Suriye’nin İçine Elini Sokup, Avucu Kapamak!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek koyulur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir.

Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
 

Az önce Sayın Fatih Altaylı’nın “Davutoğlu Haklı, Gazeteci Terörist İlan Edilir mi?” başlıklı köşe yazısının alt başlığı olan “Suriye’yi Gösterip Türkiye’yi Vurdular” başlıklı yazısını okurken yukarıda ki paragraf geldi aklıma…

Bakın Fatih Altaylı ne yazmış makalesinde;

ABD ve İngiltere liderliğindeki Batı, birdenbire Suriye'ye karşı cephe açma kararı aldı.
Suriye yıllardır aynı Suriye olduğu halde, Suriye'deki rejim giderek kötüye değil, giderek ağır ağır da olsa iyiye gidermiş gibi yaptığı halde, ne olduysa oldu Batı dünyası Suriye'ye cephe açma kararı aldı. BM'deki İran oylamasında kullandığı oydan ve Kürecik radarı meselesinden dolayı ağzı yanık olan Türkiye, Batı'nın bu kararına hızla uyum sağladı ve Suriye'deki rejim değiştirme çabalarının öncü birliği gibi hareket etmeye ve Suriye'ye açıkça diş göstermeye başladı.
Türkiye, Suriye'deki rejimin değişmesi için çaba göstermeye ve bu çabaları abartmaya başladığı anda Suriye'de rejim değişikliği için düğmeye basmış gibi görünen Batılı ülkeler bir anda toz oldular.
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere hepsinin sesi soluğu kesildi.
Sanki bu işi başlatan ve tek başına götüren ülke Türkiye'ymiş gibi algı oluştu.
Batı, bırakın Suriye'ye yönelik açık bir hareketi, sığınmacılar konusunda bile yardım etmedi.
Bu arada Türkiye, bölgede gayet iyi diyalog içinde olduğu İran'la düşman oldu.
Rusya ile sorun yaşamaya başladı.
Enerji alanlarında işbirliği yapan iki ülke, bir anda Suriye dışında bir gündemle görüşmez oldular.
İran ve Rusya, Suriye'nin arkasında umulandan daha sağlam biçimde durmaya başlayınca Türkiye hem Suriye, hem de bu iki ülkeyle tek başına karşı karşıya kaldı.
Üstelik Suriye'de rejim değişse, Esad gitse bile Suriye halkı, Türkiye'ye hiç de sıcak bakmayacak.
Ülkenin şöyle veya böyle Esad'ı destekleyen yüzde 50'si zaten Türkiye'ye karşı olacağı gibi,
bölgedeki etnik ve dini grupların bazılarıyla da Türkiye sorun yaşayacak.
Türkiye'nin hem iki komşusuyla, hem de Rusya ile arası bozulmuş olacak.
Türkiye'nin bölgedeki etkinliği ve saygınlığı ciddi biçimde yara alacak.
Acaba diyorum, "bu Batı ülkeleri, başta ABD olmak üzere bu işi Suriye'yi değil, Türkiye'yi güçsüzleştirmek için mi kotardılar"?

***
Hani Gaziantep’te ki terör olayından sonra Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay; “Bizim güçlü bir devlet olmamızı istemeyenler, bizim ilerlememizi istemeyenler, bizim büyük bir devlet olmamızı çekemeyenler var” mealinde ki, asıl istemeyen, PKK’mı yoksa senin dost dediğin ülkeler mi çok merak ettim doğrusu?

Neyse, zararın neresinden dönersen kârdır. İlk paragrafta ki maymun gibi Suriye’nin içine elini sokup, avucunu kapadın. Eğer bu avucu açmazsan asıl o zaman oradan kurtulup ilerleyemeyeceksin…

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.