
UYGULANMAYAN VE UYGULATTIRILMAYAN YASALAR. OLUŞTURULMAYAN ŞEFFAF E-DEVLET YAPISI VE BU YAPIYA UYGUN YASALAR. ŞEFFAFLIK GÜVENDİR.
4982 sayılı Yasanın "Genel Gerekçesi"nde, "Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gereklerinden olan bilgi edinme hakkı, bireylere daha yakın bir yönetimi, halkın denetimine açıklığı, şeffaflığı sağlama işlevlerinin yanı sıra halkın Devlete karşı duyduğu kamu güvenini daha yüksek düzeylere çıkarmada önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan bu hak sayesinde hem halkın Devleti denetimi kolaylaşmakta hem de Devletin demokratik karakteri güçlenmektedir" deniliyor.
Biz bu yasa gereği ödemelerimizin niçin geciktirildiğini sorduk. Geç ve geçersiz cevaplar aldık. Şifahen yapılan bildiri sonrasında Antalya’da SAĞLIKTA YOLSUZLUK DEDİKODULARINDAN olduğunu öğrendik. Daha sonra yarıya yakın kesintilerle faturalarımıza ödemeler yapıldı. Sebep ise bizim verdiğimiz ürünlerin muadillerinin ederinin yarı fiyata olduğu idi.
Bu mümkün değildi. Yani sattığımız ürünlerin muadillerinin ucuz olması hele yarıya yakın ucuz olması mümkün değildi. Ayrıca SGK nın bu bahaneyle önceden yapılmış olan anlaşmayı bozması da haksızlıktı.
Ancak biz bu muadil ürünlere takıldık. Bunların nasıl ucuz olduğunu araştırdık. Sonuçta SGK nn aldatıldığını gördük. Kutu birim fiatı ile satılan ürünlerimizin muadillerinde kutular içinde ürün en az beşe bölünmüş kutularda ambalajlanmış şekilde sunulmuştu. Yani 50 cc. Lik ürün, 10 ar cc.lik kutularda ve beş kutu bir kutuda piyasaya sunulmuştu. Ama SGK ya bu on cc. Lik kutuların her biri ayrı ayrı fatura edilerek bir kutu imiş gibi sözüm ona yarı fiyatına satılmıştı. Aslında ürün en az 2,5 kat fazlasına fatura edilmişti. Buna benzer daha bir çok yolsuzluğu keşfedip belgeleyerek yetkililere ihbar ettik.(*2)
Avrupa ülkelerinden birinde bu ihbarları yapsanız sizi ödüle boğarlar. Üstelik üzerinizde oluşacak en ufak tehdite karşı sizi koruma altına alırlar.
Oğlum ve ben deşifre olduk. Bu deşifre ediliş, bizim ve şirketlerimizin üzerinde kötü etki yaptı. Kötü niyetli kişilerin ambargo ve baskılarına maruz kaldık. Hastanelere ve hastalara ürün satamaz da olduk.Bu arada alacaklarımızı alamadık. Firmamız büyük zararlara uğradı. 2007 yılı başında yaptığımız ihbarlara da bir cevap alamamıştık. Firmamız imalat da yapmakta idi. Ancak düşürüldüğümüz bu kriz bizi tüketti. Bütün bunlara karşın devleti soyanlar ise beş altı ay gibi çok kısa zamanlarda köşe döndüler. (*3)
Bizim, bıkmadan yaptığımız ihbar ve şikayetlerden sonra 2008 yılı içersinde soruşturmalar hızlandı ve sonuçta şebeke elemanları yapılan çeşitli operasyonlarla toplandı. (bakınız google enfeksiyon 26 ve altın omurga) Yargılamalar devam ediyor.
Tehditler ve bunlara karşı devletten istediğimiz korunma talepleri boşa çıktı.
Bu arada, devlete ödemediği faturalar yüzünden çıkan vergi borcuna karşı vermiş olduğumuz çekler başta olmak üzere; tüm çeklerimiz karşılıksız çıktı. Oğlum 1905 sayılı yasa gereği devletten alacağımız ihbar ödülü beklentisi içinde iken 3167 sayılı yasa gereği SUÇLU addedildi ve cezalandırıldı. Sonuçta hapse girdi. DEVLET İKİNCİ DEFA TAAHHÜDÜNÜ BOŞA ÇIKARMIŞTI. Oğlum ceza evindeyken bende SİSTEM MAĞDURLARI için kolları sıvadım ve çalışmaya başladım (bakınız; burhaniscan.org sitem)
5941 sayılı çek yasası çıkarıldı. Oğlum taahhüt vererek ceza evinden kurtuldu. Sıra geldi devletin taahhüdünü yerine getirmesine. NERDEEE. 7 bin liralık VERGİ BORCU İÇİN VERDİĞİMİZ ÇEK için taahhüdü yerine getirmesi için talepte bulunuldu. Ve taahhüdü yerine getirdik. Bakalım devlet taahhüdünü ne zaman yerine getirecek. Devletimin bir diğer taahhüdü YASALAR ÖNÜNDE eşitlik dir. Gerek yasa koyucu, gerekse yasa uygulayıcıları yasal boşluklar ve ezberci zihniyet yapısı ile; sabit fikir, ön yargı dan oluşan peşin hükümleriyle verdikleri kararlarla bu ilkeyi de al aşağı etmişlerdir. Ülkemin farlı bölgelerinde ve hatta aynı adliye binasında bile hakimler işleniş biçimi aynı olan eylemlere farklı kararlar vererek eşitlik ilkesini bozmuşlardır. Bu durumda adalet=para olduğu gözlemlenmiştir. Hakimlerin ve savcıların CUKKALILAR, RÜTBELİLER ve CÜBBELİLER baskısı ile çarpık adalet anlayışında sözde hizmet ettiği görülmüştür.
Burda göze çarpan, çarpıcı bir şekilde öne çıkan en önemli iki husustan bahsetmek istiyorum.
BU İKİ HUSUS YOLSUZLUK EKONOMİLERİ POLİTİKALARININ MAĞDURLAR OLUŞTURMASINDA BAŞLICA HUSUSLARDIR.
1-Uygulanmayan ve uygulattırılmayan yasalar: 1905 sayılı yasa mevcut. Bu yasaya göre devletten en az 3 milyon lira alacaklıyız. Kamu İhale Yasası da bu uygulanmayan yasaların içinde. Devlet 2008 yılı sonu itibari ile bize borçlu. İhbarlarımız sonucunda, 30 milyon liralık vurgun açığa çıktı. 1905 sayılı yasanın hükümlerine göre de bunun onda birini ikramiye olarak almaya hak kazandık.
2-Islah edici yaptırımlara sahip yasaların olmaması. YASAL BOŞLUKLAR. Bu yasalardan biri mecliste çıkmayı bekledi ve sonra sümen altı edildi. YOLSUZLUKLA MÜCADELE YASASI gibi .(*4)
Ne yazık ki, toplum olarak da görevimizi tam olarak yapmıyoruz. Yolsuzluk olaylarına yeterli tepki gösterilmiyor. Toplum, biraz da devletin kurumlarına olan güvenini yitirmesinden dolayı mücadele ruhunu kaybetmek üzere. Yolsuzluğu ayyuka çıkmış adamları bu toplum meclise gönderebiliyor. Kurumlara olan güven sağlanmalıdır. Aksi taktirse, boşvermişlik içerisinde herkes kendini mevcut çarka kaptıracak ve zamanla toplum içerisinde masum insan bulmakta zorluk çekilecektir.
Buraya kadar daha çok sistemle ilgili görüşlerimize yer verdik. Yolsuzlukları önlemede insan unsurunun ne kadar önemli olduğu göz ardı edilmemelidir.
Atatürk’ün şu sözü hiç unutulmamalıdır; “Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalınmasın (Nutuk, C. 2, Sh. 203).”
Sonuç olarak; yolsuzluğu önlemek için “pislikleri halının altına süpürme” yönteminin bırakılarak, pisliği temizlemek için gerekiyorsa nehir yataklarının değiştirilmesi ve Atatürk’ün dediği gibi, başa getirdiğimiz adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri iyi tahlil etmemiz gerekecek.(*5)
BU GELİŞMELERİN EN ÇARPICI YANI BURASI İSLAM ÜLKESİ ADDEDİLİYOR. İSLAM DEMEK ADALET DEMEKTİR. ADALETİN OLMADIĞI YERDE İSLAMIN VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEZ. KAPİTALİZMİN EN CANAVARCA UYGULANDIĞI, YOLSUZLUK EKONOMİLERİ POLİTİKALARININ 65 YILDIR HÜKÜM SÜRDÜĞÜ ÜLKEMİZDE NE YAZIK Kİ BELAMLAR-SAMİRİLER İN GAYRETLERİ VE ÇABALARI İLE BU SİSTEME UYGUN AHLAK KAREKTERİNDE SÖZDE MÜSLÜMANLAR OLUŞMUŞTUR.(*6)
“Zulme sessiz ve seyirci kalmak dilsiz şeytanlıktır” Müslümanlık anlayışına karşın tepkisiz insanlar vardır. “BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER” ZİHNİYETİ İLE HAREKET EDİLMEKTEDİR. BU MÜSLÜMANLIK DEĞİLDİR.
BİR ZAMANLAR MÜSLÜMAN OLDUĞU İÇİN ADALETİNE SIĞINILAN ÜLKEMİZDE ARTIK İNSANLAR BU NEDENLERLE AİHM ADALETİNE SIĞINMAKTADIR.
İNSAN OLARAK BU AYIP HEPİMİZE YETER. AHİRETTE HESABI VAR.
1-http://www.arestrans.com.tr/infos_index.php?category_code=1274746063&infos_code=1278535593
2-http://analiztv.aktifhaber.com/news_detail.php?id=4024
http://www.habervaktim.com/haber/49132/saglikta_buyuk_vurguna_enfeksiyon... [2]
3-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=846274
4-http://www.alomaliye.com/yolsuzlukla_mucadele_tasarisi.htm
http://www.sayistay.gov.tr/mevzuat/6085/06%206085%20Genel%20Kurul%20Tuta... [3]
http://www.mtk.gov.tr/Detay.aspx?contentID=188 [4]
5-http://www.turkhukuksitesi.com/makale_27.htm
6- http://burhaniscan.org/index.php?option=com_content&view=article&id=855:... [5]