Bir kere sn.yazar benim düşünce yöntemimim bilimsel olmadığını ve hep başkalarının tezlerine teori ve esinlemelerine dayandığını iddia ediyor,oysa ben fikir ve değerlendirmelerimi elimden geldiğince salt Marksizm Leninist teorinin ülkemiz somut tarihsel ve sosyo-ekonomik verilerine dayandırmaya çalışmaktayım,ancak yazar,somut koşulların somut tahlili ilkesinden kopuk olarak Türkiyenin gelşme ve ilerlemesi için milli demokratik devrim tezini zorunlu bir model olarak dayatma çabası içine girmektedir,oysa Milli demokratik devrim tezi sadece bir seçenektir, biricik kurtuluş yolu falan değildir,günümüzde mdd tezini savunmayan marksist partilerin varlığını somut bir gerçekliktir,anti emperyalizme karşıt yurtsever cephede yer almak, emperyalizmin teslimiyetine Abd ve Ab emperyalizmin kuşatmasına karşı durmak yeterlidir. Üstelik sosyalist ve Marksistler için tek kurtulu yolu kapitalizmi yıkıp yerine proleterya diktatörlüğü öncülüğünde sosyalizmi kurmaktır, ana amaç budur.Sn. yazar emperyalizmin kendi arasındaki içsel çelişkilerini sayarak, dünya ölçeğindeki asıl Marksist Leninist çelişkiyi yani,ezilen ülke proleteryası ile ezilen ülke tekelci,işbirlikçi burjuvazisi arasındaki asıl çelişkiyi gizleyerek üçüncü dünyacı,galiyevci bir yorum tarzına sığınmaktadır,oysa ne Marksın ne Leninin teorisinde ne de Maonun teorisinde genel bir demokratik devrim teorisi yoktur.Sadece Marks 19 yy.da burjuvazinin feodal monarşi ile uzlaşma eğilimi dikkate alarak proleteryanın demokratik devrime önderlik ederek sosyalizme doğru ilerlemesini savunmuştur, Lenin Rusya gibi kapitalizmin çok geri olduğu bir ülkede Marksın bu görüşlerinden esinlenerek sosyalizmi inşa etmiştir.Ulus kavramı sınıfsal tarihsel özü itibariyle burjuva ideolojisini temsil etmektedir, ancak günümüzde artık burjuvazi devrimci yeteneğini kaybetmiş gerici bir niteliğe büründüğü için anti emperyalist yurtsever ulusalcılık işçi sınıfının savunup sahiplenmesi gereken bir argüman haline gelmiştir. Sn.yazar ayrıca kemalist devrim ile sosyalist marksist leninist devrimi birbirine karıştırmakta, proleteryanın önünde duran kemalist devrimi tamamlamak, yani toprak reformu ve diğer üst yapıda yapılması gereken acil demokratik devrimci görevleri sosyalist ve Marksist,Leninist devrim perspektifini gözden kaçırarak yapmaktadır. Proleteryanın tarihsel devrimci rolünü salt kemalist devrimle sınırlandırmak,insanı marksizmden kopartmaya yeter de artar, çünkü sınıfları ve sınıf mücadelesini proleterya diktatörlüğüne dek varacağını tanıyan kişiye ancak marksist denilir.Yazar bu değerlendirme ve analiz tarzıyla aslında Marksizmin temel çıkış noktasını terk etmiş ya da göz ardı etmiştir. Bu noktada bir çarpıtma ve saptırmayı somut olarak görmemiz olasıdır.Oysa, Marksizm proleteryanın kapitalizmi aşma ve sosyalizmi kurma bilimidir. Marksizm herhangi bir bilim değildir, onun sınıfsal özünü boşaltırsanız geriye bir şey kalmaz.Ulus kavramı özünde sınıfsaldır ve her ulus(ezen ve ezilen uluslar) proleterya ve burjuvazi arasında sınıfsal açıdan çıkarları birbirine ters uzlaşmaz sınıflara bölünmüştür 19.yy Marksizmin temel çelişkisi proleter-burjuva çelişkisini göz ardı ederek çağımız emperyalizm olgusunu sağlıklı, bilimsel ve diyalektik açıdan değerlendirmemiz mümkün değildir,zaten Leninin de Maonunun da yaptığı budur, Marksizm konusunda hiç bir çarpıtma ve saptırma onların eylemliliklerinde yer almaz.Kemalist devrim konusunda da Mustafa kemalin izmir iktisat kongresinden sonra liberalizmi hayatı geçirdiği ortadadır,bu da Kemalist devrimin salt bir burjuva demokratik devrim olduğu somut gerçeğini bize kanıtlar,sosyalist devrimcilerin hedefi salt kemalist devrimi ihya etmek olamaz,bunu kim iddia ederse Marksizme ihanet eder.Ben mdd tezinin son ‘güncellenmiş’ halini merhum M.Bellinin Türkiye Emek Partisi programını kaynak alarak ve referans olarak verebilirim.Orada da yazarın savunduğu tarzda bir milli demokratik devrim tezi maalesef yer almamaktadır.Burada ezbere yorum yapmıyoruz haliyle.Bu noktada, geçen yazımdaki ana fikrimi ısrarla savunarak Marksizmi inkar etmeyen bir milli demokratik devrim anlayışını savunmaya devam edeceğim.
Yorumlar
yazara yanıt
Bir kere sn.yazar benim düşünce yöntemimim bilimsel olmadığını ve hep başkalarının tezlerine teori ve esinlemelerine dayandığını iddia ediyor,oysa ben fikir ve değerlendirmelerimi elimden geldiğince salt Marksizm Leninist teorinin ülkemiz somut tarihsel ve sosyo-ekonomik verilerine dayandırmaya çalışmaktayım,ancak yazar,somut koşulların somut tahlili ilkesinden kopuk olarak Türkiyenin gelşme ve ilerlemesi için milli demokratik devrim tezini zorunlu bir model olarak dayatma çabası içine girmektedir,oysa Milli demokratik devrim tezi sadece bir seçenektir, biricik kurtuluş yolu falan değildir,günümüzde mdd tezini savunmayan marksist partilerin varlığını somut bir gerçekliktir,anti emperyalizme karşıt yurtsever cephede yer almak, emperyalizmin teslimiyetine Abd ve Ab emperyalizmin kuşatmasına karşı durmak yeterlidir. Üstelik sosyalist ve Marksistler için tek kurtulu yolu kapitalizmi yıkıp yerine proleterya diktatörlüğü öncülüğünde sosyalizmi kurmaktır, ana amaç budur.Sn. yazar emperyalizmin kendi arasındaki içsel çelişkilerini sayarak, dünya ölçeğindeki asıl Marksist Leninist çelişkiyi yani,ezilen ülke proleteryası ile ezilen ülke tekelci,işbirlikçi burjuvazisi arasındaki asıl çelişkiyi gizleyerek üçüncü dünyacı,galiyevci bir yorum tarzına sığınmaktadır,oysa ne Marksın ne Leninin teorisinde ne de Maonun teorisinde genel bir demokratik devrim teorisi yoktur.Sadece Marks 19 yy.da burjuvazinin feodal monarşi ile uzlaşma eğilimi dikkate alarak proleteryanın demokratik devrime önderlik ederek sosyalizme doğru ilerlemesini savunmuştur, Lenin Rusya gibi kapitalizmin çok geri olduğu bir ülkede Marksın bu görüşlerinden esinlenerek sosyalizmi inşa etmiştir.Ulus kavramı sınıfsal tarihsel özü itibariyle burjuva ideolojisini temsil etmektedir, ancak günümüzde artık burjuvazi devrimci yeteneğini kaybetmiş gerici bir niteliğe büründüğü için anti emperyalist yurtsever ulusalcılık işçi sınıfının savunup sahiplenmesi gereken bir argüman haline gelmiştir. Sn.yazar ayrıca kemalist devrim ile sosyalist marksist leninist devrimi birbirine karıştırmakta, proleteryanın önünde duran kemalist devrimi tamamlamak, yani toprak reformu ve diğer üst yapıda yapılması gereken acil demokratik devrimci görevleri sosyalist ve Marksist,Leninist devrim perspektifini gözden kaçırarak yapmaktadır. Proleteryanın tarihsel devrimci rolünü salt kemalist devrimle sınırlandırmak,insanı marksizmden kopartmaya yeter de artar, çünkü sınıfları ve sınıf mücadelesini proleterya diktatörlüğüne dek varacağını tanıyan kişiye ancak marksist denilir.Yazar bu değerlendirme ve analiz tarzıyla aslında Marksizmin temel çıkış noktasını terk etmiş ya da göz ardı etmiştir. Bu noktada bir çarpıtma ve saptırmayı somut olarak görmemiz olasıdır.Oysa, Marksizm proleteryanın kapitalizmi aşma ve sosyalizmi kurma bilimidir. Marksizm herhangi bir bilim değildir, onun sınıfsal özünü boşaltırsanız geriye bir şey kalmaz.Ulus kavramı özünde sınıfsaldır ve her ulus(ezen ve ezilen uluslar) proleterya ve burjuvazi arasında sınıfsal açıdan çıkarları birbirine ters uzlaşmaz sınıflara bölünmüştür 19.yy Marksizmin temel çelişkisi proleter-burjuva çelişkisini göz ardı ederek çağımız emperyalizm olgusunu sağlıklı, bilimsel ve diyalektik açıdan değerlendirmemiz mümkün değildir,zaten Leninin de Maonunun da yaptığı budur, Marksizm konusunda hiç bir çarpıtma ve saptırma onların eylemliliklerinde yer almaz.Kemalist devrim konusunda da Mustafa kemalin izmir iktisat kongresinden sonra liberalizmi hayatı geçirdiği ortadadır,bu da Kemalist devrimin salt bir burjuva demokratik devrim olduğu somut gerçeğini bize kanıtlar,sosyalist devrimcilerin hedefi salt kemalist devrimi ihya etmek olamaz,bunu kim iddia ederse Marksizme ihanet eder.Ben mdd tezinin son ‘güncellenmiş’ halini merhum M.Bellinin Türkiye Emek Partisi programını kaynak alarak ve referans olarak verebilirim.Orada da yazarın savunduğu tarzda bir milli demokratik devrim tezi maalesef yer almamaktadır.Burada ezbere yorum yapmıyoruz haliyle.Bu noktada, geçen yazımdaki ana fikrimi ısrarla savunarak Marksizmi inkar etmeyen bir milli demokratik devrim anlayışını savunmaya devam edeceğim.
Saygılarımla