Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Yeni YÖK taslağının özeti: Her yere YÖK
- Suriyeli Sığınmacılar Bölge Üniversitelerine Sınavsız Girecek...
- Özgürlüğün Öz'üne İlişkin Kafa Yormaca
- Falanca Fakülte Filanca Bölüm Ama İKİNCİ ÖĞRETİM
- 25 Kasım Direnişi
- Üçüncü Yol: Öcalan'a Karşı Serhildan. Ve Barışı Savunmak
- Panele Davet
- ABD'nin Yeni Paralı Askeri TSK mı?
- Politika Dergisi - Öğrenci Kolektifleri Bursa Mülakatı
- Rumların Konferans Oyunu
- ODTÜ ve Gençlik Üzerine Genel Bir Değerlendirme!!!
- Makbul Olan Sokak Devrimi Değil, Sandık Devrimidir...
- Son Hamle Tayyip'den
- Özel Yetkililer, Kendi Evlatlarını Yemeye Başladı
- Dünyada Zorunlu Eğitim ve Türkiye'de Zorunlu Öğretim
Bir Üniversite Yazısı: Özel Güvenlik. Çok Çok Özel Güvenlik
Special Security. S.S. diyebiliriz aslında. Üniversitelerin S.S.leri, yetki verilmesi sonucu nasıl canavar yaratılıra güzel örnek.
Üniversitelerde güvenliği sağlamak hep sorun olmuştur.
Kimse öğrencilerin bildiri dağıtmasını, protesto gösterisi yapmasını, yürüyüş yapmasını bir hak olarak görmeyince, öğrencilerin en tabi hakkı olan “reddetme” hakları “yönetime karşı işlenen suç” olarak karşımıza geliyor.
Son örneği Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde yaşanan S.S. zulmü bu kapsamda değerlendirilebilir. Yemekhanedeki kalitesiz, içinden taş çıkan, doyurmayan yemekleri protesto eden öğrencilere S.S. mensupları saldırdı. Hem de ne saldırmak. Üzerine rektör de S.S. mensuplarını savununca ortaya garip bir durum çıktı. Hoş rektörden öğrenciyi savunmak beklenecek bir durum değil. Son örneğini biz ODTÜ rektöründe gördük. O da S.S. lere karşı değil, polise karşı öğrencisini savundu.
Bilimin yapıldığı –en azından öyle olması gerektiğine inandığımız- üniversitelerde, özel güvenliklerin siyah montlarıyla yarattığı bu baskı ortamı yeni dönemin öğrenci giyotinidir. Güvenlik hizmetlerinin özelleşmesi, parası olanın haklı olduğu ve hakkını parasını verdiği sürece savunduğu bir sistemi doğuruyor.
Üniversitelerde istenen gençlik, derslikte oturan kayıt cihazı gibi hocanın söylediğini not alan, her zaman hocanın haklı olduğu, hak aramayı “parti yapma hakkımız da olsun” la anlayan, bahar şenliğinde standlarda bolca para harcayan, mezuniyeti gelince cübbe ve kep için para verme zorunda olan, lisans sonrası akademik hayata devam etmek isteyen öğrenciye hocasıyla iyi geçinmeyi şart koşan, yazacağı tezde hep hocasına atıf yapan, hakemli dergide çıkan makalede hiçbir katkısı olmamasına rağmen hocası puan alsın diye onun adını yazma zorunluluğu olan…. Dahasını yazmayayım ben de şiştim!
Türkiye’deki üniversitelerde, huzurun olmasını protesto ve kavganın olmamasını isteyenler neden hiç özel güvenlikleri üniversitelerden çekmeyi düşünmezler?
Özel güvenlikler (S.S.ler) amirlerinin keyfine göre saldırabiliyor. Şiddet kullanma hakkını kendilerine bahşedilmiş meşru bir hak olarak görüyor. Belki de özel güvenlik görevlisi o anda anlıyor makine olmadığını. Saldırıyor, öğrenciyi yere sürüklüyor, ağzını burnunu kırıyor. İşte insan!! Homo Specialus Securitius!
YÖK düzenine hep karşı çıktık. O ortadan kalkana kadar da karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bundan yana bir sorun yok. YÖK üniversitenin bilimselliğini kefenleyen bir mekanizmadır. Ama özel güvenlik zulmü bilimsel değil, direk toplumsal problemdir.
Kampüsler rektöründen temizlik görevlisine herkesin ortak yaşam alanıdır. Bu alandaki herkesin birlikte yaşama bu alanı birlikte yönetme hakkı vardır. Yok öyle rektörü akademisyene seçtirip, köşk eliyle atamak. Öğrenciye de, temizlik görevlisine de seçme hakkını tanımak şarttır. Şart olmalıdır ki böyle özel güvenlik zulümleri yaşanmasın.
Öğrencilere zulüm kabul edilemez. Gidin dövülen arkadaşın annesine babasına sorun, o döven özel güvenlikçileri ellerine verseler neler yapardı diye?
Her yıl 1 milyonun üstünde aday, üniversitelere dayak yemek için mi gitmek istiyor?
Bu kadar mazoşist var mı bu memlekette.
İlker EKİCİ
ilker.ekici@politikadergisi.com
- İlker EKİCİ içeriği
- 7023 okunma
Yorumlar
Bir Üniversite Yazısı: Özel Güvenlik. Çok Çok Özel Güvenlik
Merhaba,
Bu gün hala ünüversitelerimizde 1960 larda yeşeren fikirlerin kırıntıları var. Sorun buradan çıkıyor. Oysa bu gün öyle araştıran, soran, bilim yapan değil, biat eden, ezberci içi boş cebi diplomalı nesil isteniyor. Aksi onların keyiflerini kaçırır. Halk uyanıp bu gidişe dur demezse sanırım bir on yıl içinde üniversiteler Mısır ünüversitelerine benzeyecek. Saygı ve selamlar...
Cevap
Yazıyı okuyup yorumunuzla katkı sunduğunuz için teşekkür ederim. Aynı kaygıları paylaşıp, aynı okumaları yapabiliyoruz. Umarım ki bu mücadele süreci hız kazanır.
Saygılar
İ.EKİCİ
Yeni yorum gönder