İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Salı, 06/12/2011 - 19:14
Sevgili Faruk Haksal, ülkemize, M.Kemal Atatürk'ün liderliğinde antiemperyalist kurtuluş savaşında kurulan laik cumhuriyet ile yöneltilen ulus devletimize ve onun ordusuna yönelik iç ve dış saldırılara ilişkin çok çarpıcı bir yazı kaleme almış. Onun tesbitlerini desteklemek amacıyla yazısında onun değinme fırsatı bulamadığı bazı kanıtları ve argümanları buraya eklemek isterim.
27 yıl önce ülkemize ve TSK'ya yönelik PKK'nın terör eylemleri 20 senedir emperyalist koruması ve desteği altındadır. Ülkemize ve TSK ya yönelik DIŞ saldırı budur.
İç cephede ise TSK'ya saldırılar 2007 yılı Sonbaharı itibarıyla başlamıştır. Bu saldırıların planlanmasının miladı olarak Başbakan RT Erdoğan'ın 5 kasım 2007 ABD ziyaretinde ABD başkanı Bush ile yaptığı, Türk tarafının tercümanının dahi alınmadığı gizli görüşmelerde ele alınması çok muhtemeldir. Çünkü bu tarihten sonra TSK'ya yönelik iç ve dış saldırılar olağanüstü yoğunlaşmıştır:
1) 15 Kasım 2007 tarihinde ana görevi TSK'yı yıpratmak olan Taraf gazetesi Ahmet Altan genel yayın yönetmenliğinde ve eşi bir ABD CIA ajanı olduğu artık saklanamayan Yasemin Congar'ın yayın yönetmen yardımcılığında yayın yaşamanına başlamıştır.
2) 2008 Ocak ayında Başbakan RT Erdoğan'ın "ben bu davanın savcısıyım" dediği Ergenekon denen davanın soruşturmaları ve dalga dalga devam eden operasyonları başlamıştır.
3) Arkasından "Ergenekon" davası genişletilerek dalga dalga yurtsever aydınlar, gazeticler, subaylar tutuklanmış, basına yapılan sızma haberlerle itibarsızlaştırma kampanyası yoğunlaşmıştır.
4) 25 temmuz 2008 2 davalı Ergenekon davası açılmış; dava daha sonra Danıştay saldırısı, "Cumhuriyet Gazetesine yapıla bombalı saldırı" gibi davalarla birleştirilerek kasıtlı olarak genişletilmiştir.
5) 12 asker şehit 6 sı kaçırıldığı 21 Ekim 2007 Dağlıca Sadırısının arkasında 3 Ekim 2008 Aktütün'de 17 asker şehit 20 yaralana saldırı yapılmıştır. Bu saldırılarda Taraf hep "TSK" suçlamıştır.
6) 25 Nİsan 2009 da Soros'dan mali destek aldığı bilinen TESEV - "Kürt Sorunu - Çözüm Önerileri Raporu" yayınlayarak Türkiye'de büyük sermaye basının desteklediği geniş bir tartışma kampanyası başlatmıştır.
7) Ergenekon davasının arkasından peş peşe Poyrazköy (Ocak 2010), Balyoz davası(Nisan 2010), Darbe Günlükleri soruşturması devam etmiştir.
8) Temmuz 2009 Başbakan "Kürt Açılımı" adı altında içeriği ve programı belirsiz bir politika deklare etmiş, arkasından PKK'lılar Habur sınır kabusundan mersimle kabul edilerek, seyyar mahlkemelerce,pişman olmadıkları halde serbest bırakılmışlardır.
9) Ancak halkın Habur'a tepkisi sert olmuş arkasından PKK'nın 2009 Aralık ayı Tokat Reşadiye saldırısı ile "Açılım" fiyaskoyla sonuçlanmıştır.
Olaylara bir bütün olarak bakıldığında, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin hedefinde Türkiye cumhuriyetinin ulus devletinin yıpratılarak parçalanması olduğu açıkca görülmektedir. TSK Türkiye'nin bölünmesinde en büyük engel güç olarak değerlendirildiği için onu yıpratmadan, en azından savaşamaz hale getirmeden bu amaçlarına ulaşamayacaklarını da bilmektedirler. Bu amaçla TSK'ya zarar veren onu itibarsızlaştıran, moralini bozan her türlü karalama, iftira ve kirli kampanya yürütülmektedir.
Bu koşullarda bütün yurtseverlerin mutlaka uyanık olması, emperyalist işbirlikçilerinin elinde bir baskı aracı olarak kullanılan Özel yetkili Mahkemelerin tasfiye edilmesi için mücadele şarttır.
***************
Burada MA Yazıcı'ya da bir noktayı anımsatmakta yarar var. I.Dünya savaşı sonrası emperyalistlerce işgal edilen ve paylaşılan ülkemizin kurtuluşu için savaşan aynı ordu değil mi idi? Evet, doğrudur, 1952 NATO üyeliğinden itibaren aynı ordu zaman zaman aynı emperyalist güçler tarafından kullanılmak istenmektedir. TSK, Kore hariç, ki o da ABD'nin değil BM kararlarına göre başlatılan bir savaştır, ABD'nin katıldığı hiç bir başka savaşta yer almamıştır. Ayrıca 12 Eylül 1980'de de faşist darbe yaparak onların tuzağına düştüğü de doğrudur. Bütün bunlara rağmen emperyalizme karşı kendi vatan savunucusunun yanında yer almak en doğal bir yurtseverlik görevi değil midir?
Yorumlar
İç ve dış ateş hattındaki Türkiye