1968 kuşağı devrimci hareketine bakıldığında,öne çıkan teorisyenler olarak Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İ.Kaypakkaya adını anmamız gereklidir. Y.aslan, H.İnan birkaç mektup dışında yazılı bir metin bırkmamışlardır. M.Çayanın Marksizm.Leninizme getirdiği teorik katkı kısaca kesintisiz devrim anlayışıdır. Buna göre, devrimin iki aşamalı olması gerekliliği, ilk aşamada demokratik halk devrimi gerçekleşecek, bu devrimde öncü proleterya, köylülük küçük burjuva, aydın ve ordu gençliği müttefik olacak, ikinci aşamada proleter devrimde ise yine proleterya öncü köylülük müttefik, dolayısıyla işçi köylü ittifakı her iki devrimde de geçerli olacaktır. Mahirin bu devrim anlayışı aslında Leninci devrim teorisine denk düşer. Mahirin mücadele yöntemi olarak pek çok yöntem arasından salt silahlı mücadeleyi seçmesi yanlıştır. Onun dışında Mahirin Kemalizmi anti emperyalist, halkçı devrimci bir milli kurtuluş hareketi olarak değerlendirmesi doğru ve gerçekçidir. Mahiri ve onun kurucusu olduğu Thkp cephesini Leninci açıdan değerlendirirsek, Narodnik olduğunu, işçi sınıfı ve geniş emekçi halk yığınlarından kopuk olduğunu tespit etmiş oluruz. Narodniklik Rus bolşevik devrimi öncesi ortaya çıkan halktan kopuk ancak halkçı bir avuç devrimci silahlı grupların eylemlerine verilen isim olmuştur. Lenin bu grupları eleştirmiştir. Kaypakkaya Kemalizmi faşist diktatörlük olarak yorumlaması da onun hatasıdır.Kemalizm, Mahir yoldaşın da yazdığı gibi anti- emperyalist, halkçı, devrimci (çünkü feodal Osmanlı toplumunu tasfiye etmiştir), milli kurtuluş ideolojisidir. Sınıfsal olarak yeri küçük burjuva sınıfıdır. Kaypakkaya Emperyalizm çağında ulusların kaderini tayin hakkı konusunda da yanılır. Eğer Kürtler devlet kurmak talep ederlerse bunu kabul ederiz diye yazar. Oysa bu görüş, Abd emperyalizmin siyasi temsilcisi wilsona aittir. Bu konuda da kaypakkaya Abd-Ab emperyalizmin Türk vatanını bölme milletini dağıtma projesini savunmuştur. Yine Lenin, eğer bir milli kurtuluş hareketi emperyalizmi geriletip, devrimci cepheyi büyütüyorsa o zaman o harekete destek olunur, diye bu konuda bir çekince koymuştur,yıllar öncesinden. Aslında kaypakkayanın yazılarında baştan sona feodalizme övgü emperyalizmle işbirliği yapan karşı devrimci feodal toprak ağalarını olumlama vardır. Bu nasıl devrimciliktir?Feodalizme karşı çıkmadan burjuva demokratik devrimci bile olunamayacağı açıktır. Karşı devrimci Dersim ayaklanması bile Kemalizme karşıt diye haklı görülür. Kürtleri ayrı bir millet olarak görmek hatalı bir yaklaşımdır.Türk milletini meydana getiren etnik yapılardan birisidir.Türkiyede tek bir halk Türk halkı,tek bir millet Türk milleti vardır.Türkler ezen kürtler ezilen ulustur tespiti emperyalist bir iftiradır. Ezilen Türküyle Kürdüyle Türk milletidir.Abd-Ab emperyalizminin amacı, Sevri gerçekleştirerek Türk vatanını bölme projesinin soldan destek aramaktır. Mahirin anti-emperyalist, M.Kemalci yurtsever devrimci çizgisi ile Kaypakkayanın emperyalist tezlere dayanan sahte devrimciliği bu noktada da birbiriyle çelişmektedir. Kaypakkaya 70den itibaren Maodan etkilenir ve kendi örgütünü kurar. Köylerden başlıyan bir gerilla mücadelesine girişir. Çorumun Tokatın köylerine gider orada köylülere silahlı propaganda yapar.Ancak işçi sınıfı ve proleterya bu mücadelede kazanılamamıştır. Aslında sözde kürt meselesi sınıfsal bir meseledir, bölgedeki feodal yapı tasfiye edilmeden çözüm bulmak imkansızdır. Ancak demokratik bir halk devrimi bu geri kalmışlık soruna çare olacaktır. Pkk emperyalizmin uşağıdır, feodal toprak ağalarından destek almaktadır. Hiçbir sol ve devrimci yönü yoktur. Karşı-devrimci ve sağcı bir yapıdır. Kaypakkayanın sadece devrim tahlili ve Türkiyenin yarı sömürge ve yarı feodal ülke tespiti doğrudur. Devrim tahlilinde proleterya öncülüğünde demokratik bir halk devrimi günceldir, ardından sosyalizme geçilecektir tespiti doğru ve gerçekçidir. Kaypakkaya Maoculuğu benimserken diyalektik düşünceyi görmezden gelip, 50li yıllardaki Çinin Mao öncülüğünde yaptığı anti-emperyalist ve anti-feodal devrimini taklit etmiştir. Oysa 60 sonrası Türkiyede burjuva demokrasisi en geniş şekilde mevcuttur. Diyalektik düşünce zaman ve zemini dikkate almıyan fikir yürütmelerin devrimci bir akıl yürütme olamayacağının altını çizer. Teori ve akıl yürütme hatalı ve dogmatik olunca pratikte bir devrimci başarı aramak nafile bir çabadır.Kaypakkayanın hazin devrimci serüveni bu çabalarla doludur.
Yorumlar
Kaypakkaya Eleştirisi
1968 kuşağı devrimci hareketine bakıldığında,öne çıkan teorisyenler olarak Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İ.Kaypakkaya adını anmamız gereklidir. Y.aslan, H.İnan birkaç mektup dışında yazılı bir metin bırkmamışlardır. M.Çayanın Marksizm.Leninizme getirdiği teorik katkı kısaca kesintisiz devrim anlayışıdır. Buna göre, devrimin iki aşamalı olması gerekliliği, ilk aşamada demokratik halk devrimi gerçekleşecek, bu devrimde öncü proleterya, köylülük küçük burjuva, aydın ve ordu gençliği müttefik olacak, ikinci aşamada proleter devrimde ise yine proleterya öncü köylülük müttefik, dolayısıyla işçi köylü ittifakı her iki devrimde de geçerli olacaktır. Mahirin bu devrim anlayışı aslında Leninci devrim teorisine denk düşer. Mahirin mücadele yöntemi olarak pek çok yöntem arasından salt silahlı mücadeleyi seçmesi yanlıştır. Onun dışında Mahirin Kemalizmi anti emperyalist, halkçı devrimci bir milli kurtuluş hareketi olarak değerlendirmesi doğru ve gerçekçidir. Mahiri ve onun kurucusu olduğu Thkp cephesini Leninci açıdan değerlendirirsek, Narodnik olduğunu, işçi sınıfı ve geniş emekçi halk yığınlarından kopuk olduğunu tespit etmiş oluruz. Narodniklik Rus bolşevik devrimi öncesi ortaya çıkan halktan kopuk ancak halkçı bir avuç devrimci silahlı grupların eylemlerine verilen isim olmuştur. Lenin bu grupları eleştirmiştir. Kaypakkaya Kemalizmi faşist diktatörlük olarak yorumlaması da onun hatasıdır.Kemalizm, Mahir yoldaşın da yazdığı gibi anti- emperyalist, halkçı, devrimci (çünkü feodal Osmanlı toplumunu tasfiye etmiştir), milli kurtuluş ideolojisidir. Sınıfsal olarak yeri küçük burjuva sınıfıdır. Kaypakkaya Emperyalizm çağında ulusların kaderini tayin hakkı konusunda da yanılır. Eğer Kürtler devlet kurmak talep ederlerse bunu kabul ederiz diye yazar. Oysa bu görüş, Abd emperyalizmin siyasi temsilcisi wilsona aittir. Bu konuda da kaypakkaya Abd-Ab emperyalizmin Türk vatanını bölme milletini dağıtma projesini savunmuştur. Yine Lenin, eğer bir milli kurtuluş hareketi emperyalizmi geriletip, devrimci cepheyi büyütüyorsa o zaman o harekete destek olunur, diye bu konuda bir çekince koymuştur,yıllar öncesinden. Aslında kaypakkayanın yazılarında baştan sona feodalizme övgü emperyalizmle işbirliği yapan karşı devrimci feodal toprak ağalarını olumlama vardır. Bu nasıl devrimciliktir?Feodalizme karşı çıkmadan burjuva demokratik devrimci bile olunamayacağı açıktır. Karşı devrimci Dersim ayaklanması bile Kemalizme karşıt diye haklı görülür. Kürtleri ayrı bir millet olarak görmek hatalı bir yaklaşımdır.Türk milletini meydana getiren etnik yapılardan birisidir.Türkiyede tek bir halk Türk halkı,tek bir millet Türk milleti vardır.Türkler ezen kürtler ezilen ulustur tespiti emperyalist bir iftiradır. Ezilen Türküyle Kürdüyle Türk milletidir.Abd-Ab emperyalizminin amacı, Sevri gerçekleştirerek Türk vatanını bölme projesinin soldan destek aramaktır. Mahirin anti-emperyalist, M.Kemalci yurtsever devrimci çizgisi ile Kaypakkayanın emperyalist tezlere dayanan sahte devrimciliği bu noktada da birbiriyle çelişmektedir. Kaypakkaya 70den itibaren Maodan etkilenir ve kendi örgütünü kurar. Köylerden başlıyan bir gerilla mücadelesine girişir. Çorumun Tokatın köylerine gider orada köylülere silahlı propaganda yapar.Ancak işçi sınıfı ve proleterya bu mücadelede kazanılamamıştır. Aslında sözde kürt meselesi sınıfsal bir meseledir, bölgedeki feodal yapı tasfiye edilmeden çözüm bulmak imkansızdır. Ancak demokratik bir halk devrimi bu geri kalmışlık soruna çare olacaktır. Pkk emperyalizmin uşağıdır, feodal toprak ağalarından destek almaktadır. Hiçbir sol ve devrimci yönü yoktur. Karşı-devrimci ve sağcı bir yapıdır. Kaypakkayanın sadece devrim tahlili ve Türkiyenin yarı sömürge ve yarı feodal ülke tespiti doğrudur. Devrim tahlilinde proleterya öncülüğünde demokratik bir halk devrimi günceldir, ardından sosyalizme geçilecektir tespiti doğru ve gerçekçidir. Kaypakkaya Maoculuğu benimserken diyalektik düşünceyi görmezden gelip, 50li yıllardaki Çinin Mao öncülüğünde yaptığı anti-emperyalist ve anti-feodal devrimini taklit etmiştir. Oysa 60 sonrası Türkiyede burjuva demokrasisi en geniş şekilde mevcuttur. Diyalektik düşünce zaman ve zemini dikkate almıyan fikir yürütmelerin devrimci bir akıl yürütme olamayacağının altını çizer. Teori ve akıl yürütme hatalı ve dogmatik olunca pratikte bir devrimci başarı aramak nafile bir çabadır.Kaypakkayanın hazin devrimci serüveni bu çabalarla doludur.