Ekonomik kriz aldı başını gidiyor, işsizlik geçen yılın rakamlarına göre %300 artmış, İnsanlar kiralarını, yakacaklarını ödeyemez hale geldiğinden ailelerinin yanına taşınıyor. Kapitalist sistemin en gayri ahlaki işleyişi gün gibi aşikar, IMF ile yeni "pazarlığa" oturuyoruz ümüğümüzü sıktırmayacak bir hükümet ve "çok şükür" o hükümet başında BOP eş başkanlığı yapan karizmatik bir lider halkı peşi sıra takmış "durmadan yola devam ediyor"...
Ne menem bir şeydir ki; AKP muhalifleri ortaya ciddi bir iddia attığında Deniz Feneri, Dengir Fırat iddiaları, Melih Gökçek iddiaları, BOP eş başkanlığı, Gazze vahşeti vb. Her birine bir dalga düşüyor.
Biz üç yanı denizlerle çevrili bir ülke olduğumuz içindir ki dalgaları çoktan kanıksadık.
Kanıksayamadığımız, Cumhuriyet Rejiminin bu kadar tehlike altında kalışı, Cumhurunda Cumhuriyetine sahip çıkmayışıdır.
AKP gönüllü sözcüsü Hasan Celal Güzel'e bakarsanız "Demokratik" kelimesi eklenmeden Cumhuriyet tek başına bir hiç hatta diktatoryaymış. Fikir özgürlüğüdür anlıyorum. Kendilerinin hükümetlerinde demokrasi ve cumhuriyet algılarını yaşamıştık bir zamanlar. Demokrasinin Irak topraklarına nasıl getirildiğini hala yaşıyoruz, İsrail demokratik bir hareketle iktidara geldiği için Hamastan dolayı Gazze'yi bombalarken, Demokrasi aşıkları AB ve ABD tutumları açık. Duma(halk meclisi) tankların namluları çevirilip bombalanırken demokrasi adına Avrupa ve Amerika'nın demokrasi anlayışını görmüştük.
Fakat burada amacın siyaseten Cumhuriyet ile hesaplaşma, olduğu açık dava işin ayrı boyutu.
Bir TV kanalında; "Tamam, saltanat istemiyoruz ama Hilafet şarttır" diyen kişiler konuşuyor. Sistematik bir şekilde her yönden Cumhuriyet ve TSK hedef tahtasına konmuş.
Cumhuriyet, kurumalarına sahip çıkan kişiler ve kurumalarıyla dimdik ayakta bu kişilere yapılan mahalle baskısı ve siyasi ataklarda gözler önünde.
Dergiye yazı yazıyoruz, 5 gün önce yayın kolaylığı açısından göndermeye çalışıyoruz fakat yazımızın içeriği çoktan eskidi. Gündemi bu kadar çabuk değişen dünyada hiç bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Dalga dalga gelen sadece operasyonlar değil, gündem değişikliği, cumhuriyete saldırılar, ekonomik kriz, yerel seçime katılacak aday açıklamaları, doğal gaza bir sene içinde %82'ye varan ve diğer ürünlere zamlar hep dalga dalga geliyor. Dalgaları kanıksadık demiştik ya.
Bizim de tek sevindiğimiz yön "Dalgalanması gereken şeyin, Bağımsızlığımızın ve Egemenliğimizin temsili, Bayrağımızın var olduğudur.
Bu davanın bir an önce sonuçlanmasını, suçlu ve suçsuzun bağımsız mahkemelerce ortaya konmasını bir an önce bekliyorum. Hukuk herkes için gereklidir. Unutulmamalıdır ki hukuksal hatalar geri dönülmesi mümkün olmayan yanlışlar doğurmuştur bu ülkede. Başbakanını ve meclis onayıyla "gencecik büyümeyen abilerimimizi" toprağa verdiğimiz günler hiç uzak değildir.
Türkiye Cumhuriyeti ve onun egemenlik Temsili bayrağımızın saffında, halkın çıkarlarının dışında hareket edenlerinde fikren her zaman karşısında olacağımı kendi adıma ilan ederim.
Yorumlar
Dalgaları her anlamda kanıksar olduk.
Ekonomik kriz aldı başını gidiyor, işsizlik geçen yılın rakamlarına göre %300 artmış, İnsanlar kiralarını, yakacaklarını ödeyemez hale geldiğinden ailelerinin yanına taşınıyor. Kapitalist sistemin en gayri ahlaki işleyişi gün gibi aşikar, IMF ile yeni "pazarlığa" oturuyoruz ümüğümüzü sıktırmayacak bir hükümet ve "çok şükür" o hükümet başında BOP eş başkanlığı yapan karizmatik bir lider halkı peşi sıra takmış "durmadan yola devam ediyor"...
Ne menem bir şeydir ki; AKP muhalifleri ortaya ciddi bir iddia attığında Deniz Feneri, Dengir Fırat iddiaları, Melih Gökçek iddiaları, BOP eş başkanlığı, Gazze vahşeti vb. Her birine bir dalga düşüyor.
Biz üç yanı denizlerle çevrili bir ülke olduğumuz içindir ki dalgaları çoktan kanıksadık.
Kanıksayamadığımız, Cumhuriyet Rejiminin bu kadar tehlike altında kalışı, Cumhurunda Cumhuriyetine sahip çıkmayışıdır.
AKP gönüllü sözcüsü Hasan Celal Güzel'e bakarsanız "Demokratik" kelimesi eklenmeden Cumhuriyet tek başına bir hiç hatta diktatoryaymış. Fikir özgürlüğüdür anlıyorum. Kendilerinin hükümetlerinde demokrasi ve cumhuriyet algılarını yaşamıştık bir zamanlar. Demokrasinin Irak topraklarına nasıl getirildiğini hala yaşıyoruz, İsrail demokratik bir hareketle iktidara geldiği için Hamastan dolayı Gazze'yi bombalarken, Demokrasi aşıkları AB ve ABD tutumları açık. Duma(halk meclisi) tankların namluları çevirilip bombalanırken demokrasi adına Avrupa ve Amerika'nın demokrasi anlayışını görmüştük.
Fakat burada amacın siyaseten Cumhuriyet ile hesaplaşma, olduğu açık dava işin ayrı boyutu.
Bir TV kanalında; "Tamam, saltanat istemiyoruz ama Hilafet şarttır" diyen kişiler konuşuyor. Sistematik bir şekilde her yönden Cumhuriyet ve TSK hedef tahtasına konmuş.
Cumhuriyet, kurumalarına sahip çıkan kişiler ve kurumalarıyla dimdik ayakta bu kişilere yapılan mahalle baskısı ve siyasi ataklarda gözler önünde.
Dergiye yazı yazıyoruz, 5 gün önce yayın kolaylığı açısından göndermeye çalışıyoruz fakat yazımızın içeriği çoktan eskidi. Gündemi bu kadar çabuk değişen dünyada hiç bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Dalga dalga gelen sadece operasyonlar değil, gündem değişikliği, cumhuriyete saldırılar, ekonomik kriz, yerel seçime katılacak aday açıklamaları, doğal gaza bir sene içinde %82'ye varan ve diğer ürünlere zamlar hep dalga dalga geliyor. Dalgaları kanıksadık demiştik ya.
Bizim de tek sevindiğimiz yön "Dalgalanması gereken şeyin, Bağımsızlığımızın ve Egemenliğimizin temsili, Bayrağımızın var olduğudur.
Bu davanın bir an önce sonuçlanmasını, suçlu ve suçsuzun bağımsız mahkemelerce ortaya konmasını bir an önce bekliyorum. Hukuk herkes için gereklidir. Unutulmamalıdır ki hukuksal hatalar geri dönülmesi mümkün olmayan yanlışlar doğurmuştur bu ülkede. Başbakanını ve meclis onayıyla "gencecik büyümeyen abilerimimizi" toprağa verdiğimiz günler hiç uzak değildir.
Türkiye Cumhuriyeti ve onun egemenlik Temsili bayrağımızın saffında, halkın çıkarlarının dışında hareket edenlerinde fikren her zaman karşısında olacağımı kendi adıma ilan ederim.