Gel Vatandaş Gel, Vekilliğe Gel-2

Ey vatandaş, çağrımıza kulak verdiniz, demokrasi rüzgârları estirdiniz, kurduğumuz tezgâhları boş bırakmadınız, yüzümüzü kara çıkarmadınız…

3000 lira nedir ki? Başbakan dahi, aldığı maaşla geçinemiyor, eşinin bir alışverişte harcadığı para bile daha fazla. Sizin de, belki bir akşam ya da bir ay içerisinde kurduğunuz sofranın ya da kaldığınız evin kirası, o kadar ya eder ya etmez.!

Sizleri, en demokratik şekilde, bizlerin önünde ne kadar eğileceğinizi belirlemek için eğilim yoklamalarıyla, ne kadar genel merkeze bağlı olacağınızı görmek için merkez yoklamalarıyla en uygun yerlere yerleştireceğiz. İçinizi ferah tutun.

Listelere giremeyenler de üzülmesin, netice de 550 milletvekili seçilecek. Sizler de, zaten aday adayı olarak ya da sandıkta seçilemediğiniz takdirde, hem adınızı tüm Türkiye tanıyacak, hem de olası iktidar ya da iktidar ortaklığında ve belediyelerde ihaleleri kazanma şansınız artacak. Ayrıca, seçimlere kadar hiç uğramadığınız partilerde, bir anda en sevilen sayılan kişiler olacaksınız! Bunların hepsi, demokrasimizin nimetleri ve güzellikleri!

Listelere girmeye hak kazanan değerli milletvekili adaylarımız, sizler biraz daha fazla elinizi cebinize atacaksınız. Ama napalım, bunlar hep demokrasimizi daha ileriye taşımanın bedeli. Bunlar hep, size ve vatandaşlarımıza yol, su, elektrik olarak geri dönecek. Fazla etli, sütlüye karışmanıza da gerek yok. Seçimlerden önce de, seçildikten sonra da. Biz ne dersek tekrarlayın, kâfidir. Siz hiç kafanızı yormayın, ülke ve parti meselelerine!

Evet, değerli okuyucular, bu tabloya eklenecek, daha çok fazla şey var ama biliyorsunuz ki, ileri demokrasiye hızla geçiş yaptığımız şu son yıllarda, daha fazla eleştirerek kendisine ve demokrasi mücahitlerine zarar vermek istemem!

AKP’ye yaklaşık 6000, CHP’ye 5000, MHP’ye de 3000 milletvekilliği adaylığı başvurusu yapıldı. Bu milletvekilleri aday adaylarının, hem siyasi partiler yasasının ve yargının sağladığı ucu açık içtihat kararları, hem siyasi partilerin antidemokratik yapısı hem de şu an bu partileri yöneten mevcut zihniyetlerin sonucu, herkesin cansiperane demokrasi kavgası verdiği ülkemizde, nasıl belirleneceğini biliyorsunuz.

14 bin aday adayının, aday oldukları partilerinin kasasına bırakacakları para, yaklaşık 40 trilyonu bulacaktır. Seçim sırasında harcayacakları paraları ve listelere giren adayların ilave olarak partilerine verecekleri parayı da, ileri demokrasiye zarar vermemek adına saymıyorum.

Şimdi bir hatırlayalım, tekel işçileri, devlete kaç liralık maliyetleri dolayısıyla, kışın ortasında havuzlara atıldı? Cevap: 40 trilyon….

Peki, bu 40 trilyonla, 60 bin asgari ücretlinin ya da sözleşmeli öğretmenin bir ay boyunca geçinmeye çalıştığını hatırlatmaya gerek var mı?

O zaman bir soru daha;

Sizce, 6 milyonu işsiz olan, 20 milyona yakın asgari ücret sınırında, kısaca nüfusunun yarısından fazlası, açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan bir ülkede, sayıları 14 bini bulan, bu aday adaylarından kaç tanesi, hayatları boyunca, ihtiyaç sahibi birisine, bir kere de 3000 lira vermişlerdir?

Bu işin sosyal boyutu, bir de demokrasi açısından bir soru soralım;

Sizce, eğilim, temayül, merkez, adına ne derseniz diyin, bu yoklama çeşitleriyle seçilen adaylardan kaçı, seçildikten sonra, partilerini şeffaf ve demokratik bir yapıya çevirmek için mücadele edebilir ya da kaçı böyle bir düşünceye sahip?

Son bir soruyla, yazıyı uzatmadan tamamlıyorum;

Madem ileri demokrasi uğruna, demokratik hassasiyet gösterdiğinizi iddia ederek, bu devlete hizmet etmiş kişileri, gözünün yaşına bakmadan içeri atabiliyorsunuz. O halde, bir insanın böbreklerini satacak duruma gelmesi, nasıl insanlığın bittiğini gösteriyorsa, sizin de bu hassasiyetle hareket ederken, vatandaşın en demokratik hakkını ve talebini, satılığa çıkarmanız neyin bittiğini göstermektedir?

İleri demokrasiyi eleştirenlerin de, ileri demokratlarla benzer şekilde hareket etmesini de sizlerin takdirine bırakıyorum!

Bağımsız adaylığın 7734 liraya çıkarılması konusuna hiç girmiyorum bile!

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com