Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Maden İşçilerin Kaza Ölümü; Bir Kader Mi?
- İşçilerin Ölmelerine Değil, Yürümelerine Karşı Önlem Alınır Bu Ülkede
- Günah Keçisi mi İstiyoruz, Adalet mi?
- Bu Maden Kazalarının Sorumlusu da CHP'dir
- Asrın Felaketi: Soma İşçi Katliamı
- 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü
- Bir Devrin Sonu Olarak Soma Katliamı
- Kader Mi? Fıtrat Mı? Adını Sen Koy...
- AKP’nin Felaketler Çetelesi…
- Seçimlerin Gölgesinde Saklanan Gerçek
- İzmir'de Sessiz Devrim
- ÜLKENİN GELECEĞİ SATILIYOR.
- Hak Aramanın Yolu Sadece Meydanlardan Geçmez…
- Barış Süreci ve Sarı Öküz Meselesi…
- Başbakan Erdoğan’ın Açmazının Faturasını Gençler Ödüyor!
Soma'dan Sonra
Bundan bir hafta önce televizyonlarımızı açtığımızda,bir yumruk yemiş gibi sendeleten Soma'daki iş cinayeti ile sarsıldı tüm Türkiye..
Sarsıldık,üzüldük..Çünkü bu ülkede işçilerin hayatlarının ne kadar ucuz olduğunu,basit önlemlerle hayatta kalabilecek işçilerin göz göre göre patronların kâr hırsı için ölüme gönderildiklerini gördük.Bu sistemde, bu gerçeği bilerek değiştiremeyeceğimiz düşüncesiyle belki çoğumuz tepkisiz, örgütlenmeden, direnmeden yaşıyorduk ..Ama bu derecesini ummuyorduk.
Hangi birini sıralayalım..TMMOB'a bağlı Kimya Mühendisleri Odası'nın Soma'da yapmış olduğu incelemelerde yapılan tespitler de gösteriyor ki bu bir kaza değil,katliam..
Her alanda olduğu gibi madencilik alanında da taşeronlaştırma,özelleştirme işçilerin pek çok hakkını ve yaşam hakkını gasp ediyor.Hükümet yanlısı şirketler,maden ihalelerini kazanıyor.Daha fazla kar için; işçilerin en temel ihtiyaçları (beslenme,tuvalet,su) karşılanmıyor,ücretlerinde kısıtlamalar yapılıyor,son kullanma tarihleri geçmiş karbonmonoksit zehirlenmesine karşı olması gereken özellikleri taşımayan gaz maskeleri göstermelik olarak veriliyor,yaşam odaları yapılmıyor,..Tepkileri göğüslemek için ölülerin sayısı az gösteriliyor..Bizi temsil ettiğini iddia eden başbakan,bakanlar,hükümet yasımıza, üzüntümüze,acımıza dahi tahammül etmiyor. Üstüne üstlük hakaretler yağdırılıyor, yumruklar atılıyor,tekmeleniyoruz..Bunların hepsi susmamız, yaşananları 'kader' görüp hesap sormamızı engellemek için yapılıyor.
178 Nolu Maden işlerinde İş sağlığı ve güvenliği ILO sözleşmesini imzalamaktan kaçınan hükümet, olaydaki sorumluluğu için özür bile dilemedi ölenlerin yakınlarından ve halktan.. O derece değersiz hissettirildik ki ,o kadar beynimize ve ruhumuza kazındı ki muktedirlere karşı 'korku',o travma halinde bile çizmelerimizdeki çamurdan utanır çekinir hale getirildik..Oysa o çamur, bu ülkedeki en temiz şeydi,bizden sonra o sedyede taşınacaklara karşı bu sistemin göstermediği saygı'ydı..Sırf bu sebepten dolayı bile bundan sonra tepkisiz kalınmamalı.Ki böylece ölülerimize de dirilerimize de saygı göstermeyi öğrenmeli bizi yönetenler.. Şimdi Soma'da adı konulmamış bir sıkıyönetim yaşatılıyor.Şehre giriş-çıkışlar yasaklanıyor,ülkedeki protestolar baskılarla,gözaltılarıyla bastırılmaya çalışılıyor.Herşey 'normal'e dönmeli,çark yeniden unutarak dönmeli..Oysa şimdi her kömür torbasında işçilerin kanı var.Bu kanın sorumluluğu var üzerimizde..Bunun ağırlığı altında ezilmemek için yaşananların hesabını sormalıyız..Yeniden iş cinayetleri yaşanmaması için..
Şimdi Aydınlar Meclis'i boşaltmaya çağırıyor.Çünkü bu olayların asıl sorumlusu madenleri denetlemeyen hükümettir.Çünkü Gezi eylemlerinde öldürülen gençler ile,17 Aralık yolsuzlukları ile ,iş katliamlarıyla bu Meclis'in meşruiyeti kalmamıştır.Halk ile sorumlular başbaşa kalmalıdır.Gidişat değiştirilemiyorsa, demokratik direnme hakkı kullanılmalıdır.
Devin Özgür ÇINAR
iletisim@politikadergisi.com
Yorumlar
Yeni yorum gönder