Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/vedat-kocal
[2] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[3] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
[4] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/tarih
[5] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/toplumsal
Yorumlar
Geleni anlamaktır aslolan, anarken gidenleri..
"..Ama ben/ onların ölümlü, yanılgan insan/ geçen ve bir daha geri gelmeyen bir rüzgâr olduklarını unuttum" diyor Turgut Uyar Usta.
Erkin'in toprağına ilk kar yağalı -ki zaten bir kara kış günü girmiştir o toprağın altına- sekiz koca yıl geçti. Bu zaman, "anma"yı aşıp anlamaya başlamak için yeterlidir. "28 Şubat" denilen kapitalist yeniden yapılanma süreci, "gerçek mağdurları" tarafından halen anlaşılmamış ve anlatılmamıştır. Erkin, mağduriyetin ötesine geçip, "28 Şubat şampiyonları"nın kurbanı olmuştur. Anısı, acıtıcı olmanın dışında öğreticidir, öyle olmalıdır.
Bugünün köşe yazarı, 12 Eylül karanlığının genç politisyeni Melih Pekdemir'in 12 Eylül'ün sözde mahkeme salonlarındaki haykırışı ders olmalıdır: "siz bizi örgütlendiğimiz için yargılıyorsunuz, ama gelecek nesiller daha iyi örgütlenemediğimiz için yargılayacaklar!" Ve sadece Erkin'i değil, ama mücadele tarihimizin tüm kurbanlarını, şehitlerini anarken, Mayakovski Usta'nın şu çığlığı, hiç silinmemelidir kulaklarımızdan:
"Bak dinle arkadaş!
Ders al yenilgimizden!
Vay o savaşçıya ki tek başına vuruşur,
ibret almaz bizden!.."
Selamlarla..