Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/vedat-kocal
[2] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/e-dergi-yazilari
[3] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[4] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
[5] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/tarih
[6] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/toplumsal
Yorumlar
İlki,evet doğrudur,
İlki,evet doğrudur, yazılanlardan çıkan tekil sonuç, aramızdaki ilk ayrımın "politika bilimi" ile "politik pratik" üretimi olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, teori ile pratik arasına "eğitme-öğrenme" değil, "kuram-eylem" ilişkisi koyanlardanım; dolayısıyla, sandığınızın ve bir kez daha "eleştirmiş olmak için eleştirme" nesnesi olarak kullandığınızın tersine, kendine "öğretme" değil, "uygulamayı/ uygulananı kavramsallaştırma" sorumluluğunu yükleyenlerdenim. Dolayısıyla, başta sözü edilen kişisel algı ve üretim farkını "öğretme-öğrenme" ikiliğinde değil, "uygulama-uygulamayı düşünceleştirme, kaydetme" doğal uzantılı ilişkisinde aramayı ve bulmayı seçiyorum.
İkinci olarak, gerçekte var olmayan, ancak tek yanlı "var saydığınız" eleştirinizden "alınganlık" üretmiş olduğum saptamanızı, neye, doğrusu hangi iletişimimize dayandırdığınızı anlayabilmiş değilim. Davranışsal beklentiler, ancak ve ancak birbirini tanıyan, birbirlerinin davranış biçimlerinden ve ölçülerinden haberli kişiler arasında söz konusu olabileceğine göre, henüz tanışma olanağı bulamadığım sizden yana bir davranışsal beklenti içine girme, ve dahi bu beklentinin, dilediğim gibi karşılanmama, ve bundan alınma olasılığım, böylece, en başta doğal temelinden yoksun kalmaktadır. O halde, kişisel/duygusal bir temelde üretilmiş olsa da, sadece dillendirdiğiniz düşünceleri, yargıları değerlendirmekle yetinmek zorundalığım açıktır. Ve kaldı ki, yukarıda bildirdiğiniz düşüncelerinizin esasını ve içeriğini değil, sadece yöntemini, yani düşüncenizin içeriğini değil, salt biçimini değerlendirmekle yetindiğimi yine yukarıdaki yanıtımda ifade etmiştim. Böylece, tanışmadığım sizin, düşünce üretirken çıkış noktası aldığınız bireysel hal ve tutumunuzun, değerlendirmeme ve eleştirime konu olmayacağını öngörmeniz gerekir. Sonuçta, alınganlıkla savunma üretme gereksinimi duymam için neden yoktur; sizin gibi düşünce üretip söylüyorum, hepsi bu.
Ve üçüncü olarak, bu yazışmaya konu olan yukarıdaki yazımın içeriğine, bu kez ürettiğiniz yeni eleştiri gerekçeniz olarak, bir "karamsarlık" ve hatta yine kullandığınız deyimle "umutsuzluk/çaresizlik" psikolojik mesajını ve imgesini, daha başlığında "kuşatmayı yarmak"tan söz eden, kuşatmayı yarma çağrısında bulunan, dahası, sonu "yol açma çabası"nın duyurusu ile biten bir yazının neresinden, ve nasıl çıkardığınızı, kendi yazdığım metin üstünde ben çözümleyemedim; sizin bulmuş olmanızı ise şaşkınlıkla karşılamam gerekirse de, bir önceki yanıtımda söylediğim üzere, bu tür örneklere şaşırmamayı öğrenmiş durumdayım. Nihayet, bu eleştirinizin de "söylenmiş olmak için söylendiği"nin açıkta oluşunu, üzülerek saptamakla ve bildirmekle yükümlüyüm, ve belli ki, bu olumsuz anlamlı zorunluluğu yaratan ben değilim.
Yine de, değerlendirmeleriniz için teşekkür ederek,
Vedat Koçal