Gaz Kapsülü Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
İlker EKİCİ

Bizler, gazeteci değiliz. Hiçbir zaman da bu güzide mesleğin arkasına saklanıp kendimizi gazeteci gibi göstermedik. Gezi parkı olaylarıyla birlikte bir çok paradigma değişti. Kavramlar, tahliller, öngörüler insan aklına dair ne varsa sil baştan yazılmaya başlandı. Buna rağmen, medyanın genel anlamda sürdürdüğü devekuşu tavrı, başını gömdüğü Türkiye topraklarından Mısır’ı, Suriye’yi görmesine karşın Türkiye’ye susması, iktidarla kurulan çarpık ilişkiler sonucu ortaya çıkan vahşi körlüğün göstergesiydi. Medyanın bu suskun tavrı, olanı göstermeme alışkanlığı Gezi olaylarında ters teperek sokakları daha da hareketlendirdi.

Birçok gazete 31 Mayıs öncesi kafayla manşet atma, yalan haber yapma, her türlü sahtekârlığı haber diye sütunlarına taşımaktan geri kalmadı. CNN spikeri ile olmayan hayali röportajlar yapıldı, aynı hayali röportajlar polisle de yapıldı. Madem hayali röportajın adı “ gazetecilik faaliyeti” oluyor, biz de PD okurları için bir hayali röportaj gerçekleştirdik. Biber gazı kapsülüyle gerçekleştirdiğimiz bu röportajı okurların ilgisine sunarken, kalemini satmadan dik duran tüm ustalara selamlarımızı iletiriz.

Keyifli okumalar…

İlker Ekici:  Sizleri hemen hemen her eylemde görüyoruz. Şöyle yakın geçmişe bakarsak, 29 Ekim’de Ankara’da, Silivri’de mahkeme önünde, 1 Mayıs’ta Taksim’deydiniz. En son da sabaha karşı Gezi Parkında 29-30 Mayıs sabahı başlayan müdahalelerde en öndeydiniz. Yorulmuyor musunuz?

Gaz kapsülü: Bu fırsatı verdiğiniz için teşekkürler. Bizler çok uzun yolculuklardan sonra ülkenize geldik. Bir nevi turist sayılırız. Brezilya’da başlayan yolculuk, Türkiye’ye kadar geliyor. Toplumsal olaylarda sıklıkla güvenlik güçlerince kullanılıyoruz. Çoğu zaman oyuncak muamelesi görüyoruz. Mesela ben geldiğimden beri, dokuz eyleme gitmişim ama en son Gezi Parkı olaylarında İstiklal Caddesinde kullanılmak nasipmiş. Her iş yorucudur kendi içinde tabi.

İ.E: Gezi parkı olaylarını siz nasıl görüyorsunuz?

G.K.:  Ağaçlar iyiydi. Hoştu. Gezi parkı yıllardır oradaydı ama hiç bu kadar gündeme oturmamıştı. Başlangıçta insanlar ağaçları korumakla yola çıktı. Sonra gelen bir emirle başlayan müdahale işleri çığırından çıkardı. Biz de tam anlamıyla üretilene kadar defalarca kontrol ediliriz. Atılırız. Ama bu seferki Guinese aday gösterilebilir sayıda bir atıştı, tarifi zor bir müdahaleydi.

İ.E.: 140 bin kapsül gitmiş doğru mu?

G.K.: Daha fazladır. Emniyetin rezervleri azaldı baya tekrar ithal ettiler diye yazmış gazeteler, öyle konuşuyorlardı.

İ.E: Abartılı ve orantısız müdahale olduğunu siz de kabul ediyor musunuz?

G.K.: Etmemek ne mümkün. Guiness’e aday diyorum. Yani ne gerek vardı o kadar sıkmaya. Bir de yeri gelmişken söyleyeyim. Hep insanlara zararımızdan bahsediliyor. Eyvallah da tek canlı insan değil. Ölen kuşları saydınız mı? Kuğulu park’ı mesela Ankara’da bunları unutmayın ama.

İ.E.: Siz de muhalifsiniz galiba, anlatıyorsunuz da başınıza daha çok iş açılmaz mı korkmuyor musunuz?

G.K.: Kullanılıp atıldım ben, artık işe yaramam (Gülüyor)

 

İ.E: Biber gazı kullanımının standardı nedir pekiyi? Dünya bunu nasıl yapıyor, aktarır mısınız bize.

G.K.: Standardı belli kardeşim. Ne olursa olsun hedef göstermeden atacaksın. 45 derecelik açı yapacak. Hedef almayacaksın. Bakın Berkin diye bir çocuk hala hastanede, Mustafa Ali yeni yeni kendine geliyor. Biri akademisyen çok sayıda insanın gözü kör olmuş, bunlar direk hedef göstermeden ileri geliyor. Polis zor şartlarda çalışıyor, uykusuz, öfkeyle eylemcilerin üstüne gidiyor. Polisteki mantık, bitse de gitsek mantığı. Ama orada zaten polis yokken sorun yok. Bunu da görmek gerekiyor.  Böyle iş olmaz. Dünya’da bellidir bu iş. Bu kadar gaz bombası kullanamazsınız. Kongo’sundan Danimarka’sına böyle gaz kullanımı tek kelimeyle felakettir.

İ.E.: Eylemlere katılan gençlerle ilgili söyleyecekleriniz var mı?

G.K.: Evet. Bu gençler, bir beynin neler yapabileceğinin güzel örneği. 1 Haziran gecesi parka bakıyorduk arabanın içinden. Dedik ki arkadaşlarla birbirimize, o parktaki herkes bir amaç için orada duruyor. Biz de bir amaç için buradayız. Bizim amacımız için devlet para ödüyor, onlar ise amacı için devlete para ödüyor. Vergi ödüyor. En sonunda sorgulamaya başladılar. Doğrudur, belki ilk kez kendilerinden alınan vergiler onlara döndü. Duvar yazılarında olağanüstü zekalar, gülümsemelerle bir sonraki duvarda ne yazacaklar merakı ile birkaç gün geçirdik.  Sonra yazmayı bıraktılar. Bir şey kalmadı yazdılar (gülüyor) Biber gazına karşı en etkili çözümü bulup sütle Talcid’i karıştırmayı akıl eden kitleyle nasıl çatışacaksınız ki?

İ.E: Size de slogan yaptılar.

G.K.: Sormayın. Dedim ya beynin neler yapabileceğini görüyoruz. İnsan bombaya slogan yapıp, güldürür ve korkmadığını açıklar mı? Hadi bu bir zekâ, üstüne yapılan şarkı da daha bir farklı zekâ. Çok hoştu, sağ olsunlar. Polislerin diline dolanmış, nöbeti bırakan otobüse geliyor söylüyordu.

İ.E: Bir görüntü vardı. Polisler TOMA’nın haznesine ilaç döküyordu. Biber gazının bir türü olduğu söylendi. Bunu nasıl karşıladınız?

G.K.: bu 1 aylık müdahalede olmadık şeyler gördük. Mesela biz biber gazıyız kardeşim. Atılacak silahımız belli. Ama likit halde, Toma suyuna karıştırmak gerçekten büyük zeka! Destanın altına imza koysalar, o imza kesinlikle bu ilaçlı su olurdu. Böyle bir şey kimsenin aklına gelmezdi!

İ.E.: Brezilyadan buraya geldiniz. Biz eskiden Brezilya diyince futbolu ve sambacıları hatırlardık. Sizle birlikte liste genişliyor. Brezilya’yı bize hatırlatan şeylerden oldunuz.

G.K.: Ona bakarsanız Vendetta maskeleri de Brezilya’da üretiliyor. Tek taraflı sormayın sorularınızı (gülüyor) İlk üretildiğimizde böyle metal kutularımız yoktu. Yere değince patlayan garip bir şeydik. Sonra Brezilya’nın sambası bizi de etkiledi ki metal kapsülün içine girdik. Yere düşer düşmez oynuyoruz. Sambacı adımı gibi. Brezilya’da sayenizde biber fiyatları yükseldi. Bu gidişle yemeklik bile biber bulamayacağız. Futbola gelince, Brezilya iyi ama çArşı burada bizi çok etkiledi.

İ.E.: çArşı deyince. Sahi onlara Dolmabahçe’de stad önündeki müdahaleye ne diyorsunuz?

G.K.:  Oradaki müdahale, Taksim’den daha sertti aslında. Umarım tekrarı yaşanmaz. çArşı ben Türkiye’ye geldiğimden beri hep bir şeylere karşı. Genelde sol duruşu olan bir taraftar grubu sanırım. Ama Gezi olayları çArşı grubunun Beşiktaş tribünlerine sığmadığını gösterdi. Adam yazmış duvara, “yaşasın tam bağımsız kuru kahveci Mehmet Efendi. İmza çArşı” diye. Bununla nereye baş ediyorsun?

İ.E.: Mutlaka görmüşsünüzdür. Pala satır v.s silahlarla saldıranlar hakkında paylaşmak istediğiniz var mı?

G.K.: Bunun üstüne gidilmesi gerekiyor. Ama söyleyelim hepsinin ilk provası Ankara’da yapıldı. Kızılay’da eylemcilerin arasına dalan arabayı unutmayın. Siz unutursanız, palası olan adam unutmaz. Gelir saldırır.

İ.E: Bu kadar olaydan sonra, bir pişmanlığınız veya üzgünlüğünüz var mı pekiyi?

G.K.: Vallaha neticede bir kapsülüm. Ama mutlaka bir düşüncem var. Mesele benim pişman olup olmamam değil eylemcilerin bu pişmanlığı kabul edip etmemesi. Keşke hiç gelmeseydim Türkiye’ye. Dalında biber halimle, sevgilimle tohumlaşırdım. Biri geldi, el attı, topladı, götürdü gaz yaptı, sonra size sattı. Gerisi malum. Gaz haline geliyorsan mutlaka kullanılırsın. Tavsiyem, gaz ithaline ayrılan miktarı ve yapılan ithalatı takip edin. Kaç paranız gidiyor bu bombalara. O para ülkenizde kalsa, onunla yatırım yapsanız kötü mü olur?

İ.E: Haklısınız tabi. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

G.K.: Var evet. Bu fırsatı vermeniz önemliydi benim için de. Bu yüzden özellikle teşekkür ederim. Bizler, hep demokrasinin eksik kaldığı ya da hiç olmadığı ülkelerde kullanıldık. Oysa demokrasilerde belki bir gün hepimizi utanç müzesine kaldıracaklar. O yüzden hiç kimse çıkıp bizi bizden daha çok savunmasın.  Bizim ülkemizde sizdeki kadar yoğun mizah yok. O yüzden bu mizahınızı hiç kaybetmeyin. Gülümseyin yeter. Belki bir gün, kahkaha bombası yapılır insanları gülerek eylemden uzaklaştırırlar bilemiyoruz ama o güne kadar gülümseyin. Çünkü gülümsemenin çok yakıştığı insanların ülkesi Türkiye. Bunu gördük.

İ.E.: Teşekkür ederiz.

G.K: Ben teşekkür ederim.

 

NOT: Bu röportaj tamamen hayalidir. Gerçek kişi kurum materyal v.s. ile ilgisi yoktur.

 

 

İlker EKİCİ

ilker.ekici@politikadergisi.com

Yorumlar

Süper olmuş

Süper olmuş, emeğine sağlık. Kapsüle selamlar:))

Oldukça başarılı; ne de olsa

Oldukça başarılı; ne de olsa İlker Ekici ürünü.. Sıradaki TOMA mülakatı mı yoksa :)

Eksik olmayın

eksik olmayın, biraz orantısız zeka uygulayalım dedik Sayın Seferle :) toma çok hızlı gidiyordu müsait değilmiş ama sözü var mülakat verecek bize :)

Bende en kısa zamanda TOMA

Bende en kısa zamanda TOMA ile ilgili bir şeyler karalamayı düşünüyorum... İlker Ekici benden önce yakalarsa TOMA'yı o yapar artık. :)

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.