"Yetersiz Ama Pozitif Bir Başlangıç"... Yeterlisini Hayal Bile Edemiyorum!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Anayasa değişikliği ile Devleti zarara uğratanlar aklanacak,

Devletin zararı faizleri ile birlikte geri alınamayacak,

Verdiği hukuka aykırı kararlar ile insanların maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verenlerden, maddi – manevi tazminat talep edemeyeceksiniz.

Takipteki kredilerin 8 milyar TL olduğu düşünülürse,

Anayasa değişiklikleri ile devletin uğrayacağı zarar bunun on katına karşılık gelmektedir.

8 yıldır, uluslararası standartlara ulaşma düzmecesi ve bu standartlara ulaşabilmenin tek yolu teşvik kredileri ile çiftçiyi, üreticiyi, esnafı bankalara borçlandırıyorlar. Tam standartları yakaladım, ihracata bile başlarım hevesine kapıldığı anda, ithal ürünlere ayrıcalıklar sunarak, üreticinin ürününün elinde kalmasını sağlıyorlar. Ürününden dolayı alacağını alamayan, vergiler ile boğazı sıkılan, ithalat ile önü tıkanan üretici temerrüde düşüyor. Toprağını, işini elinden alıyorlar. Yani bankalar, hükümetin gözetiminde, Türk halkına tuzak kurmakla meşguldür. Bu şekilde milli servetimizin %60’ı yabancı bankaların eline geçti.

Tabii sorun bununla kalmıyor. İşçi ücretini alamayınca kredi kartına sarılıyor. Memur “asgari geçim” hayat standardını yakalayamayınca kredi kartına “sarılıyor”.

Bu Anayasa değişikliğini yapmak yerine takipteki kredileri sıfırlayan devlet, halkını %190 kârlı hale getirecektir.

Hem takipteki krediler yüzünden mülkünü kaybetmeyecek olan halk üretime yönelecek, hem de Devleti zarara uğratanlardan geri aldığı parasıyla (öz sermayesinden) üretim desteği alabilecektir.

Anayasa değişikliği kabul edilmediği,

Takipteki krediler silindiği takdirde,

Ülkem menfaatleri gözetilecek, halk ve devlet tam bağımsızlığın gereği gelir/gider dengesini tekrar sağlayabilecektir.

İşçi ve memur maaşlarında yapılacak, asgari geçim sınırının üzerinde artışlar ile de ekonomi canlanacaktır.

İşçinin fabrikasına, köylünün tarlasına, memurun işine kavuşmasını sağlayacak olan takipteki kredilerin silinmesi veya 10 yıl süre ile faizsiz dondurulması kararı Türkiye’nin kalkınma hamlesinin olmazsa olmaz tek şartıdır.

Devleti zarara uğratanlardan geri alınacak olan halkın parası, halka teşvik kredi olarak faizsiz 5 yıl geri ödemesiz verildiği takdirde ülkem hızlı büyümede rekor üzerine rekorlar kıracaktır.

8 yıldır birileri babasının parası gibi faizsiz, geri ödemesiz kullanmaktadır. Oğullar rekor üzerine rekorlar kırmaktadır. Okul parasını denkleştiremeyenler 6 trilyonluk villalarda oturtmaktadır. Biraz da halk faizsiz geri ödemesiz devlet desteği görsün...

Yeterli tüketici potansiyeline ve endüstriyel teknolojiye sahip ülkem, yerli malı kampanyaları, ithal ürünlere uygulanacak ulusal standartlar ve düşük vergiler ile uluslararası standartların üzerinde üretim yapma imkanını kendisine yaratmış olacaktır.

Anayasa değişikliğinin öngördüğü maddeler tek tek ele alındığında her biri devletimin uğradığı zararın hesabının sorulamaması için özenle hazırlanmış maddeler olduğu görülmektedir.

Hakkında Devleti zarar uğrattığına dair sanık sıfatıyla dosyalar bulunanların, makam ve mevki itibari ile 8 yıldır delilleri karartma imkan ve kabiliyeti mevcuttur. Hakim ve savcıları kendi belirleme imkanını elde edecek olanların;

Anayasa değişiklikleri ile kendilerini “aklamaya” çalıştıklarını tek gerçektir!

Seçim barajı, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Yasası demokratikleştirilebilseydi;Anayasa değişiklik paketinin bazı maddelerinin TBMM’de aldığı 411 oy, 293 olacak, siyasi dokunulmazlıklar kaldırılabilseydi bu sayı 150’de kalacak,halkın gerçek iradesini net olarak bizlere gösterebilecekti.

Bölücü başı Abdullah Öcalan’a “af” konusunda anlaşan AKP ve BDP,

Birbirlerini “aklayacak” mahkemeler kurmak maksadıyla “ülküdaş” olmuşlardır.

Referandum için “yetersiz ama pozitif bir başlangıç” yorumu yapanların;

Bekledikleri yeterli değişikliğin,

Halkın açlıkla mücadele eden pozisyona düşmesi,

Hükümetin ise “Suudi kral” standardında lüks yaşama ulaşması olduğu “acı bir gerçek” olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yöneticilerinin krallar gibi yaşadığı, halkın uluslararası yardım kuruluşlarından gıda yardımı alarak hayatta kalabildiği ülkeler kategorisine girmemek adına;

Anayasa değişikliklerine, hayır!

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.