Sayın Faruk haksal, ben idealist, sorumluluk sahibi, sizin tabirinizle toplumcu bir vatandaşım. asla sıradan biri olmadım.
Kendi kendime bir soru sordum. sorduğum bu sorunun cevabıyla birlikte, farklı bir Türkiye var edebilmenin mümkün olduğu gerçeğini gördüm. Ülke yönetiminin en tepesindeki liderlere mektuplar yazarak fikrimi paylaştım.
Olmadı birde kitap bastırıp, üstüne posta masrafı ekleyerek beni anlayabileceğini umduğum kişilere gönderdim.
Beni anlayamadılar. bunda şaşılacak bir durum görmedim. asla umudumu kaybetmedim.
Yazmış bulunduğum "Reform ve farklı Türkiye" imkansızlıklar içinde yazılıp basılmış olmasına karşın benzerlerinden çok farklı bir kitaptır.
Hiç bir siyasi parti veya liderini savunmayan, hiç bir siyasi görüşe karşı olmayan hatanın "sistemde olduğunu haykıran" Sistemdeki hatalar giderilmeden hiç bir şeyin değişmeyeceğini haykıran bir kitaptır.
Arka kapak yazısında; "özetle şöyle denilmektedir. yoksulluk, yolsuzluk,
işsizlik, istikrarsızlık, ekonomik sorunlara kafa yormayın. Bu güne kadar bu konuları düşünerek kafa yoranlar boşuna zaman kaybetmişlerdir.
Bizim bu sorunları düşünmeden önce düşünmemiz gereken "devlet" sorunumuz vardır. devlet sorununu çözebilir isek bu sorunlar kendiliğinden çözülecektir. çözülmeyenlerin de çözümü mümkün olacaktır.
Bu sorun çözülmeden, ne İMF ne AB dünya bizim sorunlarımızı çözmeye azmetse,
gene de ülkenin sorunlardan kurtulabilmesi mimkün değildir.
Bu ülkenin devlet sorununu çözmek bizim görevimizdir. Hiç kimse bizim devlet sorunumuzu çözecek değildir!"
Bu kitabın adını arama motoruna yazdığınızda TBMM kütüphanesi kayıtlarında olduğunu görebilirsiniz.
Bu kitabın kavgası sistemledir. ancak bu kitap sadece kavga etmez, sadece eleştirmez. Sistem bozukluğunun çözümüde kitap içinde reform olarak verilmiştir.
Bu reform, son derece basit, demokratik, adil, katılımcı, paylaşımcı sistematik bir reformdur.
Bu kitabın yazarı amerikada okumadı köy mektebinde ilk okul okudu.
Bunca okumuş adamın çare bulamadığı, bunca siyasetçinin çare bulamadığı ülke sorunlarına köy mektebinde ilk okul okumuş bir adam çare bulabilir mi?
Bu ülkede okumuş insanlar yani siyaset bilimciler, benim düşündüğümü düşünemezler! Çünkü onlar bu ülkede ki kötü düzenin tezagahında üremiş insanlardır! kötü düzenin ürünleridir! Asla kötü insanlar demiyorum. kötü eğitilmişlerdir,anlayamazlar!
Sistemin basit hatalar yüzünden girdap halne geldiğini, çözümün basit olduğunu söylediğimde; bütün sorunlar basit bir hatadan kaynaklanmış olamaz diyorlar...
Böyle diyenlere; sistemlerde hataya tahammül olmadığını,sistemdeki hatanın büyüğü küçüğü olmadığını, küçük hatalarında sistemi iflas ettirebileceğini anlatmaya çalışıyorum ama mümkünatı yok. okumamış adamlar çok daha kolay anlayabiliyor. okumamış adamlar kimi zaman benim ilerimde fikir ilave edebiliyorlar.
Bu devirde bu zamanda, sistem değil, anlayış ve zihniyet değişmeli diyen gerzeklikler mi duymadım bu güne kadar.
Öyleyse senden başlayalım, sen bu anlayış ve zihniyeti değiştir, sistem her şeyi değiştirir şeklinde bir anlayışı kabul et diyorum. anlayışından zerre değiştirmeyi kabul etmiyor.
Bak arkadaşım benim zihniyetimde bu memlekette üç adam bulamazsın. senin zihniyetinde milyonlar bulursun. Sana göre benim zihniyetimdeki adamların yüzünden ülke bu hale gelmiş olamaz, benim zihniyetimi değiştirmemde çare olamaz.
çare senin anlayış ve zihniyetini değiştirmen, sistem gerçeğini anlamandır diyorum.
Bu ülkede sistematik olarak cumhuriyetin bulunmadığı görüşündeyim. bana göre çözüm gerçek anlamda bir cumhuriyetin varolmasıdır.
Saygılarımla.
Yorumlar
gururla cevaplayabilirim
Sayın Faruk haksal, ben idealist, sorumluluk sahibi, sizin tabirinizle toplumcu bir vatandaşım. asla sıradan biri olmadım.
Kendi kendime bir soru sordum. sorduğum bu sorunun cevabıyla birlikte, farklı bir Türkiye var edebilmenin mümkün olduğu gerçeğini gördüm. Ülke yönetiminin en tepesindeki liderlere mektuplar yazarak fikrimi paylaştım.
Olmadı birde kitap bastırıp, üstüne posta masrafı ekleyerek beni anlayabileceğini umduğum kişilere gönderdim.
Beni anlayamadılar. bunda şaşılacak bir durum görmedim. asla umudumu kaybetmedim.
Yazmış bulunduğum "Reform ve farklı Türkiye" imkansızlıklar içinde yazılıp basılmış olmasına karşın benzerlerinden çok farklı bir kitaptır.
Hiç bir siyasi parti veya liderini savunmayan, hiç bir siyasi görüşe karşı olmayan hatanın "sistemde olduğunu haykıran" Sistemdeki hatalar giderilmeden hiç bir şeyin değişmeyeceğini haykıran bir kitaptır.
Arka kapak yazısında; "özetle şöyle denilmektedir. yoksulluk, yolsuzluk,
işsizlik, istikrarsızlık, ekonomik sorunlara kafa yormayın. Bu güne kadar bu konuları düşünerek kafa yoranlar boşuna zaman kaybetmişlerdir.
Bizim bu sorunları düşünmeden önce düşünmemiz gereken "devlet" sorunumuz vardır. devlet sorununu çözebilir isek bu sorunlar kendiliğinden çözülecektir. çözülmeyenlerin de çözümü mümkün olacaktır.
Bu sorun çözülmeden, ne İMF ne AB dünya bizim sorunlarımızı çözmeye azmetse,
gene de ülkenin sorunlardan kurtulabilmesi mimkün değildir.
Bu ülkenin devlet sorununu çözmek bizim görevimizdir. Hiç kimse bizim devlet sorunumuzu çözecek değildir!"
Bu kitabın adını arama motoruna yazdığınızda TBMM kütüphanesi kayıtlarında olduğunu görebilirsiniz.
Bu kitabın kavgası sistemledir. ancak bu kitap sadece kavga etmez, sadece eleştirmez. Sistem bozukluğunun çözümüde kitap içinde reform olarak verilmiştir.
Bu reform, son derece basit, demokratik, adil, katılımcı, paylaşımcı sistematik bir reformdur.
Bu kitabın yazarı amerikada okumadı köy mektebinde ilk okul okudu.
Bunca okumuş adamın çare bulamadığı, bunca siyasetçinin çare bulamadığı ülke sorunlarına köy mektebinde ilk okul okumuş bir adam çare bulabilir mi?
Bu ülkede okumuş insanlar yani siyaset bilimciler, benim düşündüğümü düşünemezler! Çünkü onlar bu ülkede ki kötü düzenin tezagahında üremiş insanlardır! kötü düzenin ürünleridir! Asla kötü insanlar demiyorum. kötü eğitilmişlerdir,anlayamazlar!
Sistemin basit hatalar yüzünden girdap halne geldiğini, çözümün basit olduğunu söylediğimde; bütün sorunlar basit bir hatadan kaynaklanmış olamaz diyorlar...
Böyle diyenlere; sistemlerde hataya tahammül olmadığını,sistemdeki hatanın büyüğü küçüğü olmadığını, küçük hatalarında sistemi iflas ettirebileceğini anlatmaya çalışıyorum ama mümkünatı yok. okumamış adamlar çok daha kolay anlayabiliyor. okumamış adamlar kimi zaman benim ilerimde fikir ilave edebiliyorlar.
Bu devirde bu zamanda, sistem değil, anlayış ve zihniyet değişmeli diyen gerzeklikler mi duymadım bu güne kadar.
Öyleyse senden başlayalım, sen bu anlayış ve zihniyeti değiştir, sistem her şeyi değiştirir şeklinde bir anlayışı kabul et diyorum. anlayışından zerre değiştirmeyi kabul etmiyor.
Bak arkadaşım benim zihniyetimde bu memlekette üç adam bulamazsın. senin zihniyetinde milyonlar bulursun. Sana göre benim zihniyetimdeki adamların yüzünden ülke bu hale gelmiş olamaz, benim zihniyetimi değiştirmemde çare olamaz.
çare senin anlayış ve zihniyetini değiştirmen, sistem gerçeğini anlamandır diyorum.
Bu ülkede sistematik olarak cumhuriyetin bulunmadığı görüşündeyim. bana göre çözüm gerçek anlamda bir cumhuriyetin varolmasıdır.
Saygılarımla.