Bir yerel seçimi daha geride bıraktık. 26 Marta yazdığım bu yazımı, okuduğunuzda yerel seçimin galibi belli olmuş olacak. Ve tıpkı 22 Temmuz sonrası tartışmalar da beraberinde gelecek.
Son haftalar çok hareketliydi,
Kimi parti Devlet Bütçesi ile yardım çekleri dağıttı,
Kimi parti mitingler de karnı aç olan milletine simit verdi,
Kimi parti ise dağıttığı beyaz eşya ile gündemi meşgul etti,
Kimi mitinglerde meydan okudu,
Kimi hakaret etti,
Kimi tazminat davası açtı,
Bunların hepsini geride bıraktık. Artık tartıştığımız konu sandıklardan çıkan oylar.
Türkiye geneli tahminim,
AKP % 37,58
CHP % 29,80
MHP % 17,52
SP % 15,10
AKP birinci parti geleceğini zaten biliyordu...
Aylarca çalıştı, çabaladı, yemedi yedirdi, giymedi giydirdi. İşsiz kalana, iş yerine beyaz eşyasını temin etti.
Haklarında birçok yolsuzluk davası açılan AKP’li milletvekilleri “dokunulmazlık” zırhı ile korunduğundan görülmedi.
“Allah partisine” oy vermeyeceğiz de hangi partiye oy vereceğiz? Diyen, seçmenler “günah ile sevap” çizgisi arasında kaldı.
Gündem sürekli olarak “Deniz Feneri yolsuzluğu” ile değil “Ergenekon” olayı ile meşgul edildi. Ergenekon’a gösterilen “özen”, Deniz Feneri davasına gösterilmedi.
2. İddianame Ergenekon dosyası “seçime 3 gün” kala açıklanarak “takipçilik” ispatlandı. Bu dosyada Uğur Dündar’ın ailesi hakkında ithamlara yer verilerek “kadına bakış” açısı ifade edilse de üstü çizilen paşalar, Ergenekon Avukatı Baykal haberi tavan yaptı.
Cumhurbaşkanı Irak ziyaretinde “Kürdistan yerel yönetimi” sözünü kullansa da bunu Irak Anayasansın da yazdığından söylediğini beyan etti. Irak ise “Türkiye Kürdistan’ı tanıdı” açıklamasını yapsa da tartışmalarımızın gölgesinde kaldı.
17 Kamyonet ile ülkemize önce eşyalarını gönderen “Obama” eşyalarını burada bırakıp “bizden neler götürecek” sorgusu yerine suyunu dahi getirmiş, kriz olduğu için diye değerlendirip acıma duygusuna kapıldık.
Ekonomik kriz teğet geçti, yine söylüyorum ekonomik kriz teğet geçti, sözüyle işsizlerin yüreklerine su serpti Başbakan.
Yıllarca faaliyetini sürdürmüş Fabrikalar “bir anda” yöneticilerinin beceriksizliğinin kurbanı oldular ve kapandılar, bu durumu da ekonomik krize ve Başbakan’a bağladılar.
Hedeflenen sona ulaşan Başbakan “İktidar Partisi birinci parti gelmesi lazım, gelmez ise bırakırım gözdağı” ile Ferhat’ları, Şirin’leri kendine hayran bıraktı.
Başbakan’ı yine huzurunuzda alkışlıyorum.
Ekonomik krizi teğet geçirtip, bu kadar olaya rağmen 1. Parti çıktığı için.
nuran.talay@politikadergisi.com [2]
Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/nuran-talay
[2] mailto:nuran.talay@politikadergisi.com
Yorumlar
İKTİDAR OLMAK İÇİN İSTANBUL VE ANKARA ŞART
aylardır süren yerel seçimler yapıldı bitti. seçimlerden başarılı çıkan parti bence akp olmuştur. global ekonomik kiriz ülkemizde büyük tahribat yapmasına rağmen ,akp 8 puan oy kaybetse de büyük bölümünü korumuştur. akp nin aldığı yüzdeyi ,meclisteki muhalif partiler mhp ve chp nin toplamı geçememiştir. muhalif partriler mhp ve chp iki veya üç puan artırsalarda bence başarısız olmuşlardır. chp ve mhp tabanı tek başına iktidar beklemektedir. baykal ve bahçeli hedefleri tek başına iktidar olabilmesi için yerel seçimlerde en az 10 puan artış göstermeleri gerekiyordu. bunun da gerçekleşmesi için il ve ilçe teşkilatlarının çok güçlü ve iyi çalışması gerekiyordu. anadoludaki chp ve mhp teşkilatlanma başkanları başarılı oldukları sonuçlardan belli oluyor.ama istanbul ve ankara da adaylar güçlü olmasına rağmen il ve ilçe teşkilatları başarısız olmuşlardır. tek başına iktidar olmanın yolu ,bir siyasi parti için olmazsa olmazı ,istanbul veya ankara büyükşehirlerden birini almasıdır. on tane adana bir ankaraya ,on tane izmir bir istanbula bedeldir. bu iki şehir akp de kaldığı sürece 34 ün altına düşmesi imkansızdır. bende iki dönem teşkilatlanma başkanlığı yaptım. istanbuldaki örgütlenmenin çok zor olduğunu bilirim. ilçe belediyeler olmadan tabanı kontrol altında tutmak mümkün olmuyor. başka bir büyük sorunda tarikatların ne bize, nede chp ye destek vermeyişi. ..mucahit kubilay
Artık istedikleri gibi at koşturamayacaklar:))
Bu seçim sonuçları şunu gösteriyor. İl merkezlerinde kentli nüfusun oylarını kaybettiler. Daha önce kentli nüfustan bir sürü tepki oyu toplamışlardı. Ama laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma suçundan ve Ergenekon davasında inandırıcı olamadıklarından tabi ki, yolsuzluklar da eklenince, kentli oyunu çekmeye başladı. Diğer yandan ortaya koydukları başarısız kürt politikaları da DTPye yaradı. Kısaca sadece varoşlara kaldılar. Varoşlar da buyük illerde çoğunluğu oluşturduğu için hala en fazla oyu aldılar. Bence bu önemli değil, bundan sonra da bu işi becermeyecklerinden çember giderek daralacak. Ellerine geçirdikleri fırsatı, hırslarına yenik düşerek iyi değerlendiremediler. Şimdi büyük şehir belediyelerinde dengeler değişti. Özellikle İstanbul'da her komiyonda 5 AKPli, 4 CHPli görev yapacak. Artık istedikleri gibi at koşturamayacaklar. Bundan sonra daha çok yolsuzluk davaları dinleyeceğiz. Haydi hayırlısı..:))
Yerel Seçim - Ekonomi
"Ekonomik Krizin" etkileri henüz Türkiye emekçilerini ve küçük burjuvazini vurmamıştır. Hükümetin IMF ile anlaşması sonrası krizin yükü Türkiye emekçilerini vurmaya başlayacaktır. Zira seçimlerden 1 gün sonra Arzuhan Doğan Yalçındağ hükümete IMF ile anlaşın çağrısı yapmıştır. Hükümet zaten IMF ile anlaşacaktır fakat seçim öncesi yaptığı harcamalardan dolayı bütçedeki açık büyümüştür. IMF ise Türkiye ile anlaşıldığı anda harcamaları kısacak ve bütçe açığı verilmemesini sağlayacak kimi tedbirleri hükümete dayatacaktır. Bunun farkında olan AKP Hükümeti, IMF ile anlaşmak için seçim sonrasını beklemiştir.
Türkiye'de ki krizin her geçen gün derinleştiğini, işten çıkartmaların yaşandığı bir süreci,grevleri,iflasları önümüzdeki günlerde net bir biçimde göreceğiz.
Bu sürecin sonunda ise AKP 2011 Genel Seçimlerinde, tek başına iktidar olacak bir oy oranını yakalayamayacaktır.
Seçimlerden kanımca 3 sonuç çıkmıştır:
1) Kemal Kılıçdaroğlu'nun yükselişi
2) DTP realitesinin ben buradayım demesi
3) MHP'nin merkez sağa oturması