Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Ba(*)baya Mektup
- Yüksek bilinç(!)
- Pes !
- Bir Tarih Kitabı
- "Utanıyorum!"
- Bu Sorulara Cevap Arıyorum
- Padişahın Fermanı!
- Basın Özgürdür (!)
- Ayamayanlar Beni Aydınlatamaz
- HES ler kimleri besler?
- 12 Eylül Tatilciye mi, AKP’ye mi Yararlı?
- Cumhurun Tarafıyız!
- Gerçeklerle Yüzleşmek
- Kırmızı Kitap Sarardı
- Şen Ola Sandık, Şen Kıla
İrtica Demagojisi
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?
Zavallı bizler...
Çalışmadan, emek harcamadan, ‘amacına erişme hakkını’ , böyle bir ümidi, kim veriyor sana?
Müslümanlık galiba! Belki. Öyle ya, Müslümanlar, Allah’ın sevgili kullarıdır!
Hani Müslümanlık bir uhuvvet (kardeşlik) husule getirecekti? Hani nerede?
Bugün Müslümanlar kadar müteferrik (dağınık), müteşeddit (katılaşmış) bir toplum var mı?
Her tarafta Müslümanlık cehalet, Müslümanlar ise sefalet içinde mahvolup gidiyor... Hani Müslümanlık bize, dünya için hayat-ı tayyibe (temiz ve yüksek bir yaşam düzeyi) va’d ediyordu. Niye vermedi?
İşte hep... Hep bizim cehaletimiz yüzünden...
Müslümanların hepsi cahil; Arab’ı cahil, Türk’ü cahil, Kürt’ü cahil, Arnavut’u cahil, hepsi cahil... Hepimiz igvaata (kışkırtmaya) kapılıyoruz.
Hani, müminler kardeş idi? O halde nedir Müslümanların bu hali?
350 milyon mu, 400 milyon mu, cihanda bu kadar Müslüman var; hepsi hirman (nasipsizlik, mahrumiyet, yoksulluk) içinde yaşıyorlar. Neden?
Biz diyoruz ki; ‘Müslüman’ız, o halde Allah bize tevfik (üstünlük, başarı) vermelidir.’
Demek sen Müslümanlığınla, Allah’ı minnet altında bırakmak istiyorsun! Ne kadar cüret. Ne kadar hamakat (ahmaklık). Doğrusu, dünya, dünya olalı, gafletin, cehaletin, körlüğün, sağırlığın bu mertebesi ne görülmüş, ne işitilmiştir.
Ah biz alık Müslümanlar. Nasıl olmuş da bu kadar azim bir kitle; umumu birden kötürümler gibi, histen, hareketten mahrum kalmış?...
‘Kanaat’i, ‘tevekkül’ü,, ‘sabır’ı,... hepsini... hepsini yanlış anladık. Bize göre ‘sabır’, suret-i mutlakada ‘katlanmak’ demektir.
Neye katlanmak?
Her şeye... Daha doğrusu katlanılmayacak şeylere. Mesela zelil (aşağılık) olmaya, hakaret görmeye, dövülmeye, sövülmeye; özetle insanlık onurumuzu zedeleyecek musibetlerin hepsine.
Aman yarabbi. Kur’an ne söylüyor, biz ne anlıyoruz.
‘Sabır’ katlanmak değil, göğüs germektir.
Neye göğüs germek?
Sonunda katlanılmayacak acılara katlanmak ıstırabına mahkum olmamak için, önceden her türlü şedaide (zorbalıklara), her türlü mezahime (sıkıntılara), mertçesine, insancasına göğüs germek.
Hele de ‘tevekkül’ (Allah’a bırakıp, kadere razı olma)... ‘Tevekkül’, hiç bizim anladığımız mahiyette mi?
Kur’an’ın gösterdiği, Hadis’in gösterdiği tevekkül, bütün esbaba sarıldıktan (tüm yolları denedikten) sonra olan tevekküldür.
Biz cehaletimiz yüzünden, dinimizi bu hale getirdik. Din de bizi bu hale getirdi.
İslam Dini, bir miskinlik (uyuşukluk) dini oldu...” (1)
Baksana kim boynu bükük ağlayan.
Hakkı hayatındır senin ey müslüman,
Kurtar artık o biçareyi Allah için.
Artık ölüm uykularından uyan.
Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa.
Sen yine bir kerre kımıldanmadın.
İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit iş de gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme;
Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek.
- Oğuz Kemal ÖZKAN içeriği
- 9389 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder