İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Per, 15/05/2014 - 12:22
Mehmet Ali Yazıcı'nın Brezilyalı bir eğitimci Paulo Freire ‘den esinlendiği ve ondan birçok alıntı yaptığı bu makalenin ana konusu, "Eleştirel bilincin elde edilmesinin ön koşulu, özgürlüktür.” Yazısında kendisi bunu, "Özgürlüğünü elde edemeyenler, eleştirel bilince asla ulaşamazlar. Cümlesiyle ifade ediyor.
Yazıcı; eleştirel bilincin tanımında ise fanatizm ve sekterlik olmadığı, aksine "özgürleştiren" ve "nesnel gerçekliği dönüştüren" bir “radikallik” olduğunu yazarken, eleştirel bilincin amacının da "insanlaşma" olduğuna dikkat çekmektedir.
Yazıcı düşüncelerine; ezenler ve ezilenlerden oluşan sınıflı toplumlarda, eleştirel bilincin tarihsel bir süreç olarak devam ettiği; bu sürecin emeğin özgürleşmesini ve yabancılaşmanın aşılmasını kapsadığı, sonuçta bir insanlaşmanın hedeflendiği ve İnsanlaşmanın da öznesinin ezilen ve sömürülenler olduğu, şeklinde devam etmektedir.
***
Yazıcı ‘nın bu makalesinde ana konuya temel olan ve merkezi önem taşıyan kavram, özgürlüktür. Çünkü özgürlük olmadan eleştirel bilinç olmayacak, eleştirel bilinç olmadan emeğin kurtuluşu ve yabancılaşmaktan kurtuluş olmayacak; sonuçta, insanlaşma süreci işlemeyecektir.
İyi ama nerde bu özgürlük? Nereden alacağız bu özgürlüğü? Markette mi satılıyor? Hegel 'e göre "hayatı tehlike altında alındığına" göre; özgürlük, elde edilmesi çok zor bir değer olsa gerek!
Özgürlük; insanın kendisini bildiğinden beri, içinde sürekli yanan bir özlem ateşi gibidir; çölde kalanlar için bir yudum su gibidir. Ama nedir bu özgürlük, somut olarak?
Bu soyut kavram; çok cazip, çok büyülü, çok romantik fakat bir o kadar da çok karmaşık bir kavramdır.
En doğrusu; özgürlüğü, tek başına değil, mutlaka başka bir olgu bağlamında ele alınmasıdır. Yani değişik bakış açılarına göre, değişik yaşam alanlarına göre özgürlüğü değerlendirmek gerekir.
Özgürlük; fiili yaşanan bir “toplumsal özgürlük” olarak anlam kazanan bir kavramdır. Örneğin düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü, seyahat özgürlüğü vs. gibi.
Özgürlük; bir başka açıdan bireyin ruhsal durumu, onun manevi dünyası ile ilgili olarak yaşadığı “bir duygu” olarak önem kazanan bir kavramdır.
Öyle sanıyorum ki "Eleştirel bilinç” kavramıyla bağlantılı olarak Sayın Mehmet Ali Yazıcı'nın ve Brezilyalı eğitimci Paulo Freire ‘ın kastettikleri özgürlük, bu ikinci kategoriye giren özgürlüktür.
İkinci kategoriyle ilgili olan özgürlük duygusu; aslında bir konuda bir şeyi bilerek yapmanın insana verdiği öz güven duygusundan başka bir şey değildir.
Örneğin araba kullanmasını bilirseniz eğer, ancak o zaman o öz güvenle karmaşık bir trafikte bir araba kullanmak için özgürsünüz. Yüzme bilirseniz ancak derin bir suya özgürce atlayabilirsiniz. Matematik bilirseniz eğer, matematik sorularını çözme özgürlüğünüz vardır. Siyaset ve toplumsal konuları iyi ve bilimsel olarak öğrenmişseniz eğer, ezilen emekçi sınıfların daha fazla, tam ve gerçek toplumsal özgürlüğü için siz de öz güveniniz ve içinizdeki sizi mutlu eden o manevi özgürlüğünüzle mücadeleye devam edersiniz vs. gibi.
Yorumlar
Özgürlük!
Mehmet Ali Yazıcı'nın Brezilyalı bir eğitimci Paulo Freire ‘den esinlendiği ve ondan birçok alıntı yaptığı bu makalenin ana konusu, "Eleştirel bilincin elde edilmesinin ön koşulu, özgürlüktür.” Yazısında kendisi bunu, "Özgürlüğünü elde edemeyenler, eleştirel bilince asla ulaşamazlar. Cümlesiyle ifade ediyor.
Yazıcı; eleştirel bilincin tanımında ise fanatizm ve sekterlik olmadığı, aksine "özgürleştiren" ve "nesnel gerçekliği dönüştüren" bir “radikallik” olduğunu yazarken, eleştirel bilincin amacının da "insanlaşma" olduğuna dikkat çekmektedir.
Yazıcı düşüncelerine; ezenler ve ezilenlerden oluşan sınıflı toplumlarda, eleştirel bilincin tarihsel bir süreç olarak devam ettiği; bu sürecin emeğin özgürleşmesini ve yabancılaşmanın aşılmasını kapsadığı, sonuçta bir insanlaşmanın hedeflendiği ve İnsanlaşmanın da öznesinin ezilen ve sömürülenler olduğu, şeklinde devam etmektedir.
***
Yazıcı ‘nın bu makalesinde ana konuya temel olan ve merkezi önem taşıyan kavram, özgürlüktür. Çünkü özgürlük olmadan eleştirel bilinç olmayacak, eleştirel bilinç olmadan emeğin kurtuluşu ve yabancılaşmaktan kurtuluş olmayacak; sonuçta, insanlaşma süreci işlemeyecektir.
İyi ama nerde bu özgürlük? Nereden alacağız bu özgürlüğü? Markette mi satılıyor? Hegel 'e göre "hayatı tehlike altında alındığına" göre; özgürlük, elde edilmesi çok zor bir değer olsa gerek!
Özgürlük; insanın kendisini bildiğinden beri, içinde sürekli yanan bir özlem ateşi gibidir; çölde kalanlar için bir yudum su gibidir. Ama nedir bu özgürlük, somut olarak?
Bu soyut kavram; çok cazip, çok büyülü, çok romantik fakat bir o kadar da çok karmaşık bir kavramdır.
En doğrusu; özgürlüğü, tek başına değil, mutlaka başka bir olgu bağlamında ele alınmasıdır. Yani değişik bakış açılarına göre, değişik yaşam alanlarına göre özgürlüğü değerlendirmek gerekir.
Özgürlük; fiili yaşanan bir “toplumsal özgürlük” olarak anlam kazanan bir kavramdır. Örneğin düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü, seyahat özgürlüğü vs. gibi.
Özgürlük; bir başka açıdan bireyin ruhsal durumu, onun manevi dünyası ile ilgili olarak yaşadığı “bir duygu” olarak önem kazanan bir kavramdır.
Öyle sanıyorum ki "Eleştirel bilinç” kavramıyla bağlantılı olarak Sayın Mehmet Ali Yazıcı'nın ve Brezilyalı eğitimci Paulo Freire ‘ın kastettikleri özgürlük, bu ikinci kategoriye giren özgürlüktür.
İkinci kategoriyle ilgili olan özgürlük duygusu; aslında bir konuda bir şeyi bilerek yapmanın insana verdiği öz güven duygusundan başka bir şey değildir.
Örneğin araba kullanmasını bilirseniz eğer, ancak o zaman o öz güvenle karmaşık bir trafikte bir araba kullanmak için özgürsünüz. Yüzme bilirseniz ancak derin bir suya özgürce atlayabilirsiniz. Matematik bilirseniz eğer, matematik sorularını çözme özgürlüğünüz vardır. Siyaset ve toplumsal konuları iyi ve bilimsel olarak öğrenmişseniz eğer, ezilen emekçi sınıfların daha fazla, tam ve gerçek toplumsal özgürlüğü için siz de öz güveniniz ve içinizdeki sizi mutlu eden o manevi özgürlüğünüzle mücadeleye devam edersiniz vs. gibi.