Yeniden Fırına Sürülen Ermeni Tezgahı…

YÖK’ün “görevli” başkanı olan zat-ı muhterem, Üniversitelere bir tamim göndererek, ABD’de her yıl bir yenisi tezgâhlanan “soykırım çalışma grubu”na Türk profesörlerinin de katılmaları gerektiği fermanını vermiş…

Demek ki, bu talimata uygun davranan YÖK profesörleri bundan böyle ABD’nin başını çektiği Ermeni patentli bu tezgâh”ın bir tuğlası olma görevini üstlenmiş olacaklar… Herhalde bu tuğlalar üzerine gerekli harcı koyma işi de, YÖK başkanının bağlı olduğu siyasi gücün işlevleri arasındadır…

Oysa Kurutuluş Savaşımız sırasında Ermenilerin soykırıma tabi kılındığını söylemek, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanan oyunların yanında yer almak demektir.

Türkiye’ye karşı sahneye konan parçalama siyasetinin bir piyonu olmak demektir.

Kurtuluş Savaşı’na katılmış insanlarımızı yıllar sonra arkalarından vurmak demektir.

Çünkü ortada Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı alenen yürütülen bir strateji vardır.

Bu strateji, 21. Yüzyıla ustaca taşınan bir soykırım suçlaması üzerinden politika yaparak, Türkiye’nin doğusunda Ermeniler yararına bir hareketlenmeyi ateşlemek amacını taşımaktadır.

Bu suçlama ve ona dayalı strateji, kolayca görüleceği üzere, içi boş ve anlamsız, soyut ve kişisel bir kinin ürünü değildir.

Bu yalan, sinsice yürürlüğe konulmuş olan bir siyasetin iyi hesaplanmış önemli bir parçasıdır.

Hedef, Ermenistan’a, Türkiye üzerinde hak iddia etme imkânını sağlamaktır.

Bu imkânın arkasında başta Fransa olmak üzere, diğer emperyalist güçlerin çıkarları vardır.

Ermenistan’ın, gıdıklana gıdıklana harekete geçirilmiş ve böylece de, gerçekten “niyetlenme” aşamasına kadar ulaştırılmış hayalleri vardır.

Batı sömürgeciliğinin Doğu’ya uzanan ahtapot kolları vardır… Örümcek ağları vardır...

Türkiye insanı, dostunu ve düşmanını, bu örümcek ağları ve ahtapot kollarına karşı mücadele vererek seçecek ve öğrenecektir.

EVET OLACAKTIR…

Bu bilinçlenme süreci içinde, doğal olarak kayıplarımız ve zararlarımız da olacaktır.

Evet, olacaktır!..

Ama bu olgu, ne yazık ki, kaçınılmazdır.

Çünkü her kilometre taşının, her bilinçlenme iskelesinin ve kazanılan her mevziin bir bedeli vardır.

Bu bedel, ulusça sarf edeceğimiz emektir.

Bu bedel, ulusça katlanacağımız zarardır.

Ve bu bedel, tüm bir millet olarak göze alacağımız bir risktir.

Bir millet olarak bizler, bütün bu emek, zarar ve risklerin ardından eğer ayakta kalabiliyor ve hedeflediğimiz bilince ulaşabiliyorsak, bu sorunu da eksiksiz ve firesiz bir biçimde çözebiliriz; üstesinden gelebiliriz.

Fransa niçin bunca yıl sonra, Kurtuluş Savaşı ortamında üzerimize sürdüğü Ermeni çetelerinin hesabını bugünün gündemine taşımaktadır?..

Bugün sorulması gereken soru işte budur!..

Türkiye insanı, bu sorunun yanıtını bularak bugününü aydınlanmak zorundadır…

Hemen yanı başımızdaki bir komşumuzda sadece bir ay içinde 2860 adet sivil insan hunharca katledilirken, İstiklal Savaşımıza yapılan bu çirkin saldırının anlamı [ve amacı] nedir?..

Niçin meseleye tarihçilerin eğilmesini dahi suç sayan bir yasa, “özgürlüklerin vatanı(!)” sayılan bir ülkede büyük bir çoğunlukla kabul edilebilmektedir?..

Ve Türkiye’nin hükümeti bu çirkin saldırıya karşı neden sadece Fransız mallarının sınırlı ölçüdeki boykotu gibi “üçüncü derece” bir reaksiyon göstermekle yetinmektedir?..

Belirli güç odakları tarafından piyasaya sürülen bu tezgâha karşı uyanık olmak, bilinçli yurttaş olmanın güncel bir koşuludur.

Soruna hamasi milliyetçilik duyarlılığı ile yaklaşmak ta olumlu bir yaklaşım değildir.

Sorunun esasına akılla, gerçekçilikle, sağduyu ve bütün bunların toplamından oluşan bir bilinçle yaklaşılmalıdır.

Temel mesele, oklarını Türkiye”ye çevirmiş bulunan “a-simetrik psikolojik savaş” stratejilerinin şifrelerini çözebilmek ve bu strateji doğrultusunda uygulamaya sokulan taktik saldırıları püskürtebilmektedir…

Bütün bu saydıklarımızı başarabilmek için ise, bilinç yetmez… Yetkin insanların oluşturduğu ciddi, sıkı, disiplinli bir örgütlenme gerekir.

faruk.haksal@politikadergisi.com [2]

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com [3]

www.dnm-ler.com [4]

www.kitlecizgisi.com [5]