Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/faruk-haksal
[2] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
[3] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/tarih
[4] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/toplumsal
Yorumlar
Bilinçsiz ilaç kullanma bazen
Bilinçsiz ilaç kullanma bazen ölüme de sebep olmaktadır.
Demokrasi ve laiklik bilincinden uzak toplumumuz insanına, demokrasi adı altında yanlış ilaçlar şırıngalanmaktadır.
Hayata geçmemiş, yaşamda yerini bulmamış fikirler ölüdür.
Evet 27 Mayıs harekatı bir çok yönüyle devrim niteliği taşıyabilir. Salt bunlara bakarak devrim diyemeyiz. Devrimsel niteliklerin işlerliği önemlidir devrim diyebilmek için. Bunun içinde bu unsurların öneminin algılanması şarttır.
Örnek gösterdiğiniz Anayasa Mahkemesi mesela; mahiyeti algılanıp işlerliği sürmekte mi, yoksa önümüzde göstermelik bir heykel olarak mı durmakta.
Ya dokunulmazlıklar. Madem devrim var ortada, güçlülerin hukukunu oluşturan dokunulmazlıklar neyin nesi?
Ya laiklik, devlet ve din işlerinin ayrıştırılması değil mi? O zaman devletin cami yerine okul yaptırması gerekmez mi? Madem ki anayasamızda laiklik var, devlet ne karışır benim dinime?
Sınıfsal tabakalaşmanın, üstünler sınıfı tabakalaşmasının önüne geçti mi devrim?
Aksine, kavram karmaşası içinde bazı değerlerin iç olmasına sebep mi oldu?
Her şey GÜVEN hırsızlığının varlığını göstermekte oysa..
Kim bu güveni çalanlar?
Onlar fikir üretip, eyleme geçirmeyenler, geçmesini istemeyenlerdir.
GERÇEKTEN HALKIN, MİLLETİN İRADESİNİ ORTAYA KOYMAK, AYNI AMAÇ İÇİN ÖRGÜTLÜ HAREKET ETMEKLE MÜMKÜNDÜR.
Halkın devrimi de böyle bir örgütlenme ile oluşur.
Örgütsüzlük, savrukluk umarsızlıktır; umarsız olan savunmasız ve çıplaktır. Verilen her türlü savaşım, ulusal bir örgüt olmadan kesin ve tam olarak başırıya ulaşamayacağı gibi ulusal bir örgütün yetersizliği veya doğru anda bekleyip yanlış anda ilerlenmesi de yenilgi getirebilir. Dayanca dayanç katarak sağlam olarak örgütlenene kadar yersiz başkaldırılar fayda yerine zarar getirir.
Yanlışın varlığını, kendi yanlışlarının oluşumuna zemin hazırlamak için işaret edenlerin malzemesi olmaktan öteye gitmez.
Birileri size bu örgütün varlığını gösteriyorsa, örgütün sorgulanması gerekir. Örneğin Müslüman Kardeşler Örgütü'nün Arap Baharı Rüzgarı estirmesi gibi.
27 Mayıs Devriminin hemen arkasından başlayan genç subaylar eylemleri, devrim denilen aldatmacanın gayesini ortaya koymuştur.
Evet Silahlı Kuvvetler bir örgüttür. Hiyerarşik yapıda askeri bir örgüt. Ancak demokrasi sivil örgütlerce planlanır programlanır. Kozmopolit tüm düşünceler ve fikirler tartışma ortamı bulur, dayatmalar olmadan özgürce. Halk Dayanışması dediğiniz olayda böyle bir sivil örgüt mevcutmudur; onunla mı bütünleşilmiştir yoksa başı bozuk halkla mı?
Ülkemizde Subaylar halkın kendilerine beslediği güveni istismar ederek pekiştirdiler yıllarca. Harbiye Marşı, Ordu Evleri, Gata Askeri Hastanesi ve Askeri Ceza Kanunu gibi dokunulmaz güçlülerin hukuku içinde.
Şimdi bunlar devrildi, buna devrim diyebilirmiyiz? Hayır. Karşı devrim bile diyemeyiz. Çünkü işlerlik önemli öncelik.
Bunun nedeni sadece yer değiştirmedir. Küresel otoritenin maşa değiştirmesidir. Tıpkı 1960 tan başlayarak her 10 senede bir olduğu gibi.