Bağlantılar:
[1] https://politikadergisi.com/pd-uye/erhan-salman
[2] http://politikadergisi.com/makale/arap-bahari-gercekleri
[3] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/dis-siyasa
[4] https://politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
Yorumlar
Sayın Salman,Öncelikle
Sayın Salman,
Öncelikle yazınız için teşekkür ederim. Yaptığınız analiz, aslında önemli bir gerçeği ortaya çıkarması açısından önemli. Bu noktada dikkat çektiğiniz Tayyip Erdoğan'ın siyasi karizmasının söylendiği ile görülen arasındaki farkı aslında Türkiye'nin birçok durumu için geçerlidir. Fakat bazı noktalarda analiz hatasına düşmemek için bazı gerçekleri unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Örneğin ABD'lilerce yapılan ve sizin çelişki yarattığını düşündüğünüz bu tür anketler, aslında belli noktalara dikkat çekmek için yapılır. Anketler, istatistiksel veriler üzerine yapıldığı söylenen objektif araştırma yöntemlerinden biri olarak görülür ve bu açıdan tamamen bilimsel olarak gösterilir. Fakat istatistik kelimesinin etimolojisi, içinde barındırdığı ve onun "devlet bilimi" anlamına geldiğini gösteren "stat" kelimesini bizlere göstermektedir. Bu noktada istatistik ilk olarak 18. yy.da bugünkü anlamına yakın olarak kullanılmaya başlanmıştır diyebiliriz.
Bizlerin 18.yy.dan beri, istatistik adına değişmediğini söyleyebilceğimiz tek şey ise kullanım amacıdır diyebilirim. Devletler bugüne kadar totatiler, otoriter, otokrat yönlerini hep istatistik biliminin verileriyle meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Bugün ise Tayyip Erdoğan'ın çıktığı kürsülerde CAM-prompter kullanmasının sebeplerinden bir tanesi de budur. Sizin de sonuçlarını bizlerle paylaştığınız tarzda anketlerin de aslında bizelere bazı şeyleri yansıtabilmesiyle beraber, bu konuda referans almamız gereken tek kaynak olmaması gerektiği düşüncesindeyim.
Bu noktada yukarıda dikkati çektiğim hususlara istinaden şunu söyleyebilirim ki, "güçlü lider" yaratma konusunda bazı çok daha önemli noktalara bakmak gerekir diye düşünmekteyim. Öncelikle kişilerin güçlerini ne derece hukuka dayandırdıkları... Öyle ya o zaman Kral Abdullah'ın aldığı iyi sıranın çok daha yukarıda olması gerektiği gibi, günümüzde diktatör olarak sınıflandırdığımız kişilerin de güçlü kişiler oldğunu söyleyip, propogandalarını yapıldığına şahit olmamız gerekirdi. Bunun dışında ise liderlerin ne kadar güçlü ülkeler yarattıkları ve ülkelerindeki politika ve gündem oluşturma durumlarının ne halde olduğuna da bakılmalıdır diye düşünüyorum. Bu açıdan baktığımızda Tayyip Bey'in 48. sırada olması veya olmaması beni çok enterese etmemekle beraber, sadece birkaçını saydığım önemli kıstasta sınıfta kaldığı gayet açıktır. 2002'den beri iktidarda olan bir kişinin bir ülkeyi güç, demokrasi ve gelişmişlik konusunda nereye getirdiğine bakmak ve o ülkenin insanlarının ne kadar güçlendiği görmek önemlidir. Öyle ya liderler, kitlelerin temsilcisi olarak seçiliyorlar... Bugüne kadar Amerikan Başkanları, Amerikalılara dünyada ne kadar çok imkan sağladı, Tayyip Erdoğan ülkesindeki insanların durumunu ne kadar iyileştirdi?
Bu noktada istatistiksel veriler, sadece nicelik üstünden gidip, niteliğe hiç önem vermeyip, camlardan okunabilen veriler sunduğuna göre, bana kalırsa Tayyip Erdoğan'ın Türkiye adına yarttığı hiçbir güç yoktur. Tabi eğer sahip oldukları kişisel mali kaynaklara göre bir güçten bahsedeceksek, o konuda bir şey diyemem ama bu durumda dünya sıralamasında 48. değil de ilk 10'da yer alırsa hiç mi hiç şaşırmam.
Not: "Arap Baharı" yaşadığı söylenen ülkelerde, sizin de gönderme yaptığınız, T.Erdoğan'ın pozisyonuyla ilgili dilerseniz şu yazımı okuyabilirsiniz: http://politikadergisi.com/makale/arap-bahari-gercekleri [2]
Saygılarımla
Edgar ŞAR