Allah İle Aldatmaya Demokrasi İlave Oldu

Halk allak bullak. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyor. Hani tabir yerinde ise kafası çok karışık.

Bu, atmış senedir halkın kafasına vurula vurula ne hale getirildiğinin göstergesidir. Yakın zamana kadar Allah ile aldatma tek yöntemdi.

İktidara gelenin ilk işi bir zamanlar padişahların yaptığı Cuma selamlığına benzeyen gösterileri tekrarlamak oluyordu. Tabii şimdi devir değişti. Beyefendi Cuma namazına mı gidecek, peşinde medya ordusu. Tabii bu seremoni bütün televizyon kanallarında. Aslında Allah ile aldatma tam da buradan başlıyor. İbadeti gösteriş haline getirmek.

Tabii bu başlangıcın devamı hızla geliyor. Birdenbire ortaya çıkan gemicikler, fabrikacıklar, ithalat şirketleri, daha neler neler. Birisi de çıkar Allaha şükründen dolayı olsa gözleri nemli, hemen ağlamaya hazır “Allah verdikçe veriyor” diye göbek atar.

İktidara gelenlere bir bakın. Tamamına yakını Harun gelip Karun olurlar. Daha düne kadar çocuklarının okul parası için başkalarına ricacı olan başbakan söylendiğine göre dünyanın sekizinci zengini kendi kategorisinde.

İşte o aldatma aracı olarak kullandıkları Allah, kuranda kamu malına el sürenler için cehennemlik tanımını yapıyor.

Allah ile onların arasındaki bu konu bizi tabii ki alakadar etmez. Ancak bizde halk olarak bunlara kanmamamız gerekiyor. Onların kandırma aracı olan Allah bizim içinde “aklını başına almayanların başına gökten pislik yağar” diyerek, onların bu hilelerini görüp örnek almazsak, onların suçuna ortak olacağımızı söylüyor.

Son yıllarda yöneticilerin çok karşı çıkmalarına rağmen insanlar bilinçleniyor. Allah ile aldatma alanları daralıyor.  Tabi hilecilerde düzen mi ararsınız, hemen yeni senaryolar yazılıyor. Yeni senaryodaki konu başlıkları, savaş, barış, demokrasi, insan hakları, özgürlük.

Şimdi artık Allah ile aldatılmaya hayır diyenler için bunlar yeni aldatılma alanları olmuştur. Gazetelere, televizyonlara bakarsanız, ülkenin tek sorunu, demokrasi, özgürlük, insan hakları.

Hükümette bu sorunları gidereceğim iddiası ile bütün gün havanda su dövüyor. Millet de cambazı seyreder gibi bir onun bir bunun attığı nutukları aval aval izliyor.

Tabii bu izleme sırasında cepten nelerin gittiğini yakında bebek katili serbest kaldığında göreceğiz.

Acaba ben mi çok şüpheciyim diye düşünerek biraz araştırma yaptım. Ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin hiçbirinde bizdeki bu muhabbetler yok. Almanya’da ikide bir demokrasi, özgürlük lafı etsen halk “hop, dur bakalım, senin derdin ne arkadaş” der. Sanmayın ki o ülkeler bu sorunlarını hallettikleri için konuşmazlar. Onların harp sonrası ekonomik kalkınmaları sırasında ben oradaydım. Mesleğim gazetecilik olmasına rağmen bu kadar özgürlük, demokrasi lafı işitmedim. Hele Hitler’e veya o dönem hapse mahkûm olanları serbest bırakma çabalarına hiç rastlamadım.

Sevgili okur; İşin özü ekonomik kalkınmadan başka bir şey değil. Ekonomik kalkınmanız başarılmışsa, demokrasi de insan hakları da yanında geliyor.

Çok acı bir gerçek de bizim ekonomik olarak da aldatılmamız. Maalesef Allah ile aldatılmaya hoş bakan halkımız ekonomik aldatılmaya da hoş bakıyor. Sadece tüketime ve borca dayalı ekonomik büyümeleri bize kalkınma diye yutturuyorlar. Biz de yutuyoruz.

O zaman rakamlar siz şöyle iyisiniz, böyle iyisiniz dese de karınlar guruldamaya devam ediyor. Var olma nedenleri efendilerine hizmet olan hükümetler de üretimi arttırıp belimizi doğrultmamızı istemediklerinden bırakın yeni fabrikalar açmayı, olanları bile özelleştirme adı altında yok ediyorlar.

Size bir soru; Son on yıl içinde başbakanın açılışına katıldığı kebapçı dükkânından AVM lere kadar bir dizi açılış gördük. İçinde fabrika var mıydı. Hadi boş verin. Cevap için sıkınmanıza gerek yok.

İşte hal böyle olunca da siz aç karnınızın gurultularını duymayın diye bir şekilde aldatılacaksınız. Daha evvel Allah ile aldatma yetiyordu. Şimdi yetmiyor anlaşılan ki bu yeni metotları uyguluyorlar.

İzmir 2013-03-04

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com