Politika Dergisi 21-23 Ocak 2010 Bülteni

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İlhan Abimizi Kaybettik...

 

İlhan Abimizin ameliyat öncesinde yazdığı son yazıdan:

 

İkisine de Eyvallah…

Arabayla asfalt yolda giderken birden karşına bir levha çıkar..

“Yol kapalı”

Bozulursun…

Ama yapacağın bir şey de yoktur.

Bugün Pazar!..

Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler.

…..

 

Devamını oku

Cumhuriyete Açtığın "Pencere" Hiçbir Zaman Kapanmayacak

 

Seni “yitirdik” diyenlere inat, “seni kazandık” diye düşündüm gazetelerdeki ölüm haberini veren manşetleri görünce,

           

Aydınlığa, cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe yapılan en son işkencenin adıydı

 

Ergenekon,

 

Senden korktukları için ölümünü dört gözle bekleyenlere inat sen

 

Yılmadın…

 

 

Devamını oku

Aydınlanma Devriminin Önderini Yitirdik.

 

Türkiye'nin aydınlanmış kesiminin asla ama asla unutmayacağı ve her an saygıyla, minnetle ve özlemle anacağı İlhan Selçuk'u sonsuzluğa uğurluyoruz.

Öyle düşünürler vardır ki, onları tanımasanız daha iyi olur, çünkü yarattıkları etkiyi, karşınızdaki kişilikleriyle yok ederler.

Öyle düşünürler vardır ki, onları tanımasanız da olur. Yazdıklarını okumak yeter, tanımanız size yeni bir şey katmaz.

Öyle düşünürler de vardır ki, onları tanıyabilmek, yakınlarında olmak bir eşsiz bir tattır. Size sundukları zenginliklere, kişilikleriyle yeni katkılar eklerler ve yaşamınızı daha da zenginleştirip renklendirirler. İlhan Selçuk onlardan biriydi.

 

Devamını oku

Cihaner Niçin Alkışlandı, İlhan Selçuk Mezarı Başında Niçin Alkışlanacak?

 

Erzincan MİT Bölge Müdürüne istihbarat sağlayan kişilerin kimlik bilgileri İlhan Cihaner dava dosyası içinde…

Niçin içinde?..

Bir belge niçin dava dosyasına girer?

Herhalde delil niteliğinde olduğu için…

Peki, soruşturmayı yürüten savcılar için (yani onların baktığı pencereden) Devlet’in istihbarat kaynakları ne sebeple delil oluyor?..

 

Devamını oku

Yandaş Medya Niçin Suskundu?..

 

Gelin “dün”e (geçen güne) bir başka pencereden bakalım…

Bizce dün olanlar, gerek yandaş meydanının tutumu bakımından ve gerekse, Recep Beyin düştüğü durum açısından oldukça önemli bir gündü…

Dün, Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner tahliye edildi…

Cumhuriyetin bir Başsavcısı tutuklandığı gün Başbakan, yargıya saygı gösterilmesi gerektiğini anlatıyordu.

 

Devamını oku

Bugünün Sanayileşmiş Ülkeleri Serbest Rekabet Yoluyla Kalkınmadı

 

   Neoliberalizmin bir aldatmaca olduğu birçok yazar tarafından ileri sürülmüş, kanıtlarıyla ortaya konmuştur. Bu yazarlardan biri olan Ha-Joon Chang; Türkçeye de çevrilen iki değerli eserinde [1] Neoliberalizmin tezlerini birer birer ele almış, her birini sağlam gerekçelerle çürütmüştür. Ne var ki gerek bu işaret ettiğim karşı-görüş gerekse Chang’in çalışmaları Türkiye’de iyi bilinmemekte, en azından gündeme yeterince getirilmemektedir. Bu sebepten, konunun üzerinde ne kadar durulsa yeridir. Okuduğunuz makalede benim yapmak istediğim de bu olacaktır.

 

Devamını oku

Schopenhauer "K" Dergi Hakkında Ne Düşünüyor?

 

   > Emrah ÖZDEMİR

“Paranoyaktı… Geceleri bir gürültü duyduğunda yatağından fırlayıp tabancasıyla kılıcını eline alıyor, her gün berberine o gün usturasıyla boğazını keseceği korkusuyla gidiyor, …

   Cimriydi… Altın paralarını mürekkep hokkasının altına, hisse senetlerini günlüklerinin arasına saklıyor…

   Kadın düşmanıydı…

   (…)

Devamını oku

Aydın Üzerine

 

Adaletsizliğin, haksızlığın, baskı ve sömürünün yoğun olduğu sınıflı toplumlarda aydın meselesi önemli bir konudur. Tek bir aydın tanımında buluşulamadığı için sürekli tartışılmış ve tartışılmaya da devam edilmektedir. Aydın tanımını sınıfsal bağlamından kopararak yapmak, ciddi kafa karışıklığı yaratmaktadır. Değişik dünya görüşüne sahip düşünürler farklı tanımlar yaparken, sınıfsal vurguyu öne çıkaranlarda bulunmaktadır.

Örneğin, yirminci yüzyılın önde gelen Marksist düşünürlerinden Gramsci, “organik aydın” kavramını ortaya atarak, ideolojik açıdan, toplumsal yaşamın yeniden üretiminde aydınların önemli görevler üstlendiğini belirtmiştir. Bu noktadan yola çıkarak, iktidar-aydın, iktidar-zor ve aydın-toplum ilişkilerini çözümlemeye çalışmıştır.

 

Devamını oku

Bekir Kilerci ve Hatırlattıkları

 

Geçenlerde internette dolaşırken, 11 yıl önce hapishaneden yaptığım bir açıklamayla karşılaştım. Açıklama, Bekir Kilerci adıyla, Kaldıraç dergisinde şiir, makale ve öyküler yazan, Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencisi Burhanettin Akdoğdu’nun işkencede katledilmesiyle ilgiliydi. Açıklamayı Ulucanlar Hapishanesinden İHD’ye mektupla yapmıştım. Emekli olduktan sonra MHP’den milletvekili adayı olan tescilli faşist ve işkenceci, dönemin Ankara DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel bu açıklamama dava açmıştı. Daha sonra, basın yasasında yapılan değişiklikten dolayı dava düşmüştü.

Akdoğdu’nun işkencede katledildiği dönemde ben de Ankara Emniyeti’nde gözaltındaydım. Bu katliama tanık olmuştum. Kaldığımız hücreler yan yanaydı ve intihar ettiğine dair Emniyet açıklaması külliyen yalandı.

 

Devamını oku

Küresel Terör Bağlamında Türkiye'nin Durumu

 

GİRİŞ:

Dünyanın kurulmasından ve ilk insanların ortaya çıkmasından itibaren çıkar, iktidar, güç mücadelesi 21. yy’a kadar süregelmiştir. Bu realitenin böyle olmasında insanlar arasındaki ilişkilerden, bölgesel veya küresel sisteme en önemlisi psikolojik parametrelerin önemi vardır. İnsanlar arasındaki güç ve iktidar ilişkisinin varlığı toplumsal ve küresel anlamda düzenin bozulmasına yol açmaktadır. Bunun sonucunda anarşi dediğimiz olgunun ortaya çıktığını tespit ediyoruz. “Anarşi”nin ortaya çıkmasından sonra toplumsal huzurdan, hukuktan ve insan haklarından bahsetmek mümkün değildir. Bundan sonra sivil itaatsizlik dediğimiz otorite sahibi olan ve her türlü gücü bünyesinde bulunduran “ulus devlet”e karşı bir silahlı mücadele başlatılır. Tam bu noktada Küresel Terör ve Terörizm dediğimiz olgu ve kavramın varlığını görmeye başlarız. Özetle; bu çalışmamızda “Küresel Terör ve Terörizm”in Türkiye’nin ulusal güvenliği bağlamında incelenmesi ve analitik bir değerlendirmesi yapılması amaçlanmıştır.

 

Devamını oku

Türbana Karşı Dokunulmazlık (2)

 

Son gelişmeler gösteriyor ki, seçim atmosferine çok hararetli ve gergin bir ortamda girilecek. AKP 8 yıl boyunca, iktidar olmanın avantajlarını çok iyi kullandı, kullanmaya devam ediyor. Başbakan, bu süreçte yoğun ülke gündemi arasında dahi, örgüt çalışmalarını ihmal etmemeye çalıştı. Yurt dışından geldi, İl Başkanlarıyla toplandı, Bakanlar Kurulu toplantısından çıktı, milletvekilleriyle bir araya geldi, TOKİ açılışlarından sonra, Gençlik Kolları çalışmalarına katıldı. Kısaca, örgütüyle iç içe ve örgütüne hakim bir görüntü sergiledi. Bu tabloya baktığımız zaman AKP, yine her yönüyle seçimlere, daha hazır olan parti konumunu sürdürmektedir.

 

Devamını oku

Böldükçe Bölmeye Meraklı, Bizi Büyük Lokma Görüp de Yutamayanlar (Sesleniş)

 

Kurtuluş Savaşımızı sahiplenmek neden zor geliyor?

Padişahımız efendimiz cihad ilan etmedi mi?

Etti!

Ne oldu; herkes arkasını döndü, hatta Arap milliyetçiliği ile bize düşman oldu.

İşte tam bu sırada biri çıktı ve adına “Ya İstiklal ya ölüm” dedi.

“Milli Sınırlar” dedi.

Burası “Ülkemizdir” dedi.

 

Devamını oku

Yolun Sonu

 

Artık iyice dağıldılar ve bu yüzden her türlü dengeleri bozuldu.

Erzincan Başsavcısı Cihaner tutuklandığında “adalete güvenecek ve saygı duyacaksınız” diyen Recep Tayyip Erdoğan, Başsavcı tahliye edilince küplere binerek, yargı kararı hakkında ağzına geleni söylüyor.

“Balyoz Darbe Planı” davasından yargılanan neredeyse hiçbir tutuklu kalmadı. Bu dava nedeniyle tutuklanıp sonradan tahliye edilen Orgeneral Çetin Doğan AİHM’e gitmeye ve Hükümeti çok yüklü bir tazminat ödettirmeye hazırlanıyor.

 

Devamını oku

Çaresiz Değiliz, Ama Geç Kalmayalım...

 

Hakkari’de verdiğimiz şehitler ile allak bullak iken, yeniden vurulduk. İnsan sabah gazetelere bakmaya korkar oldu. İşte Diyarbakır, işte İstanbul. Terör azdıkça azıyor, çare üretmek makamında olanlar baktıkça bakıyor. Ülkenin huzuru, ülkenin güvenliği, ülkenin geleceği de battıkça batıyor. Terör durumu böyle iken ekonomi nasıl? TÜSİAD, “Devlet halkını korumak için tedbir almakla sorumludur” biçiminde demeç verme zorunluluğunu hissediyorsa asayişten pek de farklı değil.

 

Devamını oku

Referandumla Yargının Tasfiyesi

 

Türkiye, hükümetin anayasa değişikliği paketinin kabulü/reddi için sandık başına gitmeye hazırlanıyor.12 Eylül 2010’da Türk milleti seçmen kitlesi sandık başında yeni anayasaya evet ya da hayır diyecek. Referandum söylentilerinin çıktığı ilk günden beri bu pakete karşı olanlar ve taraf olanlar sıkı bir propaganda çalışması içindeler. Hangisinin hayırlı olacağı konusunda emin olduğumuz noktalar var elbette, ancak ben kendi görüşlerimden değil referandum ve anayasa taslağı ile ilgili genel görüşü değerlendirmek ve hükümetin amacına değinmek istiyorum.

 

Devamını oku

Otorite Boşluğu

 

Yazımın başlığını “Otorite Boşluğu” koydum ama daha sonra anladım ki hiç bir yerde otorite boş kalmıyor. Başkasının ele almadığı otoriteyi elbet bir grup ya da kişi kendi çıkarları veya organizasyonun bekası için iyi veya kötü, eline alıyor.

“Otorite” kelimesini, Türk Dil Kurumu, sitesinde aynen şu ifadelerle açıklamıştır: 1. Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet: “Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir.” -F. R. Atay. 2. Siyasi veya idari güç. 3. mec. Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse.

 

Devamını oku

Kardeşlik Hikayesi

 

Birbirimizi dinlemeyi bıraktık. Artık hep kendi acılarımızdan bahsediyor, kendi üzüntülerimizi dile getiriyoruz. Bize en yakın olanlar bile artık çok uzak. Aramızda bir tarih kitabı kadar uzaklık olduğu halde artık birbirimize yalnızca tarih kitaplarının kanlı sayfaları kadar yakınız.

Daha düne kadar millet-i sadıka dediğimiz Ermenilerle nasıl bu hale geldik? Biz kendini bu kadar kolay unutabilecek bir millet miydik? Sevgilerimiz, hüzünlerimiz, yalnızlıklarımız bu kadar ucuz muydu? Bu hallere nasıl geldik?

 

Devamını oku

Sayın Baş/Sultan...

 

 

Gelmiş oturmuşsun memleketin orta yerine…

Ufuk uzakta dar bir çizgi…

Hava karanlık ve sıcak…

"Ne oldu acep," diyerek bu biçare memleketin hali…

Alnında kırışıklıklar, aklında merak, merakın üstü hüzün; hüznün tenceresi dip tutmuş ve her şeye rağmen gönlünde umut… Bekliyorsun ajans haberlerini…

İşte arz-ı endam ediyor anlı şanlı demokrasimizin başının tacı bir tarikat sultanı…

 

Devamını oku

KTHY İlk Kez Batmadı

 

KTHY (Kıbrıs Türk Hava Yolları) gerçekte 2006 yılında da batmıştı, 2007’de de.

İddialara göre buna dönemin yöneticilerinin beceriksizliği ve kötü yönetimi yüzünden batırılmıştı dense daha doğru olacak.

Bana konu ile ilgili bir müdür arkadaşımın verdiği bilgilere göre, o dönemlerde KTHY için ihalesiz kiralanan 2 adet A320 Air Bus ve 1 adet Boeing 737-800 uçakları bunun sinyalini zaten vermiş.

 

Devamını oku

Meselenin Aslı, Esası, Nedeni ve Hikmeti

 

Başbakan;

- Biz dünya devletiyiz… Kasaba devleti değil, diyor…

Nasıl?.. Bir şey anlıyor musunuz?

Demek ki, Başbakan’a göre, köy devleti var, kasaba devleti var, kent devleti var…

Ve bir de “Dünya Devleti”…

Başbakan, köy, kasaba ve kent kavramlarının bir “devlet”in idari yapısındaki hukuki birimler olduğundan habersiz…

 

Devamını oku

Irk ve Irkçılık Üzerine...

 

Son günlerde bu konu üzerine okumak durumunda kaldığım bazı düşünceler, bu konunun daha çok işlenmesi gerektiğini düşündürdü.

Bilim adamları ilk insanların 350–500 milyon yıl önce Afrika’da yaşadığı, buna karşılık ırksal farklılıkların ancak 100 bin yıl önce ortaya çıktığı konusunda birleşiyorlar. Böylece insanların aynı kökten türediği, önce “eski dünya”ya ardından da “yeni dünya”ya yayıldığı öne sürülmektedir. Asıl yurtlarından uzaklara göç edince insanlar arasında farklılaşmalar doğdu. Değişik fiziksel özellikleri olan halklar ya da ırklar oluştu. Yani insanlar arasında yaradılış bakımından hiçbir fark yoktur. Bazı düşünürler dünyanın çeşitli yelerinde yaşayan toplumların bazılarının dünya dışı canlılar ile evrildiğini iddia etseler de bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgu değildir.

 

Devamını oku

Teröre Karşı Milli İttifak (1)

 

Geçtiğimiz yıl, “10 KASIMDA 10 MİLYON TÜRK ANITKABİR’E” çağrısını yaptığımızda, Haçlı Seferine karşı halk hareketi geliştirmek için, bütün güçlerin tek merkezde, özellikle Ankara’da toplanması gerektiğini vurgulamıştık. O çağrı bu yönüyle etkili olmuştu.

Ülkemizin bugün karşılaştığı büyük tehlikeleri aşmamız, sorunların üstesinden gelebilmemiz için de, büyük birlikteliklere ihtiyaç var. Bölücü terör sorununu alt edebilmek için, güçlü bir Milli Duruş göstermemiz gerekiyor.

 

Devamını oku