İçeriği Yazan: Ata ATUN[1] Zaman: Çar, 30/11/2011 - 23:26
Yorumlar
AB ve Türkiye
İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Per, 01/12/2011 - 13:58
İki bölümden oluşan "Euro Bölgesinin Sonu mu" başlıklı yazısında Sayın Prof. Dr. Atun Avrupa Birliğinin "Borç Krizi" nedeniyle dağılma tehlikesiyle karşı karşıya geldiğini belirtiyor. Ayrıca çok haklı olarak Prof. Dr. Atun, aslında "Euro" nun fiilen “Kuzey Avrupa Euro"su ve "Güney Avrupa Euro" olarak ikiye bölündüğünü, AB'nin gerçek amacının Avrupa dışı ticaret potensiyelini artırmak iken, gerçekte ise AB içi ticaretin canlandığını, bundan da AB lokomotifi durumunda olan Almanya ve Fransanın karlı çıktığına dikkat çekmektedir. Bazı üye ülkelerin milli gelir kapasitelerinin üzerinde borçlanarak son duruma gelindiğini ifade eden Sayın Prof. Dr. Atun "Açıkçası “Euro Bölgesi” ve Avrupa’nın para birimi olan “Euro” fiilen bitmiş durumda" derken bunun AB'nin dağılışının başlangıcı olabileceğine de işaret etmektedir.
Ben Avrupa Birliği'ndeki bu son gelişmeler bağlamında ülkemiz Türkiye'nin nasıl etkilene bileceğine kısaca değinmek istedim. Bilindiği gibi AB'nin yazgısı Türkiye'yi iki açıdan çok yakından ilgilendirmektedir:
1) DIŞ TİCARET ÜZERİNDEN:
Yine bilindiği gibi Türkiye dış ticaretinin %59'nu AB ülkeleri ile yapmaktadır. Dolayısı ile AB bölgesinde çıkacak derin bir kriz ülkemizi derhal etkileyecektir.
AKP iktidarının Türkiye'nin "Ekonomik Büyüme" konseptinin birisi "dış kaynak" ve diğeri "ihracat" olmak üzere iki dayanağı vardır. AB ülkelerinde borç krizi nedeniyle zor duruma düşen bankaların ana merkezleri, pek ala Türkiye'deki şubelerinideki fonlarını, yatırımlarını ve varlıklarını acil ihtiyaç nedeniyle geri çekmek zorunda kalabilirler; böylece Türkiye "Kaynak" sıkıntısı ile karşılaşabilir. Öte yandan Avrupa Birliğindeki finans krizi, 2007/2008 küresel finans krizde olduğu gibi, Avrupa Birliğinde reel sektöre ister istemez sıçrayacaktır. Bu da doğrudan bütün Avrupa ülkeleri ekonomilerini al-üst edecek demektir. Sonuçta AB'nin krizi Türkiye'den ithalatı oldukça azaltacak, bu da ülkemizde "ihracat" azalması nedeniyle ekonomik kriz olarak doğrudan yansıyacak demektir.
2) TÜRKİYE'NİN SİYASİ GELECEĞİ BAKIMINDAN:
Türkiye 1959 yılından beri AB'ye üye olmak istemektedir. Yani AB üyeliği Türkiye'nin gelecekle ilgili en büyük siyasal bütünleşme projesidir. 2005 yılında Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasına rağmen henüz bir arpa boyu yol alınamamıştır. Çünkü 2004 yılında Kıbrıs Rum tarafının resmen AB üye yapılmasıyla ve AB içi karar mekanizmalarının da "oy birliği" esasına dayanması nedeniyle müzakereler kilitlenmiştir. AB'nin Fransa, Almanya gibi lokomotif ülkelerinin yetkili sözcüleri Türkiye'nin AB üyeliğine açıkca karşı olduklarını gizlemediklerine göre Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB üyeliği aslında önceden Türkiye'nin üyeliğini onların arkasına saklanarak engellenmesi için planlanmış olduğu ortadadır. AB Türkiye'yi tam üye yapmaya yanaşmadığı gibi, Türkiye'nin "yularını" da bırakmak niyetinde değildir. AB'nin emperyalist devletleri (Fransa, Almanya, İngiltere) Türkiye'yi oyalıyarak, AB üyelik kozunu kullanarak işbirlikçi AKP iktidarı aracılığı ile Sevr'i yeniden Türkiye'ye kabul ettirmenin siyasi koşullarını elde etmeye çalışmaktadırlar.
AB'nin çözülmesi, ülkemizde ilerici ulusal demokratik güçlerin de elini güçlendirecektir belki ama öte yandan Avrupa ve dünyada da krizle birlikte savaş riski oldukça artacaktır!
Yorumlar
AB ve Türkiye