AKP Gülen’i ABD'den İsteyecek'miş

Evet, şimdi de oluşturulmaya çalışılan yeni gündem F. Gülenin ABD den kırmızı bülten çıkarılarak istenmesi. Yolsuzlukların, çocuklara kadar ulaşan iddiaların üzerini örtmek amacı ile oluşturulan birçok gündemden birinin de bu olduğunu düşünüyoruz.

Başlığımızda bilhassa T.C. Hükümeti değil de AKP dedik. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti ABD yi tanır. ABD, gerekli anlarda kullanılacak çok önemli bir unsur olan cemaatin liderini, son kullanma tarihi bitmiştir damgası vurduğunu düşündüğümüz bir parti için gözden çıkarmaz. Hatırlanacaktır, bir zamanlar Anavatan partisi ve başındaki Özal’da ABD nin sevgilisiydi. Ancak son kullanma tarihi bittiğinde siyasal partiler çöplüğüne gidiverdiler. Özal, kendini kurtarmak adına Cumhurbaşkanlığına kaçtı ama, ölümü hala şüpheli. Aynı kaynağın ürettiği AKP de siyasi partiler çöplüğüne gidecektir. Ancak cemaat ABD nin Türkiye’de yapmak istediği operasyonlar için hazır bir güç olarak yedekte tutulacaktır.

Yeni iktidarlar oluşturulup icraatlar meydana çıkmadan cemaatin ne olacağını bilmek pek mümkün değil. Ancak, Türkiye’nin Laik, insan haklarına ve hukuka saygılı bir ülke olmasının kendi çıkarlarına bu aşamada daha uygun olacağı ABD düşünce kuruluşları tarafından dillendirilmektedir. Üstelik bu dönemde cemaat ismi de çok fazla dillendirilmiş ve yıpranmıştır. Bu itibarla, belki bir süre cemaatin faaliyetleri askıya alınabilir. 

Cemaat kadroları da laik kadrolar olarak hizmet verebilir. Tek bildikleri koşulsuz, asla düşünüp tartmadan itaat olan bu kesim pekâlâ efendilerinin bir emri ile laik, demokrat, adil, hukuka saygılı olabilirler. Ancak işlerin akçeli kısımlarında nasıl davranacakları konusunda şüpheliyim. Atatürk tekkeleri, zaviyeleri bu dinci takımının Osmanlıyı nasıl kanser mikrobu gibi yiyip bitirdiğini gördüğü için kapatmıştı. Bu ülkede hangi hükümetlerin, hangi yönetimlerin küresel çete ve onun nöbetçi onbaşısı ABD için çalıştığını görmek istiyorsanız o dönemlerde açılan İmam hatip sayılarına bakmanız yeterlidir. AKP iktidarı ise bütün okulları İmam hatip yapmakla övünen bir iktidardır.  Bu dinci sistemin lideri de kendi koalisyon ortağı, bu yolları beraber yürüyen, her türlü kıyımı birlikte yapan cemaattir. Hal böyle olunca da cemaati tasfiye etmeye çalışmak bu iktidar için kendini tasfiye etmeye çalışmak anlamına gelmektedir. Bu yüzden de başbakanın şöyle yapacağız, böyle yapacağız sözlerine kimse artık itibar etmemektedir.

Bakınız, başbakan hemen hemen üç aydır cemaati neler yapacağını anlatıyor. Oysa biz birçok örneklerle de gördük ki, başbakan birileri için harekete geçilmesini istediğinde savcılar ve polis derhal gereğini yapıyor. Sabah gün doğarken bir tek Allah Allah nidaları eksiğinde, ancak onun yerini de medya ordusu ile doldurarak insanların evlerine saldırıyorlar.

Peki, cemaat mensupları hepsi biliniyorken neden tutuklanıp Silivri’ye doldurulmuyor? Şimdi de bu işi seçim sonrasına ertelediklerini söylüyorlar. Neden? Yoksa cemaat sempatizanlarının oylarını mı kaybedeceklerinden korkuyorlar. Hani onlar vatan hainiydi? Suçlu ilan etmek istediklerini derhal tutuklayıp Silivri esir hanesine tıkıyorlar, operasyonları kendilerine kadar uzatanları ise sadece başka işe veriyorlar.

Bu durumda seçimlerden sonra bu hükümetin F. Gülen ve adamları hakkında bir işlem yapabileceğine inanıyor musunuz? Keşke bir hükümet devletin işleyişindeki bu yasal olmayan kanser virüsünü temizleyebilse. Bunlardan sonra iktidar olması akla yakın gelen CHP nin bile bu işi kendi iradesi ile yapabileceğinden şüpheliyiz. Ola ki ABD kendi planı gereği cemaati geri çeksin. Onların devlet yönetiminde birlikte olmaları ABD tarafından bugün veya yarın yine istenirse diye CHP kadroları uygun dizayn edilmiştir. Hal böyle iken AKP nin veya başbakanın onların kılına dokunması bile söz konusu değildir. Belki göstermelik birkaç memur cezalandırılır ama hepsi o kadar.