Çuval Öncesini Biliyor musunuz?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Fevzi Moray

İŞTE 4 TEMMUZ 2003 “ÇUVAL” GERÇEĞİ…

Sevgili dostlarım, 4 Temmuz 2010, gizemli “çuval” hadisesinin yedinci yıl dönümüdür… Ancak unutan toplum olduğumuzdan olayın gerçekleştiği tarihin altı yıl öncesine kısa bir yolculuk yapmamız, tüm gerçekleri hatırlamamız ve canlı tutmamız gerekiyor.

Çünkü, unutulanları hatırlamak ve hatırlatmak savaşta bir adım önde olmaktır

Haydi şimdi, emperyalistlerle birlik olup, Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya ant içmiş içimizdeki gafillerin gizli oyunlarını kısaca kronolojik olarak hatırlamaya çalışalım.

1997 yılı, TSK‘yi yıpratma çalışmalarının miladıdır.

Başkan Bill Clinton ikinci başkanlık yemin töreninde (1996) “Çıkarımız için her yere , her şeye karışırız” bildirisiyle “milli hedef ve menfaatlerini” açıkça dile getirmektedir.

Mayıs 1997’de ise aynı başkan “Yeni bir Yüzyıl için Ulusal Güvenlik Stratejisi” adı verilen belgeyi imzalıyor ve “Amerika’nın çıkarları için gerekirse silah gücümüzü hiç çekinmeden kullanırız ” diyerek küresel devin doyumsuz ve acımasız emellerini tüm dünyaya haykırıyordu.

1991’de SSCB dağıldıktan sonra her geçen gün ABD’nin tavrının değiştiğini gören ve bu çerçevede Türkiye’ye biçilen tehlikeli görevi algılayan Genelkurmay Başkanlığımız 1997 yılında artık devrededir ve büyük bir yüreklilikle “Milli Askeri Strateji Konseptini (MASK)” değiştirdiğini tüm dünyaya duyurmaktadır.

Diğer bir deyişle bu girişimle Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, silah yapımında ABD’ye bağlı kalmayacağını ve kendi silahını kendisinin yapacağını açıklamaktadır.

Burada bir hususu mutlaka dile getirmeliyim. ABD’nin Orta Doğu’ya yerleşmesine ve sonrası olabilecek tehlikeli oyunlarına Türkiye’nin bütün hayati kurumlarıyla karşı koyması gerekirken yalnız Türk Silahlı Kuvvetlerinin tepki vermesi üzüntü vericidir. Tek başına bırakılan askere içimizdeki sapkınlarca vurulan bir darbedir. Kısacası talihsizliktir ve son derece manidardır.

Tek tesellimiz kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmaktan vazgeçmeyen cengaver bir Türk Ordusuna sahip olmamızdır. O nedenledir ki, tarihi kahramanlıklarla dolu Türk Silahlı Kuvvetlerimizin var oluşu Türk ulusunun en büyük şansıdır… Allah başımızdan eksik etmesin….

Yine konumuza dönecek olursak, Amerika’nın çıkarlarını korumak üzere kurulduğu da bilinen NATO’nun bu değişime tepkisini haklı olarak merak ediyorsunuzdur. O halde lütfen okumaya devam edelim.

Hiç şüpheniz olmasın ki, Türkiye’nin Brüksel veya Washington’a danışmadan bu değişimi hayata geçirmesi ABD’yi herkesten fazla rahatsız etmiştir.

Bu nedenledir ki, “Küresel Jandarma” 1999 yılında NATO vasıtasıyla bütün dünya uluslarına “Güç bende, bana sormadan hiçbir şey yapamazsınız” diyerek gizemli ve fakat aynı zamanda acımasız yüzünü ortaya çıkarmıştır.

Siyasi gücümüzün yetersiz kalması nedeniyle “Küresel Gücün” bizlere yaşattıklarını ve daha neleri yaşatacağını kestirmek o kadar zor olmasa gerektir…

Tam da burada Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 1923-1938 yılları arasında dile getirdiği bir sözünü hatırlatmanın yararına inanıyorum:

“ Ulusal bağımsızlığı olmayan ülkeler yok olurlar...”

Milli Güç Unsurları (MGU) zayıf olan ülkelerin bu dünyada yaşam şansı yoktur. Emperyalistlerin kol gezdiği evrende yalnız Silahlı ve Ekonomik gücünü kaybetmiş ulusların bile vasıfsız, itilip kakılan toplumlara dönüştürüldüğünü aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bu kadar açıklama bile Türk askerinin yıpratılması için yeterlidir sanırım.

Ancak biz kronolojik çerçevede olayları sıralamaya devam edelim.

Önce 1 Mart 2003 tezkeresini kısaca hatırlayalım.

Tezkere ile "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükümet'e yetki verilmesi” isteniyor.

İktidar, Tezkerenin Meclisten geçmeyişinin faturasını Silahlı Kuvvetlere çıkarınca Küresel Dev, ülkesinin Bağımsızlık Gününde (04 Temmuz 2003) Türk Silahlı Kuvvetlerine kurguladığı ilk hamlenin (Çuval olayı) fitilini ateşlemiştir. Yürürlüğe konan ilk etkin eylemle Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bulunan 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu derdest edilmiş ve Türk ulusunun gurur ve izzet-i nefsi ayaklar altına alınmıştır

Deniz kuvvetlerinin, Berk’lerin , Alan’ların ve nice isimsiz kahramanların üzerine gidilmesinin altında “bağımsızlık girişimleri”ne çıkarılan bu fatura bulunmaktadır.

Sonuç olarak diyorum ki; Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izini yılmadan sürenler bu savaştan mutlaka galip çıkacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

En derin sevgi ve saygılarım; kalkınmamızı, barış içinde yaşamamızı istemeyenlerin karşısında dimdik duranlara, atalarımızın kemiklerini sızlatmamanın andını içenlere ve gerçek bilgileri Türk milletinin vefakar insanlarıyla paylaşanlaradır…

iletisim@politikadergisi.com

 

EkBoyut
fevzi_internet.jpg 70.26 KB

Yorumlar

Fevzi ciğim seni kutluyor ve

Fevzi ciğim seni kutluyor ve gözlerinden öpüyorum

Sağol Ümit kardeşim ben sana

Sağol Ümit kardeşim ben sana çok teşekkür ederim.. Yazılarıma ilgi gösterdiğin için..
En güzel günler biz Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK sevdalıları için olsun...
En derin saygılarım ve sağlık dileklerimle Fevzi MORAY

Ümit kardeşime cevabımdır

Sevgili silah arkadaşım Ümit ÖNEN , gösterdiğin yakın alakadan dolayı sana teşekkür ederim..
Biz Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK sevdalıları oldukça düşman korkacak dostlar ise güven içinde yaşayacaktır.
En derin saygılarım ve sağlık dileklerimle
Fevzi MORAY

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.