Özel(!) Güvenlik Güçleri (1)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Günümüz toplumunun risk toplumu yollu çağrıldığını biliyoruz; ancak bu söylem güvenlik zafiyetinin bir sonucu mudur, yoksa bunu yaratarak veya abartarak bundan faydalanmak isteyenlerin yaptıklarının bir sonucu mudur? 1789 ile beraber insanlar daha bilinçli olarak güvenlik haklarını talep ettiler. Güvenlik, doğuştan gelen ve üzerinde tartışma yürütülemeyecek ondan bir ticari talepte bulunulmayacak hak haline gelmiştir. Modern devletlerin vatandaş-devlet ilişkisinde karşılıklı olarak hak ve yükümlülüğe dayandığını biliyoruz. Askerlik yapma yükümlülüğüne sahipseniz öyleyse vatandaş olarak da güvenlik hakkınız devlet tarafından karşılanır. Gelişmiş toplumlarda, bir başka deyişle, günümüz toplumlarında şehirleşme ile birlikte insanların aralarındaki ilişki potansiyeli hiç olmadığı bir seviyeye yükselmiştir. Artan ilişkilerin sonuçları arasında suç oranının yükselmesi de bulunmaktadır; fakat bu olguya bakarken her şeyi görebilmek gerekir.

Dostoyevski ünlü eseri Suç ve Ceza’da suç oranının toplumun düzene karşı bir isyanı olduğunu anlatmıştır. Peki bunu bugünün devlet adamlarına, yetkililerine anlatabilir miyiz? Sanmıyorum. Bu, ayrıca bu yazımın ikincisinde de anlatacağım bir konu. Bugünkü yetkililerin yalnızca dayaktan, tehditten anladığını varsaymamız için elimizde pek çok kanıt var. Bu yolda yasaları getirmişlerdir. Bir hukuk devleti, suç oranı karşısında kanunların da belirttiği cezalarla buna çare bulmaya daha doğrusu suçu önlemeye çalışır, böylece insanların güvenliği sağlanır, anlayışı hakimdir. Öte yandan, suçu önleme çabası içerisinde devletin kolluk güçleri vardır. Ordu, ülke sınırlarını korumakta ve olası savaş ya da beklenmeyen bir şekilde darbelerde şehir hatlarında yerini almaktadır. Bunun dışında olağan zamanlar dahilinde şehirlerde özellikle şehir içlerinde suçu önlemek ya da suçluyu yakalamak görevi polise aittir ve bu görev bir hukuk devletinin, vatandaşının haklarını korumak ve suçu önlemek konusundaki en önemli duruşudur.

Tüm bunlara rağmen son yıllarda artan suç oranından ve polisin her yere yetişemediğinden yola çıkılarak “özel güvenlik güçleri” devreye sokulmuştur. Bunun ortaya çıkış yerinin her hakkın neredeyse parayla ifade edildiği Birleşik Devletler olması bizi şaşırtmıyor. Özel güvenliğin bu denli hızlı yayılmasında en önemli nedenlerden biri de ucuzluk ilkesidir. Yargı, özel güvenlikte çalışan insanların sendikal haklarını kabul etmiş durumda değildir. Sendikasızlık ise eninde sonunda az maliyet demektir. Öte yandan vasıfsız işsizlere en iyi iş imkanlarından birini oluşturması da devleti güvenlik alanını özelleştirmeye iten nedenlerden biridir, ama en önemlisi değil. Bu nedenleri ikinci yazımda ele almayı planlıyorum. Güvenliğe dönecek olduğumuzda, esas olarak güvenlik duygusunun ancak ve ancak devlet tarafından sağlanması gerektiğini söylemeliyim. Özel güvenliğin anlamı ticari ilişkilerin güvenlikte yerini alması demektir ki üzülerek söylüyorum, bunun sonu kaotik toplumsal ve sınıfsal bir vakadır.

Bunlardan başka, söylenmesi gereken iki önem ifade eden durum daha vardır. Bunlardan birincisi karşımıza soru olarak çıkmaktadır: Özel güvenlik güçlerinin bu derece ortada yerini almış olması topluma yön verenler tarafından insanlar üzerinde yaratılmak istenen bir korku öğesi olabilir mi? Çünkü bilirsiniz, tehlike dayağın kendisinden daha caydırıcıdır. Korkan bir kişi ya da toplum ise düşünemeyen bir mahluk konumuna düşer ki bu da kişinin kolaylıkla yönetilmesini sağlar. Bu korku yönetiminden beklenen sonuçlara burada değinmeyeceğim. İkincisi ise ticarete dönüşen güvenlik alanındaki kâr oranını artırmak isteyen sermaye grubu yasa koyucular üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir? Yalnızca sormaktayım. Biliyorsunuz ki yatırımcının en büyük amacı profit-maximization (kar oranını yükseltme)’dır.Güvenlik de ticari bir alana dönüşmeye başladığına göre sorumuz daha bir anlam kazanmaktadır. Sormak sınırlarımızı kaldırır. Bu konuda rasyonel olabileceğini düşündüğüm bir önermeye daha sahibim. Devleti oluşturanlar, devletten emekli olanlara, sivil veya askeri, iş alanı yaratabilmek için özel güvenlik şirketlerinin yolunu açmış mıdır? Teşvikler var mıdır?

Görüldüğü gibi güvenlik alanında söylenen ve söylenmesi gereken daha pek çok şey var. Güvenlik hakkının devlet tarafından karşılandığı yıllarda Türkiye’deki suç oranı özel güvenlik güçlerinin ortaya çıkışıyla birlikte patlama yaşıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporlarına göre özel güvenlik şirketlerinin Türkiye’de yeni yeni ortaya çıktığı (Türkiye’de 1982 Anayasası özel güvenlik şirketlerine izin veren ilk yasadır) 1995 yılındaki asayiş suç sayısı 227.983 iken 2009 Ocak-Kasım arası asayiş suç sayısı 852.876’dır.

Güvenlik şirketlerinin ortaya çıkışından bu yana suç oranı patlama yaşamış durumda. Elbette ki bu sadece güvenlik şirketlerine bağlanacak bir durum değildir. Sonuçta halkın içinde yaşadığı koşullara isyanıdır, bu suç oranı. Kapkaç vakalarındaki suçluları da azılı birer seri katilmiş gibi ya da hapishaneye girmiş olan herkesi ezilmesi gereken bir böcek gibi gösteren basını da aslında anlamaktayım. İkinci yazımda bunları anlatmaya çalışacağım.

 

Alphan TELEK
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

İnsan hayatının tamamen

İnsan hayatının tamamen parasallaşmasına gidiliyor bence. Kapitalizmin egemen olduğu bi ülkede ucuz işçi yaratılıyor, bunun bi örneğide özel güvenlik sektörü. Neticede doğru bi orantıyla suç oranı arttırılmakta ve sektör genişletilmektedir.

Dediğinizde çok haklısınız

Dediğinizde çok haklısınız aslında özel güvenlik bağlantılı ikinci yazımda kapitalizmin bir dönüşümünü yazmak istiyorum.Bugün yaşadaığımız new feodalizm midir?acaba üzerine.

Saygılar.

Özel güvenlik

Sayın Alphan Telek, konu gerçekten önemli. Özel güvenlik şirketleri hızla artıyor. Neredeyse bu sektör, en büyük istihdam alanı haline gelecek. Bunun sebepleri derinlerde aranmalıdır diye düşünüyorum.
Güvenlik, devletin asli görevlerindendir.
Bir gerçek vardır ki, devlet hiç bir asli görevini gerektiği şekilde yapamamaktadır!
Aslında düşünmemiz gereken, devletin görevini yapma konusunda neden acze düştüğü konusudur!
Fakat bunu düşünecek kadar kafamız basmadığı için, acz içindeki devletin yarattığı "sonuçlarla" idare ediyoruz ne yazık ki!
Konuya dönecek olur isek, Özel güvenliğin yaygın hale gelmesinin derin sebepleri olduğunu tekrarlamak durumundayım.
İhtiyaç var ki, insanlar özel güvenlik kurumlarına para ödüyorlar. Sendikasız falan ama, günün şartlarında fena para ödenmiyor.
Bu arada, devletin güvenlik konusunda kaytarmak gibi bir tavrı yok, devlette devamlı polis almaya devam ediyor.
Bu da gösteriyor ki ihtiyaç var. Bu kesin.
İhtiyacı doğuran nedir, ihtiyaç nasıl doğuyor?
Sebep vallahi ben değilim...
Sebep, Devlettir!
Türkiye gibi bir ülkede, devlet neyi nasıl yapacağını bilmiyorsa, İmkanları imkana dönüştüre mi yorsa O ülkede güvenlik sorunu kaçınılmaz sonuçtur!
Kent endüstrisi beş adamı istihdam edecek durumda iken, kente elli kişi göç ederse orada güvenliği sağlamaya polis falan yetmez.
Devletin bu dengeyi sağlaması gerekirdi. devlet bunun için vardır.
Devletin nüfus dengesini sağlamak üzerine bir politikası yoktur!
Devletin doğrusu yanlışına denk düşmemektedir.
Devlet güya tarımı destekliyor. Tarımı destekleyecek ve insanlar tarım hayvancılık yapacak kente göç etmeyecek, niyet doğru ama ya yöntem? yöntem yanlış hatta berbat!
Bu gün devlet tarımda makine desteği adı altında destek veriyor, Bir makine alıyorsun Yarı fiyatına yakınını devlet ödüyor. Köylü makineleri kapışıyor. Makineyi üreten kim? Avrupa ülkeleri Çin, Bu ne demektir? devlet milletin parasını kör kuyuya atıyor! Köylüye diye verilen para dışarıya akıyor.
İthalatçılar tam gaz çalışıyor, yabancı ekonomileri ihya ediyoruz.
Kıt denilen devlet imkanlarını yabancı ekonomiye aktarırsan, devlet eliyle teşvik dağıtırsan köylü milleti kapış eder işine yarayanı da yaramayanı da alır.Köylü ihya olur mu olmaz. Dışarı giden para gelir mi gelmez! Yanlış yanlış üstüne.
Olan, giden paralara olur, Bu politikalar popülisttir!
Popülist politikalarla yıllar yılı bireysel krediler dağıtılır, bu kredilerin hiç kimseye faydası olmamıştır.
Bireylere kredi vermek, ilkel tarıma hayvancılığa yatırım yapmaktır! ilkel tarımın devri zamanı çoktaaan bitmiştir.
Bu gün tarım nüfusu kabul edilen nüfusun tarımla alakası yoktur. köylerde tüten bacalar emeklilerin bacaları dır! Gençler kente yığılmıştır ve bu kent nüfusu üreyen bir nüfustur. Kentte bu kadar nüfusu istihdam edecek endüstri yoktur. İşsiz güçsüz adamlar güvenlik sorunu yaratmaktadır! Güvenlik sorunu yaratan bu kitle, özel güvenlik gibi birde istihdam alanı yaratmıştır.
Bundan otuz yıl önce özel güvenlik elemanı olarak çalışmayı kabul edecek adamı zor bulurdunuz.
Meselenin özü, devlet ne yaptığını, neyi nasıl yapacağını bilmezse insanlar kapı kulluğuna razı olurlar.

5188 sayılı kanun

Özel güvenlik özellikle 11 Eylül saldırısından sonra ABD nin öncülüğünde tüm dünyada süratle yayılmaya başladı. Aslında Özel Güvenlik tarihçesi taa 1900 yıllara kadar dayanmakta. Ancak ABD nin yenidünya düzeni ile birlikte, pek çok ülke yeni kanunlar çıkararak, özel güvenlik yapılanmasını ülkelerinde hayata geçirdiler.
Ülkemizde2495 sayılı yasadan sonra, daha kapsamlı bir yasa olan 5188 sayılı yasayı 2004 yılında meclisten geçirerek kanunlaştırdı.
Bir hizmet sektörü olan Özel güvenlik sektörü, kanunlaştığı günden itibaren sağlıklı bir organizasyonla yürütülseydi, kurum ve kuruluşlardaki güvenlik anlayışı çok daha profesyonel olurdu.
Ancak her işimizde, kişisel ve yandaş çıkarlarımızı koruduğumuz için, bu önemli yasada da maalesef GG.lisinden ziyade, belli bir kesimin çıkarı gözetilmiştir.
Şöyle ki! 5188 sayılı kanun en çok kimlerin işine yaramıştır. Güv.şrk.leri ile eğt. kurumlarını açan eski asker ve emniyet mensuplarına, birde ucuz güvenlik iş gücü arayan patronlara yaramıştır. Yasada GG.sinin özlük hakları, geleceği, sosyal hakları konusunda kayda değer hiç bir şey yoktur. Çağdaş bir köle anlayışıyla, asgari ücretle 12 saat çalışmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu yasa sadece belirli bir kesimi rahatlatmak içindir. Ancak yinede, asgari ücretli de olsa boş gezeceğine, hiçbir iş bulamayan, yeteneği olmayan, pek çok insana da iş imkanı sunmuştur.
Eğitim kurumları ki sağlıklı bir güvenlik eğitimi vermemektedir. Hiç gitmeden sertifika alan insanlara şahit olmaktayız. 15 günlük basit ve kalifiye olmayan eğitmenler tarafından sadece, süreci tamamlamamak için sözde eğitim verilmektedir. Sonrada bu insanlar asgari ücretli bir iş bulabilmek için kapı kapı dolaşmaktadır.
Özelleşen kamu kuruluşlarına, yetenekleri sorgulanmadan, vekillerin ısrarıyla alınan, kapasitesiz GG.lilerine değinmek bile istemiyorum.
Ülkede sağlıklı ve profesyonel anlayışla çalışan güvenlik şirketlerini ve eğitim kurumlarını tabiî ki bu eleştirinin dışında tutuyorum. Az da olsa profesyonel çalışan kurumlar vardır.
Sonuç olarak ülkemizde zihniyet değişmelidir. Bir kanun yapılırken kişi ve kurumların çıkarı değil de ulusal çıkar düşünülmelidir. Aksi takdirde çıkarılan her kanun fiyaskoyla sonuçlanmaya mahkûmdur. Tıpkı 5188 sayılı kanunda olduğu gibi. 7 yıldan bu yana onca yönetmelik değişikliği, kanun maddelerinde değişiklik,, bol miktarda emir yazıları ve 7-8 adet genelge yayınlandığı halde, kanunun onlarca eksiği bulunmaktadır.
Ne diyelim Allah kanun çıkarma gücünü elinde bulunduranların kalbine, Sevgi, şefkat, merhamet ve vatanseverlikle aşılasın.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.