Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Bir Yanlış, Dört Doğruyu mu Götürdü?
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- Bir Türk Dünya’ya Bedel, Bir Başbakan Arap’a Derbeder!
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- "Erzurum’dan Çevirmişler Yolumu" / Cumhurum, Sen Rahat Uyu (!)
- Bedelsiz Bedelli
- Gel Gel, Bak "Biz" Buradayız!
- Birey Olmak
- Deliğe Süpüreceğiz... Haydi!
- Humeyni'nin Ayak Sesleri
- Türban Sorunu Çözüldü mü?
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- Bencillikten Uzak Hizmet
Yandaş Medya Niçin Suskundu?..
Gelin “dün”e (geçen güne) bir başka pencereden bakalım…
Bizce dün olanlar, gerek yandaş meydanının tutumu bakımından ve gerekse, Recep Beyin düştüğü durum açısından oldukça önemli bir gündü…
Dün, Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner tahliye edildi…
Cumhuriyetin bir Başsavcısı tutuklandığı gün Başbakan, yargıya saygı gösterilmesi gerektiğini anlatıyordu.
Dün bu tutuklama kararı, en yüksek mahkeme olan Yargıtay tarafından ortadan kaldırıldı… Başbakan hırçın!
Recep Bey sinirli…
Beyefendi bitkin…
Ve böyle bir ruhsal durum içinde Başbakan soruyor:
- Henüz hakkında karar kesinleşmemiş ve yargı süreci devam ederken, anayasayı çiğneyerek böyle bir kararı verme yetkisini üst mahkeme kendisinde nereden buluyor?..
Başbakan’ın durumu ciddidir…
Hiçbir can bunca cefaya uzun süre katlanamaz.
Bunca üzüntü, bunca gerginlik ve bunca strese hiç kimse… Ve hatta Recep Bey bile dayanamaz…
Her şeyden önce Sayın Başbakan, tutuklama kararı da, tahliye kararı da dava devam ederken verilir… Karar sonucunda verilen bu nitelikteki kararlar infaza mütealliktir.
Tutuklama kararı ise, (sanığın delileri karartma ve kaçıp kaybolma ihtimaline karşı) verilecek bir tedbir kararıdır.
Tahliye kararı ise, sanığın kaçma ve delilleri karartma şüphesi taşımaması durumlarında verilen ve önceki tedbir mahiyetindeki kararı ortadan kaldıran bir “ara kararı”dır.
Yani Sayın Başbakan, kolayca anlaşılabileceği gibi (tedbir mahiyetinde olan) bu kararlar dava devam ederken verilir veya kaldırılır… Bu bir!
İkinci olarak Sayın Recep Bey, Yüksek Mahkeme Anayasa’nın hangi maddesini, kararının hangi unsuru ile çiğnemiştir?..
Cumhuriyet savcılarının görevi Cumhuriyetin değerlerini korumaktır…
Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in de, bir başsavcı olarak Cumhuriyet rejimine karşı örgütlenen bir tarikat yapılanmasını yasal zemine taşıyarak soruşturmak gibi bir görevi bulunmaktadır.
Böyle bir görevi icra eden bir başsavcı tutuklanarak cezaevine gönderilebilmekte… Ve Cumhuriyet Hükümeti’nin başı konumundaki bir Recep Bey, bu tutuklama kararını kaldıran Yüksek Yargıtay’ın kararını “ideolojik” bir karar olarak niteleyebilmekte, yargının bu nedenle güvenirliğini yitirdiğini söyleyebilmektedir…
Evet, ülkemizde yargı bugün iki kampa ayrılmıştır:
Yanlı yargı… Ve yansız, tarafsız yargı…
Ayrıca (maalesef) yine yargı bu gün bir başka bakımdan daha ikiye ayrılmış bulunmaktadır:
Cumhuriyet’in yargısı…
Cumhuriyet karşıtı tırmanışlara müsamaha gösteren bir yargı…
Türk yargısı bu noktaya nasıl gelmiştir?.. Neden gelmiştir?.. Ve nasıl bu yoldan geri dönülecektir?..
Bu soruların yanıtını yine Yüksek Yargı tarafından verilmiş bulunmaktadır...
Anayasa Mahkemesi ülkenin;
- Laiklik karşıtı eylemlerin odağı durumundaki bir siyasi parti tarafından yönetilmekte olduğunu tespit etmiş bulunmaktadır…
Ve bu ülkeyi yöneten siyasi partinin lideri, doğal olarak böyle konuşacaktır… Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne böyle bir pencereden bakacaktır…
Bunda şaşırılacak bir nokta yoktur!..
Bizce şaşırılacak nokta, Başbakan’ın bu yöndeki sözlerinin “yandaş medya”da dahi yer almamış olmasıdır… Recep beyin, sakinleşebildiği bir anda, oturup düşünmesi gereken şey budur…
Son söz:
- Aramıza hoş geldiniz Cumhuriyetimizin Başsavcısı Sayın İlhan Cihaner…
Bizlere, [gerçekten] sefalar getirdiniz!..
Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com
- Faruk HAKSAL içeriği
- 10445 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder